Kemal Bey, muhalefette iken gözaltına aldırırsa!..

Ali İhsan Karahasanoğlu

12 Eylül öncesinde, televizyon röportajlarından birisinde, Kemal Kılıçdaroğlu’nu izliyorum. O kadar kendinden emin, o kadar rahat anlatıyor ki, yıllardır hukuki konularda kafa patlatan bir gazeteci olmasam, “Vay canına yaa. Referandumda ‘evet’ çıkarsa neler olacakmış meğer” diye inanacağım kendisine.

Neydi Kemal Bey’in anlattıkları?
Birkaç farklı kanalda, ardı ardına anlattı, aynı mizanseni..
“Referandumdan evet oyu çıkarsa, keyfî gözaltılar başlayacak. Sanatçılar, gazeteciler, toplu olarak gözaltına alınıp, bir süre sonra serbest bırakılacaklar. Ama mağdur olanlar, bunun hesabını soramayacaklar. Çünkü artık yeni düzenlemeye göre, savcılar için soruşturma açma yetkisi Adalet Bakanı’na ait olacak!”
Bazı uyanık sunucular kendisine hatırlattılar: “Şu an da zaten o yetki, Bakan’da değil mi?”
Kemal Bey onu da şöyle izah etti..
“Şimdi Adalet Bakanı’nda ama. Bakan izin vermezse, buna karşı Danıştay’da dava açabiliyorsunuz. Yeni düzenlemede, dava açma hakkı yok!”
Sonra ciddi ciddi anlattı, Kemal Bey, daha önce var olan bir hakkın, yeni düzenlemede nasıl kaldırıldığını!
Efendim, eski düzenlemede, Bakan’ın kararına karşı, idari eylem ve işlemlerin yargıya açık olması ilkesi gereği, dava açılabiliniyormuş.
Ama yeni sistemde, Bakan HSYK’nın Başkanı ve temsil eden kişi olacakmış. Bu durumda, Bakan’ın kararları, HSYK kararı olacakmış. HSYKkararları da ihraç dışında yargı yoluna kapalı olduğu için, savcının soruşturulmasına izin verilmediği takdirde, Danıştay’a gitme hakkı olmayacakmış!
Hatta bunun devamını da somut örnekle anlattı Kemal Bey: “Mesela AdaletBakanı, Eyüp Savcısı’nı arayacak. 23 tane sanatçı ismi verecek. ‘Bunları gözaltına al’ diyecek. Savcı da gözaltına alacak. Sanatçıları bir gün sonra bırakacaklar. Sanatçılar haksız gözaltı için, savcıyı şikayet ettiklerinde, Bakan izin vermeyecek.Çünkü zaten emri o vermişti. Savcı da, soruşturmaya izin veren makamın Bakan olduğunu bildiği için, Bakanın her emir vermesinde, böyle keyfî gözaltıları yapacak!”
Çocukların bile güleceği bir yorum..
Bu yorumu, ortaokul birinci sınıf öğrencisi yapsa, kulağından tutar, kapının önüne bırakırlar. Ama Kemal Bey bu yorumu ciddi ciddi yaptı.. Bir defa da değil, en az 5 değişik röportajda..
Kemal Bey’in hayali öngörüsü palavra ama.. Yine de onun bilinçaltında böyle bir istek olmalı ki, onun yaptığı şikayet sonrasında, tam da 12 Eylül günü, Ankara Temsilcimiz Yener Dönmez gözaltına alındı..
Evet, iktidarın halk üzerinde keyfî icraatlara başlayacağı yönünde korku salmaya çalışan gazetecilerin değişiklikten sonra toplu olarak gözaltına alınacağını ileri süren Kemal Bey’in şikayeti üzerine, bir gazeteci, referandum günü gözaltına alındı.
O karakoldan, o karakola.. Arada hastaneye.. En sonunda da, Ankara Adliyesi’ne getirilip, hakime ifade verdi..
Ancak ondan sonra gazetedeki görevinin başına dönebildi.
Daha iki hafta önce de, gazetemizin sorumlu müdürüne, iki ayrı dosyadan Kemal Bey’in şikayeti üzerine ceza verilmemiş miydi?
İşte böyle, Kemal Bey’in demokratlığı. İşte böyle, Kemal Bey’in hürriyet anlayışı..
Hem başkalarını suçluyor, “Keyfî gözaltılar başlayacak” diye..
Hem de kendisi, olduk olmadık her şey için şikayette bulunuyor. Yetmiyor, avukatlarına talimat veriyor, “Duruşmaları iyi takip edin.Şikayet ettiğimiz gazeteciler bir duruşmaya gelmezse, fırsatı kaçırmayın, hemen yakalama kararı aldırtın..”
Tablo önümüzde..
İktidar üyelerinin bugün sahip oldukları tüm resmi yetkiler ve güçlere rağmen, hiçbir gazeteciyi gözaltına aldırdıklarını, ben şimdiye kadar duymadım.
Ama Kemal Bey, daha muhalefette iken, elinde iktidar gücü bile yokken, hem de Anayasa değişikliğinin halka sorulduğu 12 Eylül günü, Ankara Temsilcimiz Yener Dönmez’i gözaltına aldırttı.
Bu somut örnek, kimin sivil dikta peşinde olduğunu, ayan beyan göstermiyor mu?
Bence gösteriyor.
Darısı; gerçekleri görme arzusu taşıyan iyi niyetli CHP’lilere..

VAKİT