Katliamlardan istediği sonucu alamayan işgal rejiminin son çırpınışları

Ahmet Varol, Siyonist çetenin Salih Aruri suikastı ile sahada mağlubiyetini gizlemeye çalıştığını ifade ediyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Salih El-Aruri’nin şehadeti

Siyonist işgal rejimi, 2 Ocak Salı akşamı Lübnan’ın başkenti Beyrut’un deniz tarafındaki Ed-Dahiye semtinde, Hamas’ın ofisinin bulunduğu bir kata insansız hava aracıyla düzenlediği roketli saldırıda hareketin Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih El-Aruri ile hareketin askeri kanadı İzzettin Kassam Tugayları’nın önde gelenlerinden 6 kişi şehit edildi.

İşgal rejimi daha önce Hamas’ın Filistin dışındaki liderlerine yönelik de suikast saldırıları gerçekleştireceği tehdidinde bulunmuştu. Aslında Hamas’ın işgal rejimi hedeflerine yönelik olarak işgal altındaki toprakların dışında herhangi bir eylem düzenlememe prensibine bağlı kalması siyonist işgalcinin bu konuda kendini rahat hissetmesine neden olabiliyor. Hamas’ın bu prensibe uyması, işgalcilere yönelik değil bulundukları ülkelerin siyasi ve hukuki ölçülerini ihlal etmeme konusundaki hassasiyetinden kaynaklanıyor. Ancak siyonist işgal rejiminin böyle bir duyarlılığı yok. Daha önce Filistin direnişinin birçok siyasi liderine yönelik olarak muhtelif ülkelerde suikast saldırıları düzenledi. İşgal rejimi bu tür saldırılarıyla, suikast saldırıları düzenlediği ülkelerin de hukukuna ve bağımsızlığına yönelik saldırı düzenlemiş olduğu halde uluslararası platformda bu tür suçlarından dolayı sorgulanmadı. Bu da siyonist işgal rejiminin böylesine cüretkar davranmasına ve aşırı gitmesine imkan sağladı.

Salih El-Aruri Filistin davasının gayretli ve fedakar liderlerindendi. İşgal zindanlarında 18 yıl esaret hayatı yaşadı. 2010 yılında esir takasında özgürlüğüne kavuştu. Ancak Filistin dışına sürgün edildi. 13 yıldan fazla süren sürgün hayatında Türkiye dahil muhtelif ülkelerde ikamet etti.

Kendisiyle şahsen tanışıyordum ve gerek Türkiye’de gerekse Türkiye dışında değişik vesilelerle bir araya geldiğim, görüştüğüm oldu. Filistin davasıyla ilgili gelişmeler hakkında ve özellikle tartışmalı konularda kendisiyle irtibata geçerek bilgi alıyordum. Bu gibi konularda elinden geldiğince yardımcı oluyordu.

Hamas’ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Tugayları’nın oluşturulmasında ve yapılanmasında önemli katkıları oldu. İşgal rejimi tarafından tutuklanmasına ve uzun süreli hapis cezalarına mahkum edilmesine de bu çalışmaları gerekçe gösterilmişti. Ancak işgal rejiminin baskıları, tehditleri onu hiçbir zaman yıldıramadı. Büyük bir kararlılıkla ve onurla mücadeleye, hak bildiği yolda ilerlemeye devam etti.

Siyonist işgal rejimi onu sürekli yakın takibe almaya çalışıyordu. Çünkü işgale karşı sürdürülen direniş faaliyetlerinin stratejisinin belirlenmesinde onun tavırlarının ve görüşlerinin önemli rolü olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden daha önce de değişik zamanlarda ona yönelik suikast tehditlerinde bulunmuştu. Ama bu tür tehditler onu etkilemedi ve işgale karşı mücadelenin sürdürülmesi için kesintisiz bir şekilde çalışmak gerektiğini düşünüyordu.

Siyonist işgal rejiminin onu Beyrut’ta hedef alması aslında Gazze’de üç aydan beri sürdürdüğü katliamlardan istediği sonucu alamamasından ve Filistin direnişini geri adım atmaya zorlama konusunda beklediklerini elde edememesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü savaşın uzayıp gitmesi işgal rejimini ve işgalci askerleri daha da zorlamaktadır. Nitekim son günlerde işgalci askerler arasında psikolojik sorunların ciddi şekilde arttığı bizzat siyonistlerin medya organlarında da dile getirilmektedir. Cepheye sürülen askerlerin kayıpları ise işgal rejiminin açıkladığı rakamlardan kat kat fazladır.

İşgal rejimi Gazze’de yenilgiyi kabul ederek savaşa son vermenin kendi geleceği açısından önemli bir risk oluşturacağını düşündüğünden bu kez direnişin Filistin dışındaki liderlerini hedef alma yöntemini kullanmak suretiyle savaşı farklı alanlara taşıma yolunu denemek istediği anlaşılıyor. Ancak bu yolu denemesi işgal rejimini rahatlatmayacak, bilakis daha da zorlayacaktır. İşgal güçlerinin Gazze’de sivil savunmasız insanlara yönelik katliamları Filistin halkını yıldıramadığı gibi liderlerine yönelik cinayetleri de direnişini yıldıramaz.

Yorum Analiz Haberleri

Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası