HAKSÖZ HABER
Çeviren: Fatih Demir / HAKSÖZ HABER
Kaynak: Jan-Peter Westad / TheNewArab
Vefa Ali Mustafa, Facebook'a her gün bir ilan bırakıyor. Bugün 2663’üncü ilanı bıraktı. Her ilan babasının Şam’da kaybolmasının üzerinden geçen süreyi ifade ediyor. Vefa’nın babası 7 yıldan uzun bir süredir kayıp.
Vefa'nın babası Ali'nin, ortadan kaybolması münferit bir olay değil. Daha çok acı bir gerçek. Suriye'de rejim tarafından 130.000'den fazla kişinin gözaltına alındığı ve ortadan kaybedildikleri düşünülüyor.
Savaş ilerleyip karmaşıklaştıkça giderek daha fazla Suriyeliyi etkiliyor. Bu durumda da kayıpları hatırlamak giderek zorlaşıyor.
Ancak Vefa, Özgürlük Aileleri organizasyonu aracılığıyla, yorulmadan adalet için mücadele eden, kayıpları belgeleyen ve sevdiklerinin hikâyelerini paylaşan, giderek de büyüyen bir aile üyeleri ağının bir mensubu.
The New Arab'a konuşan Vefa, "Babam her zaman özgürlük ve demokrasinin savunucusu olmuştu. Filistin'i desteklemek için katıldığımız protesto ile beraber benim 10 yaşındayken özgürlük için mücadele etmeye başlamamı sağlamıştı" dedi. 2011'de Suriye'de devrim patlak verdiğinde, hem Vefa hem de babası hemen sokaklara çıktılar.
Rejimle yaşadıkları ilk sorun, küçük bir işletmenin sahibi olan Ali'nin Temmuz 2011'de Hama'daki baskıdan Masyaf'taki ailenin evine kaçan protestoculara yardım etmesiyle başladı. "Teröristlere yardım yapmakla suçlandı. Oysa bu kişiler saldırıya uğrayan masum insanlardı "diyor Vefa.
"Herkesin herkesi tanıdığı küçük bir kasaba" olan Masyaf'ın rejim karşıtları için giderek daha güvensiz hale gelmesiyle, Vefa'nın babası 2012 yazında Şam’a gittiği bir gün rejim tarafından alıkonuldu.
Kısa süre sonra, Vefa'nın en iyi arkadaşı bir şarapnel parçasıyla öldürüldü. Bu olaydan sonra Vefa derin bir depresyona girdi. Bu zor zamanda ona bakan babasıydı. "Yıkıldım. Yemek yiyemedim. Zor hareket edebildim. Üç ay boyunca babam benim için her şeyi yaptı," diye hatırlıyor Vefa.
Vefa, bir doktoru görmek için Masyaf'a gittiğinde, annesinin Şam'ı ziyaret etmesi ve kocasını görmesi kabul edildi. Eşi, Ali için yemek hazırladı ve aylardır görmediği kocasını ziyarete gitti. Yolda defalarca birbirleriyle konuştular. Eve on beş dakika mesafedeyken eşin son bir kez Ali’yi aradı. Ali heyecanlı bir şekilde ona evi temizlediğini ve her şeyin hazır olduğunu söyledi. Ancak eşi eve gittiğinde Ali kapıyı açmadı.
Komşular, Ali ve başka bir adamın bir grup adam tarafından götürüldüğünü söylediler. O gün 3 Temmuz 2013 çarşambaydı, Ali'nin en son görüldüğü ve sesinin duyulduğu gündü. Ali’nin yanında bahsedilen adam, Vefa’nın ailesine, Ali’nin bir yıl sonra işkence sırasında öldüğünü söyleyecek kişi olan Ali’nin en yakın arkadaşıydı.
Ali'nin nerede olduğu bilinmemekte. Vefa, "Kelimenin tam anlamıyla her şeyi denedik" diyor. "Para ödedik. Avukatlar tuttuk. Rejimden kişilerle temasa geçtik. Rejimden tanıdıklarımız, bağlantılarımız olan herkesle ulaşmaya çalıştık babama. Yardım edebileceğini düşündüğümüz herkese ulaşmaya çalıştık."
Vefa, yetkililerin babasının tutuklandığını kabul etmeyi reddettiğini söylüyor. Onu götürdüklerinde ısrarcı Vefa. "Şam'da, Esed'in kendisinin ve ailesinin yaşadığı yere yakın bir rejim mahallesinde 2013 yazıydı babam kaybolduğunda. Bu mahalle asla rejimin kontrolünün dışında olmadı" diyor Vefa.
