Lübnan’daki Şii bir kabile bir şekilde yangına körükle gidercesine Suriye’deki kan gölüne balıklamasına atladı.
Suriyeli ajanların Türkiye’de teröre destek verdikleri bilinmiyor değildi.. Tunceli’den Amanoslar’a kadar olan PKK terör örgütü de dahil birçok terör eyleminde Muhaberat ve Şebbiha ajanlarının rolü olduğu biliniyor. Son olarak Hatay Erzin’de Hükümet Konağı önüne yerleştirilen 65 kiloluk bombanın altından Suriye çıktı.
Aslında Şebbiha ve Muhaberat merkezlerinin muhaliflerin eline geçmesinin ardından birçok Şebbiha ve Muhaberat elemanının bilgisi de muhaliflerin eline geçmiş bulunuyor.. Bu bilgilerin paylaşılmasının ardından birçok faili meçhul cinayet de bir şekilde aydınlanabilir.
Hatta bakarsınız 1980 öncesi Maraş olaylarında Muhaberat’ın rolü de ortaya çıkar..
Bugün asıl üzerinde durmak istediğim konu, Lübnan’da kaçırılan Türk işadamı ile ilgili. Lübnan’da Mikdat aşireti tarafından kaçırılan işadamının bu olaylarla bir ilgisi yok..
Beyrut’a vardığında havalimanından çıkar çıkmaz kaçırılıyor. Suriye’de Özgür Suriye Ordusu tarafından rehin alınan Hassan Mikdat’ın serbest bırakılması karşılığında kaçırılmış.
Mikdat ailesi Şii bir aile..
Yapılan bu işin Şiilikle, Müslümanlıkla bir alakası yok.. Doğrudan doğruya korsanlık..
İş adamının bu işlerle hiçbir alakası yok. Marmaris’te yaşayan, beyaz eşya firmasında çalışan, ABD ve Kanada’da öğrenim görmüş biri..
Tek suçu Türk vatandaşı olmak. Bu yurttaşın dindar biri olup olmadığını, hangi partiye oy verdiğini bile bilmiyoruz.. Nusayrilere arka çıkan CHP’nin çoğunlukta olduğu bir bölgeden geliyor bu şahıs.
Bu eylem Lübnan’a, Şiilere onur kazandırmaz..
Kaçırılan kişinin Suriye’ye hac için gittiğini söylüyorlar..
Suriye “Hac yeri”ydi değil mi?.. Hem de çatışmaların ortasında.. Bu “hac” iddiası, Alevilerin cem dergahına “mabed” demelerinden daha vahim bir olay.. İslam geleneğinde tek bir hac mekanı vardır, o da Kabe’dir.. Ziyaret edilecek diğer iki makamdan biri Medine’deki Mescid-i Nebevi, ötekisi Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dır.. Diğer ziyaretler, bizim Urfa’da Hz. İbrahim makamını ya da Eyyüb aleyhisselamın, İstanbul’da Ebu Eyyüb el Ensari’nin mezarını ziyaret etmek gibi bir şeydir.
Lübnan Şiasından bazı ailelerin Suriye’de Baas rejimine destek verdiği biliniyor. Çünkü eskiden beri süren bir işbirlikleri var. Bu işbirliğinin boyutları da çok farklı.. Nerede başlayıp nerede bittiğini bilmek için Şebbiha ve Muhaberat arşivlerine bakmak gerek.
Birçok Arap ülkesi hâlâ “devlet” değil, bir aşiret topluluğu. Aşiretlerin kendi silahlı grupları, yargılama yerleri var..
Lübnan’da yaşanan olay, Lübnan devletinin, Hizbullah’ın alnına çalınan bir kara lekedir.. Herhangi bir kişiyi şehir ortasında kaçırıp rehin alarak hak ve adalet mücadelesi verilmez. Lübnan hükümeti ve Hizbullah, ya da Şii bir topluluk olduğuna göre İran’daki rehberlik makamının, Necef alimlerinin veya Kum’un bu konuda bir şey söylemesi, bir şey yapması gerekir..
Böyle bir kısas olamaz.
Kaçırılan kişi ile gazeteciler görüşüyor, eylemi yapanlar silahları ile birlikte, maskeli olarak resim çektirebiliyorlar. Aile açıkça bu olup bitenleri sahipleniyor ve hiçbir resmi yetkili bu olanlar karşısında bir şey yapamıyor..
Hizbullah Lübnan’da hükümet ortağıdır ve Şia adına yapılan bu korsanlığa sessiz kalamaz.. Muharip olmayan, bu çatışmaya hiçbir şekilde taraf olmayan ve kendileri tarafından seçilmeyen bir aidiyet sebebi ile kişiler hürriyetlerinden alıkonulamaz.. Bunun Müslümanlığı bırakın, insanlıkla alakası yoktur.. Eğer bu sınır tanımayan korsanlık girişimine sessiz kalınırsa, bu kör şiddet odakları gün gelir, kendi kardeşlerini de vurur..
Bugün gurur duydukları, şecaat arzettikleri zemin yarın utanca dönüşebilir..
Hizbullah, kendi tabanını kontrol etmeden, bölgeye adalet ve barış vaad edemez..
Bu olay, kaçırılan kişiden çok, eylemin gerçekleştiği ülkeye, bu eylemi yapanlara ve bunlara arka çıkanlara zarar verecektir..
Suriye’deki bu kavgada taraf olanlar, savundukları tarafın akıbetini kendileri de paylaşacaklardır..
Bu anlamda bu savaş Lübnan’a da yayılabilir.. Hizbullah, kendi tabanını kontrol edemeyecek olursa, hem İsrail’e, hem de İhvan’a karşı eş zamanlı bir savaşı sürdüremez..
Adam kaçırma olayında sorunun çözümü konusunda Lübnan hükümeti ve Hizbullah’ın bir şeyler yapması gerekir. Bu işin uzaması bile Şia ve Lübnan hükümeti açısından bir prestij kaybı, saygınlık ve güven krizine dönüşecektir..
Bu arada birileri Suriye’yi niye kaybetmek istemiyor biliyor musunuz? Suriye Lübnan’ın arka bahçesidir. Burada uyuşturucudan silaha, kara para aklamadan kumar ve fuhuş sektörüne kadar her halt vardı. İnsan kaçakçılığı dahil her türlü kaçakçılık yapılıyordu.. Suriye’de iktidar değişikliği bu kapıları da kapatacak inşallah. Birileri bunu istemiyor aslında.. Bu karanlık işlerin arkasında birçok ülkenin istihbarat örgütü var. Bunlar kabileleri, dini, mezhebi... her şeyi kullanırlar.. Baksanıza bizde şehid tabutu içinde eroin taşıdıkları iddia ediliyor..
Selam ve dua ile..
Not: Yarın bayram. Bayram namazını, selatin camilerde, yaşlı-genç, erkek-kadın, çoluk-çocuk birlikte kılmaya ne dersiniz..
YENİ AKİT