Katletmek ya da Hayat Vermek

MURAT AYDOĞDU

“Kim bir insanın katledilmesine engel olarak hayat verirse, bütün insanlara hayat vermiş gibi olur.” 5 Maide 32

Mavi Marmara da bir İsrail askeri, yaralıya ateş eder yakın mesafeden ve arka arkaya. Bir asker, terörle mücadele adına yapılan savaşta şüphelendiği birisini infaz eder. Terhis olmuş memleketine giden bir asker kurşunlanır. Öldürmek için herkesin kendince sebepleri vardır. Oysa kurbanlarını tanımazlar, kimdirler, nasıl düşünürler ve neden orada karşılarında dururlar.

Bazen sadece emredilen yapılır, görev bilinir sorgulamaksızın. Karşımızdakini öldürmemizdir istenilen1.  Emirlere itaat günahkarlara destek olmaktır aslında2. Bize fesat çıkaranlardan söz edip, öldürmemizi isteyenlerden söz eder Kitabımız3.

“Firavun dedi ki: ‘Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim de o (gitsin) Rabbine yalvarıp yakarsın. Çünkü ben, sizin dininizi değiştirmesinden ya da yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum.’ “ 40 Mümin 26

İslam kültürü her şeyi Allah adına yapmayı öngörür. Allah’ın adın anılmadığında, kurban kesimi bile kabul edilmez. Allah adına yapılan savaşta dahi kişisellik yoktur3. Olmayacak yerlere Allah adına mı itaat ediyoruz yoksa!?

Bir insanı Kasıtla, planlayarak düşünerek öldürmek nasıl olur. Nefisteki nasıl bir duygudur ve öldürmekten nasıl keyif alır insan4.

Öldürmek, bir çeşit rakibi yok etmek, ortadan kaldırmak, bu içimizde olan bir duygunun eylem halidir. Önce hasmımıza karşı güven, tahammül başta olmak üzere, içimizde bir şeyler ölmüştür.

“Tevrat der ki; ‘Katletmeyeceksin, kim katlederse, hükme müstahak olacaktır.’ Fakat ben size derim ki; ‘Kardeşine kızan her adam hükme müstahak olacaktır.’ “ Matta 5/21-22

Tevrat hukuktan, toplumsal nizamdan. İsa ise duygularının kaybetmiş toplumun hukuktan nasibi olmadığını vurgular. Suç önce nefsimizin bozulması ile başlar.

“Tevrat der ki; ‘Zina etmeyeceksin’ Fakat ben size derim ki; ‘Bir kadına şehvet ile bakan her adam, zaten yüreğinde onunla zina etmiştir. Ve eğer sağ gözün sürçmene sebep oluyorsa onu çıkar ve at.’ ” Matta 5/27-29

Nefsini öldüremeyen, zaaflarını öldüremeyen kendine zulmetmenin başlangıcını ve içinde tapınacağı bir ilah oluşturur5.

Öldürülen gerçekte insanlıktır6. İlk insandan bu yana kardeşini öldürmektir. Bu, önce nefiste başlayan bir bozulma, çekememezliktir.

“Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de:) "Allah, ancak korkup sakınanlardan kabul eder."

‘Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım. Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur.’" Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi kolaylaştırdı; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu.” 5 Maide 30

“Tutuşturulmuş ateş, Onlar da kenarında oturmuşlar, Müminlere yaptıklarını seyretmekteler. Onlardan sadece, Aziz ve Hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam alıyorlar.” 85,Buruc 5-8

Önce hasmına karşı muhabbet ölür, bu gerçekte insanın kendi duygularını öldürmesidir7.

“Allah tövbelerinizi kabul etmek ister, şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler. Allah sizden hafifletmek ister: Çünkü insan zayıf yaratılmıştır. Ey iman edenler, mallarınızı, sizden karşılıklı anlaşma ile ticaretten başka haksızca yemeyin. Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin. Şüphesiz, Allah, sizi çok esirgeyendir. Kim haddi aşarak ve zulmederek böyle yaparsa, biz onu ateşe göndeririz.” 4 Nisa 27-29

İslam; güven değil de savaş olarak mı çevrilir dilimize?