Vefa'nın babası, eğer kaçırılırsa ailesinin ülkeyi terk etmesini hep tembihlemişti. Gözaltına alınanların ailelerinin daha sonra sorgu sürecinin bir parçası olarak hapsedildiği biliniyordu. Böylece 23 yaşındaki Vefa, babasının ortadan kaybolmasının ardından, bir hafta içinde annesi ve küçük kız kardeşi ile beraber Türkiye'ye kaçtı.
Üç yıl boyunca hayatta kalmak için ellerinden geleni yaptılar. Vefa, "Biz sadece üç kadındık. Paramız yoktu. Çalışmam gerekiyordu. Türkiye'de üç yıl gazeteci olarak çalıştım. Bazı noktalarda günde 18 saat üç farklı işte çalışıyordum."
2016 yılında Vefa, eğitimine devam etmek ve Suriye'deki kayıp Suriyelilerin aile üyelerinden oluşan bir ağ olan “Özgürlük Aileleri” ile bağlantı kurmak için Berlin'e gitti. Suriye, Orta Doğu ve Avrupa'daki üyeleriyle Özgürlük Aileleri, geride kalanların sesi haline geldi. Büyük Avrupa şehirlerinde - Londra, Berlin, Brüksel - sevdiklerinin fotoğraflarıyla gösteriler düzenlediler.
Özgürlük Aileleri’nin, sevdiklerinin nerede olduğunun açığa çıkarılması ve hukuka aykırı olarak tutuklanmalarının - ve çoğu durumda işkence ve cinayetlerin – faillerinin, eylemlerinden sorumlu tutulmaları için talepleri belli:- Sorumlular açığa çıkarılıp yargılanmalı, faillere hesap sorulmalı, yakınlarının nerede gömülü oldukları söylenmesi ve yaşıyorlarsa nerede tutuldukları belirlenmeli.
Bu yılın yazında Vefa, BM Güvenlik Konseyi'ne kanıt sunması için çağrıldı. Konseye, tutuklu ailelerinin insanlığa karşı işlenen suçların ele alınması sorumluluğundan feragat etmelerinin mümkün olmadığını belirten bir konuşmada bulundu. Vefa, konuşmasının ardından “derin bir hayal kırıklığına uğratıldıklarını" belirtti.
Konsey durumun ciddiyetini kabul ederken, Vefa'yı daha fazla hayal kırıklığına uğratarak, hiçbir önlem ve girişimde bulunmadı. Vefa, “BM Güvenlik Konseyi'ni Suriye'de gözaltı ve kayıplara ilişkin bir karar çıkarması için harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu gerçek bir fark oluşturacaktır. Ancak BM’de fiilen bir değişiklik yapma isteği yok gibi görünüyor. BM güvenliği bizi şaşırtmadı. Yıllardır bunu istiyoruz ancak eyleme geçmiyorlar.”
Vefa'yı devam etmesi için motive eden şey, babasının hatırası. Aynı zamanda diğer aile üyeleri için sevdiklerinin hatırlanmasının ne kadar önemli olduğu gerçeği... "Protesto etmeye ve bu fotoğrafları tutmaya ilk başladığımda, bunun anlamsız olduğunu hissettim. Ama insanların bana teşekkür etmeleri, hiç beklemediğim bir şeydi. Bizim için çok anlamlı bir durum...”
Avrupa ve BM’nin yıllarca süren ataletinden sonra bazı ilerlemeler kaydedilmeye başlandı. Nisan ayında, Almanya'nın Koblenz kentinde iki eski Suriyeli güvenlik yetkilisi yargılandı. Suriye’nin devlet işkencesi konusunda dünyada ilk kez yargılanması anlamına geliyordu bu. Gözaltına alınanlar için sunulan kanıtlar, gelecek yıllarda daha fazla failin adalete teslim edilmesi için bir zemin teşkil ediyor.
Bu hikâyeleri kaydetmek başlı başına önemli bir direnişin örnekliği. Özgürlük Aileleri, Lahey merkezli Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu ile birlikte çalışan ve tüm kayıpların merkezi bir veri tabanını oluşturan Suriyeli sivil toplum örgütlerinden sadece birisi. Eninde sonunda Suriye’deki katliamların sorumluların yasalar uyarınca hesap verebilir olmasını sağlamak için, sivil toplum kuruluşları çaba sarf ediyorlar.
Vefa, "En küçük ayrıntılar önemlidir" diyor. "Tüm tutuklu, kaybolan ve kaçırılanlar için geçerli bir durum bu. Bu yüzden babamın resmini ve diğer kayıp kişilerin resimlerini taşıyorum. Sadece hatırlanırsak var oluruz."