Kemal Bey’in yeni bombasının kaynağı kim?
Ali Hamurcu..
Cezaevindeki bir hükümlü..
Onu en güzel, karakolda verdiği ifadedeki şu cümleleri tanıtıyor: “Kaçarken babamın 2006 model Doblo marka arabasını ve babama ait kredi kartını alarak kaçtım. Hatta, 2004 yılında evlendiğim sene, kredi kartlarıma yine borçlanmıştım. Babam bu borçları kapatmak için ilçede bulunan evini sattı bu borçlarımı kapattı. Yani benim aileme katkım değil, zararım olmuştur.”
Kemal Bey de, bu adamın anlattığı hikâyeleri, gerçek diye kamuoyuna sunuyor.
Üstelik, “Biz her iddia üzerinde, 5-6 ay çalışmadan kamuoyuna açıklamayız” şeklinde üzerine sos da dökerek.
Bırakın 5-6 ay üzerinde çalışmayı, en tecrübesiz bir müfettişe, bir sorgucuya gösterseniz bu ifadeleri, “Adam oturmuş hikâye yazmış” diyecektir.
Kemal Bey, dün CHP’nin internet sitesinde yayınladığı belgeleri, bırakın üzerinde 5-6 ay çalışmayı, sadece bir defa okumuş olsaydı, “Bu adamın ailesine faydası olmamış, bana mı olacak?” der, dosyayı kapatırdı.
Hatta tedbir alırdı: “Bu adam, ailesini mahvetmiş. Beni de mahvetmesin. Ailesine faydası değil, zararı olduğunu kendisi itiraf ediyor. Kendi babasının evini sattırmış. Bana ne faydası olacak? Olsa olsa, bana da zararı olur. Şimdi onun hikâyeleri ile insanları suçlarken, benim de evim gitmesin! Bu işten bize fayda yok” derdi.
Demedi ve belge adı altında, "Ailesine fayda değil, zararı dokunanan hükümlü”nün beyanlarını yayınladı.
Haydi diyelim ki Kemal Bey, hükümlü Hamurcu’yu tanımıyor. İfadelerini de tam okumadı, aldandı.
Ama Kemal Bey’in, aynı olayda ikinci yanlış kılavuzuna ne demeli?
Yanlış kılavuz, bir milletvekili..
CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu!.
Şevki Bey, şu an bir hükümlü değil ama..
Milletvekilliğinin bitmesi beklenen bir sanık..
Seçim konuşmalarından falan değil, Kulkuloğlu’nun sanıklığı..
Karşılıksız çek davalarından. Bir de iflası bildirmeme suçundan sanıklığı var, Şevki Bey’in..
İlk defa kendisini, TBMM’de açtığı bir pankartla tanımıştım. O tarihe kadar, böyle bir milletvekilinin varlığından bile haberdar değildim.
Ne bir açıklaması, ne bir basın toplantısı, ne de bir çalışmasına şahit olmuştum..
Taa ki, TBMM’de “Kıvırtan bir Başbakan istemiyorum” pankatı açana kadar.
O pankartı açmasından kısa bir süre sonra postadan gelen bir mektupta, Şevki Bey’in nasıl çek yazıp, sonra kıvırdığına dair dosya numaraları vardı.
Kayseri 2. Asliye Ceza’da davalar. Kayseri Sulh Cezalarda davalar..
Bursa 13. Asliye Ceza’dan, Bursa 14. Asliye Ceza’dan davalar.
Yetmemiş, Bakırköy 11. Asliye Ceza’dan..
Yetmemiş İstanbul 7. Asliye Ceza’dan davalar..
Karşılıksız çekleri sebebi ile, tüm bu dosyalar Şevki Bey’in milletvekilliğinin dolmasını bekliyormuş!
Bir dosyası da Başkent’te imiş Şevki Bey’in..
Türkan Kulkuloğlu ile birlikte, iflası istememe suçundan yargılanıyormuş!
“Pankart açana bak” dedim kendi kendime.
Pankartı açıyorsun da, bir de dönüp, kendine baksan ya mübarek!
O günlerde çabuk gündemden düştü. Gündemden düşünce de, mektubu yayınlama imkânı olmadı.
Şimdi son olayda tekrar ekranlara çıkmaya başladı, Şevki Bey..
Dersiniz ki, o karşılıksız çek davaları Şevki Bey için açılmamış.
Dersiniz ki, o davalarda Şevki Bey’in milletvekilliğinin sona ermesi beklenmiyormuş!
....
Yaa, işte böyle Kemal Bey.
Birinci kılavuzunuz “Ailesine fayda değil, zarar veren” biri çıktı.
İkinci kılavuzunuz da, milletvekilliği koruması altında, “karşılıksız çek sanığı” çıktı.
Hani “dokunulmazlıklar kaldırılsın” diyor ya Kemal Bey.
Dokunulmazlıklar kaldırılmaya kalkışılsa, ilk önce Şevki Bey verecek, “Hayır” oyunu!
Hem de “düşünce açıklaması sebebi ile açılan ceza davaları”ndan çekindiği için değil.
Karşılıksız çek davalarından korktuğu için!
Ama Kemal Bey..
Dikkat edin. Ona-buna kara çalarken, Burhaniye’deki havuzlu yazlıktan olmak da var!
Aman dikkat Kemal Bey!
YENİ AKİT