Kaygı imparatorluğunun esirleri

Yaşar Süngü, insanların sanal dünya ve kaygıların etkisinde kalarak, kendilerini toplumdan izole etmesinin en büyük sebebinin aile içindeki bağların yetersiz olmasına bağlıyor.

Yaşar Süngü / Yeni Şafak

Başarısızlık kaygısı

Ekonomik, sosyal ya da eğitim veya aile kaynaklı sorun yaşıyorsan elinde bulunan bir cep telefonu ile gerçek dünyanın zorluklarından geçici de olsa kaçabiliyorsun.

Üstelik bu dünyada ulaşmak istediğin her şey bir parmak uzaklıkta.

Rekabet yok, hakaret yok, kıyas yok, ödev yok, sınav yok, sorumluluk yok, iş yok güç yok.

İnternetin sundukları karşısında zengin yoksul ayrımı yok, herkes herşeye erişebiliyor.

Seni oyalayacak her türlü meşru gayrımeşru imkanlar var.

**

Toplumdan kaçma sendromu olarak tarif edilen ve Japonya’da işten başka bir şey düşünmeyen kesimler tarafından yapılan toplumsal baskılardan kaçış olarak ortaya çıkan Hikikomori, zaman içinde globalleşen bir olgu haline gelmiş.

Kelime olarak ‘hapsedilmiş olma, içeri çekilme’ anlamına geliyor.

İnternet ve sosyal medya, gerçek dünyadan kaçışı kolaylaştırdığı için sosyal hayattan kopan insanların sayısında ciddi bir artış olduğuna dikkat çekiliyor.

**

İlk Japonya’da keşfedilmiş ama bugün bütün dünyanın sorunu.

Japonya’da 2019’da 600 bine yakın Hikikomori tanımına uyan bireyin yaşadığı tespit edilmiş.

Hikikomori sadece gençlerin değil, tüm yaştan insanların karşı karşıya kaldığı sosyal bir problem olarak adlandırılıyor.

**

Toplumdan kaçıp sanal dünyaya sığınma durumu Asya, ABD ve Avrupa’da hızla yayılırken Türkiye’de de genç ve orta kuşak arasında ciddi sayıda bu problemi yaşayanlar var.

İnternet üzerinden elindeki telefonla oyun ve kumar oynayan çok ciddi sayıda genç ve orta kuşaktan insanlar var.

Uzmanların bu konudaki yorumlarına göre durum şu;

Türkiye’deki gençler, ailelerinden ve toplumdan gelen yoğun başarı beklentileri ve toplumsal baskılar nedeniyle ciddi bir stres altında kalıyor.

Eğitim ve iş yaşamında başarıya yönelik yüksek standartların yanı sıra sosyal medyanın sürekli göz önünde olma hali, bireylerin kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açabiliyor.

Bu durum, sosyal ilişkilerden geri çekilme isteğini artırarak, Hikikomori Sendromu’na zemin hazırlıyor.

**İ

stanbul Ticaret Üniversitesi, geçtiğimiz günlerde Hikikomori Sendromu ile mücadele amacıyla gerçekleştirilen bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün Yeşilay iş birliğinde yürüttüğü, ‘Beyond the Doorstep’ (Kapının eşiğinde) isimli projenin tanıtım toplantısında Hikikomori Sendromu’nun internet, oyun ve kumar bağımlılıklarının bir sonucu olarak gençleri sosyal hayattan uzaklaştırdığına vurgu yapıldı.

Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Kuş’a göre “Toplumsal baskı ve başarı kaygısı gençleri içe kapanmaya itiyor, bu da zamanla ciddi bir sosyal izolasyona neden olabiliyor”.

**

Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı tarafından 2003 yılında yayınlanan bazı kriterlerle bireylerin Hikikomori olduğunu gösterir semptomlar belirlenmiş. Hikikomori belirtileri şu şekilde sıralanıyor:

Depresyon, evden dışarı çıkmak istememe, bağırarak cevap verme, kimseyle konuşmak istememek, insanlardan kaçmak, bilgisayar başında yiyip içmek, Odadan dışarı çıkmak istememek, uykusuzluk, sosyal yaşamdan kopmak, saldırganlık, arkadaşlıklardan kopma, sürekli bilgisayar başında vakit geçirme, psikolojik bozukluklar, arkadaşlıkları bitirme, sinirlilik ve aşırı stres.

**

Yani sorunun kendisi de çözümü ailede.

Anne baba çocuk ilişkilerinin sağlıklı olduğu ailelerde böyle bir sorun yok denecek kadar az ya da geçici.

Çocuklarını başkalarının çocuklarıyla kıyaslayan, tek hedefi başarı olan, iş güç bahanesiyle çocuklarının maddi ihtiyaçlarını karşılayıp duygusal ihtiyaçlarını göremeyen ailelerin çocuklarında sıkıntı büyük.

Başarısızlık kaygısı genç kuşağın ciddi bir sorunudur.

Bu kaygıdan sanal dünyaya sığınan gençleri topluma geri döndürmek ailelerin ve devletin asli görevidir.

Aile güçlüyse millet de güçlüdür.

Millet güçlüyse devlet de güçlüdür.

Aile zenginse millet de zengindir.

Millet zenginse devlet de zengindir.

Devletin üzerine giydiği gömleğin ilk düğmesi ailedir.

**

Dipnot; Yönetmen, senarist ve oyuncu Onur Saylak’ın Jüri Başkanı olduğu Ankara Film Festivali’nin kapanış töreninde yaptığı konuşmayı kaydedelim;

“Gazze’deki Filistin halkına uygulanan vahşet ve şiddet ortadayken, kendi coğrafyamızda kız çocuklarımızı, kadınlarımızı ve hatta bebeklerimizi koruyamaz haldeyken çok da dert etmeyelim bence bu gece bu ödülleri’’.

Gazzeliler evlerinde rahat uyuyana kadar kimse “derdim var” demesin.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!