Küfre ve zulme karşı, tanımlamalarımız hazır zaten; Cihad, mücadele değil de kıtal8, küfür, Hakkı gizleyen ve onunla mücadele eden değil de, tereddütleri olan, ikrar etmemiş kişi. zulüm, nefsine zulmeden kararsızlar. Haydi, cihad edelim!

Nefsine zulmeden, tereddütler içinde, kararsız bir iş arkadaşım bana ne gözle bakıyor. Kararlı, hakkı her yerde söyleyen ve güvenilir/emin birisi olarak mı yoksa inandığı şeyler uğruna her şeyi yapacak, her an celallenip üzerine saldıracak birisi olarak mı görüyor beni. İnandığımız değerler her şeyi yapamayacağımız üzerine değimliydi? Bu hezeyanlar muhatabımıza yüklenen bir program ise, bunda benim payım ve yapmam gereken nedir?

Öldürmek ya da öldürülüp şehit olmak üzere bir okuma yapıyoruz. Peki canlı şehitler ne yana düşer9?

Hem de vatan, bayrak ve toplumsal huzuru korumak adına (statüko da diyebiliriz). Şahid olunan, uğrunda şehid olunan, itaat edilen şeyin mahiyeti neydi10?

“Hani sizden ‘Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın’ diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hâlâ (buna) şahitlik ediyorsunuz. Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyorsunuz.” 2 Bakara 84-85

Kültürümüzde İlahi adalet uğruna ölümü göze almak, şehit olmak olarak adlandırılırken. Şehitlik; ölümü kutsamaya döndürüldü bu topraklarda. Mazlum, Müslüman halkın çocukları katledildiler ve katledilmeye  alıştırıldılar.

Onurlu bazı kişiler vicdani retçi oldular, bazıları statükocu emirlerle savaşmanın inanç boyutunu fark ettiler. Diğer yandan kardeş kanı dökmemek için topraklarını bırakıp büyük şehirlere gelen kardeşlerimiz oldu11. Bir çeşit şahitlikti yaptıkları duyabiliyor/duyurabiliyor muyuz?

Öldüren bir şeye mi çağırıyoruz, yoksa hayat veren bir şeye mi12?

Gözümüzün önünde katledilenlere ses çıkarmayan herkes, içindeki insanlığı da katletmiştir.

 “-Ey iman edenler! Size hayat verecek bir şeye çağırdığı zaman Allah’a ve Elçisi’ne cevap verin ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına nüfuz eder.” 8 Enfal 24

 

Dipnotlar

1- “Bir müminin bir mümini, hata dışında öldürmesi olmaz. Kim bir mümini kasıtlı olarak öldürürse cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir.” 4 Nisa 92-93

2-  (Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da:) "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkca saptırıcı bir düşmandır" dedi. Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir.  Dedi ki: "Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım."  28 Kassas 15-17

3- Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir 8 Enfal 17

4- “Tutuşturulmuş ateş, Onlar kenarında oturmuşlar, Müminlere yaptıklarını seyretmekteler. ” 85,Buruc  5-7

“Cürüm işlemiş olanlar, iman edenlere gülüyorlardı.” 83 Mutaffifun 29

5- “Ey kavmim, gerçekten buzağıyı edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen Yaratana tövbe edip nefislerinizi öldürün” 2 Bakara 54

6-  Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. 5 Maide 32

7- “Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve bu konuda birbirinize düşmüştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı. Bunun için de ‘Ona bir parçası ile vurun’ demiştik. Böylece Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız. Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi hatta daha katı.” 2 Bakara 72-74

8- Cihad savaş şeklinde algılanmamalıdır. Savaş’ın tam karşılığı “Kıtal”’dır ve Kuran’da olumsuz olarak lanet, kahır anlamlarında kullanılır. Cihad ise mücadele, çaba anlamlarına gelir, savaştan daha çok direnişin adıdır.

