Ahmet Varol / Yeni Akit
İşgalcilerin “güvenli bölge” oyunu
ABD Kongresi’nin üyeleri eli kanlı canavarı ayakta alkışladıkları, kundaktaki bebekleri öldürmesinden dolayı kendisine büyük tezahüratta bulundukları sırada siyonist katiller Gazze’de katliam yapmaya, bebekleri ve annelerini katletmeye, evleri yıkmaya devam ediyorlardı.
Her ne kadar Gazze’nin muhtelif bölgelerine yönelik havadan ve karadan saldırılarını ve katliamlarını sürdürüyorlarsa da son birkaç gündür özellikle Gazze Şeridi’nin güney kısmında yer alan Han Yunus’a yönelik saldırılara odaklanmış durumdalar. Günlerden beridir sürdürdükleri bu saldırılarında büyük bir katliam ve yıkım gerçekleştirdiler.
Ancak bu saldırıların dikkat çeken en önemli yönü, Mısır sınırındaki Refah bölgesine sığınanları hemen kuzeyinde yer alan Han Yunus’a doğru gitmeye zorlamak için daha önce güvenli ilan ettikleri bölgelere yönelik olmasıdır.
İşgalci siyonistlerin bu şekilde “güvenli” ilan ettikleri bölgeleri saldırılarda hedef almaları uluslararası hukukta başlı başına bir savaş suçu sayıldığı halde işgal rejiminin azgınlığının önüne geçilmesi, sergilediği vahşetin durdurulması için uluslararası alanda fiili olarak söze gelir hiçbir şey yapılmıyor. Küresel emperyalizmin başını çeken ABD’nin Kongre üyeleri ise eli kanlı canavarı gerçekleştirdiği vahşi katliamlardan dolayı ayakta alkışlıyor.
“Güvenli” ilan ettiği bölgeleri daha sonra saldırının hedefi haline getirmek siyonist işgal rejiminin ilk yaptığı bir şey değil. Geçmişte gerçekleştirdikleri savaşlarda da bunu yapıyorlardı. Ancak on aya yakın bir süredir sürdürdükleri son soykırım savaşlarında çok sıkça başvurdular. Bu konuda daha önce 9 Mayıs 2024 tarihinde de bir yazımız yayınlanmıştı. Son günlerde Han Yunus’ta gerçekleştirilen saldırılar ve katliamlarda izlenen yöntemle bağlantısından dolayı orada verdiğimiz bilgilerin bazılarını özet bir şekilde burada da aktarmakta yarar görüyorum.
İşgal güçleri Gazze Şeridi’ne yönelik kara saldırılarında önce kuzey kesimi hedef aldı ve buranın ahalisini güneye çekilmeye zorlamak için bu bölgeye saldırmayacakları güvencesi verdiler. Tehditler karşısında ahalinin epey bir kısmı güneye çekildi.
Ardından kuzeyle güneyin irtibatını kesmek için orta bölgede yer alan Deyru’l-Belah vilayeti toprakları üzerinden Netzarim Koridoru adını verdikleri askeri koridor oluşturdular. Halen korunan bu koridor doğuda 1948’de işgal edilmiş bölgedeki askeri üsten Akdeniz sahiline doğru uzanıyor. Böylece işgal askerleri kuzeyi her yönden kuşatmaya aldı ve buraya insani yardım girişini engellediler.
Bir süre sonra askeri koridorun yer aldığı Deyru’l-Belah topraklarını tahliye etmek için saldırılar düzenledi ve askeri koridora yakın bölgelerde bulunanları daha güneye çekilmeye zorlamak için Deyru’l-Belah’ın güneyindeki Han Yunus ile Refah topraklarının güvenli olduğunu iddia ettiler.
Çok geçmeden güvenli ilan ettikleri Han Yunus topraklanna kuzeyden saldırı başlattı ve en güneydeki Refah’ın güvenli olduğunu iddia ederek bütün herkesi oraya istiflediler.
Bir süre sonra Refah bölgesine de saldırı düzenleme tehdidinde bulundular. Uluslararası alandaki tepkilere ve bu bölgede büyük bir kalabalığın oluştuğu, dolayısıyla buraya yönelik saldırının felakete yol açacağı uyarılarına rağmen işgalciler kimseyi dinlemeyerek doğu tarafından Refah’a da saldırı düzenledi ve buranın dünyayla irtibatını sağlayan Refah Sınır Kapısı’nı kontrol altına aldılar. Böylece bu kapıdan da insani yardım girmesini tamamen engellediler. Daha önce Han Yunus’tan Refah’a sürgün edilenleri de yeniden Han Yunus’a sürgün etmek için talimatlar verdiler. Bu sırada Tellu’s-Sultan Mahallesi’ne BM gözetiminde kurulan ve güvenli ilan edilen çadır kampına saldırı düzenleyerek büyük bir katliam gerçekleştirdiler.
Şimdi de yine daha önce güvenli ilan edilen Han Yunus’a hem karadan tanklarla hem de havadan uçaklarla saldırılar düzenleyerek katliamlar ve yıkımlar gerçekleştiriyorlar. “Alkışlayın Netanyahu’yu ey Kongre üyeleri! Tam size göre bir canavar!”