Gündemdeki Gazze katliamı tüm vicdan sahibi insanlar ve Müslümanlar için “ötekiler” ve “ötekileşenler” üzerinde durmayı gerekli kılıyor. Gazze’de yaşanan katliamı görmek istemeyen, gören fakat bu cürmün suçunu işgalcilere değil de işgale uğrayanlara yıkan, Filistin meselesiyle ilgilense bile Mescid-i Aksa’nın özgürleştirilmesi hedefine ve Filistin direnişinde Müslümanların özneleşmesi konusuna hasetle ve hatta düşmanlıkla bakan içimizdeki Garpzedeler bir karşı eylemlilik ortaya koyamasalar da sosyal ve konvansiyonel medyada saptırıcı birçok beyanda ve tezviratta bulunuyorlar. Dünyadaki müstekbirler ve zulme sessiz kalan sözde medeni dünya kadar bu Garpzedelerin tiyniyeti, insanlık ve adalet anlayışı ciddi olarak sorgulanmayı gerektiriyor.
Ahzab sûresinde, dünyanın tek sorumlu varlığının “insan” olduğuna işaret edilir. Ama Yaratıcımız tarafından verili olan fıtri ve vahyi ölçüleri gözetmeyen insan “cahilleşir ve zalimleşir” (33/72). İnsanın özü fıtri ve vahyi kurallara uyduğunda insan güçlenir, bu temel hasletlerden uzaklaştığında öz yıkıma, çözülmeye uğrar ve şeytanlaşır.
Bugün fıtrattan ve adaletten yana olan bütün insanlar için gündem, Gazze’de Siyonizm’in yaşattığı katliam konusu ve 100 yıldan bu yana Filistin toprakları ve Mescid-i Aksa çevresinde yaşatılagelen vahşetin nasıl durdurulacağı ve Mescid-i Aksa’nın nasıl özgürleştirileceği meselesidir. Çünkü bu konu bölgesel değil küresel bir meseledir.