“Allah onları kahretsin(katellehumullahu), nasıl da uyduruyorlar!”  9 Tevbe 30

9- “Ey Peygamber, gerçekten biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. 33 Ahzab 45

‘Rabbimiz, biz indirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Böylece bizi şahidlerle beraber yaz.’ " 3 Ali İmran 53

“Kim Allah'a ve Elçi'ye itâ'at ederse işte onlar, Allâh'ın ni'met verdiği peygamberler, sıddiklar, şehidler ve sâlihlerle beraberdir. Onlar da ne güzel arkadaştır!” 4 Nisa 69

“Allah’a ve elçisine inananlar, işte onlar sıddıklar ve şahitlerdir. Onlar mükafatlarını ve nurlarını elde edeceklerdir. Ayetlerimizi inkar edip yalanlayanlar ise işte onlar cehennem arkadaşlarıdır.” 57 Hadid 19

Kuran’da Allah yolunda öldürülenlere “Şehit” kavramı doğrudan kullanılmaz.

“Allah yolunda öldürülenlere (yuktelu fi sebilillahi emvat)“ölüler” demeyin. Onlar, diridirler fakat siz hissedemezsiniz.” 2 Bakara 154  ; 3 Ali İmran 169

“Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz(kutiltum fi sebilillahi ev muttum), Allah'tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır.” 3 Ali İmran 157

“Ahiret karşılığında dünya hayatını satanlar, Allah yolunda savaşsınlar(yukatil fi sebilillahillezine). Kim, Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir mükafat vereceğiz.” 4 Nisa 74

“Allah, müminlerden canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır. (onlar) Allah yolunda savaşarak öldürürler ve öldürülürler(sebilillahi fe yaktulune ve yuktelune ).” 9 Tevbe 111

“Allah yolunda hicret edenler, sonra öldürülenler veya ölenler(sebilillahi summe kutilu ev matu) ise, Allah onları elbette güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Çünkü Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” 22 Hac 58

“Allah yolunda öldürülenlerin(kutilu fi sebilillahi ) ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip boşa çıkarmaz.” 4 Muhammed 47

Buna karşılık Allah Resulü ve takipçileri Kuran’i bir kavram olan şahitliği Allah yolunda öldürülenler için güzel bir pratik olarak kullanmışlarıdır.

Yine genel anlamı ile Bir davaya kendini adamış olan kişi için o davanın şehidi tanımlaması mantıklı bir yaklaşımdır. Ama bu kesimlerin halkın duyguları kullanmak kastı ile ve İslami manalarla sentezleme ve toplumsal meşruiyet oluşturma hilekarlıklarına dikkat edilmelidir.

10- “Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve elçinin hak olduğuna şahid oldukları halde, imanlarından sonra küfre sapan bir kavmi Allah nasıl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez. 3 Ali İmran 86

Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp okuyan ve size bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karşı şehadet ederiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler.” 6 Enam 130

“Va'dedilen güne andolsun, Şahid olana (görene) ve şahit olunana, Kahrolsun Ashab-ı Uhdud. 'Tutuşturucu yakıt dolu o ateş,'  Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı. Ve mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.” 85 Buruç 2-7

11- SORGULAMA:

Beraatımızla gerçekleşen isyanımız oldu ve mazlumun yanında durduk birçoğumuz. Değişmeyen mizacımız ile kendi benliğimizde kimleri, kim için, hangi ölçülerle öldürdük?

“(Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da:) "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkca saptırıcı bir düşmandır" dedi.

Dedi ki: ‘Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla.’ Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir.

Dedi ki: ‘Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım.’

Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: ‘Sen açıkca bir azgınsın.’

Sonunda ikisinin de düşmanı olan (adam)ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki: ‘Ey Musa dün birini öldürdüğün gibi, bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde yalnızca bir zorba olmak istiyorsun, ıslah edicilerden olmak istemiyorsun.’”  28 Kassas 15-19

Bu radikallik, kişilik gelişmeden edinilen bilgi kırıntılarının, içe yerleşmemiş yönelimlerin yan etkisidir

12- Hayat, bir çok ayette selamlamak ve iyilik temennisi anlamında kullanılıyor. 58 Mücadele 8; 24 Nur 61; 7 Furkan 25 ; 4 Nisa 86; 10 Yunus 10