Yazısında Astana diplomasisindeki son gelişmeler ışığında tarafların buna yüklediği anlamı, Esed rejiminin tutumu, PYD/PKK’nın konumunu değerlendiren Kenan Alpay kısa ve orta vadede İdlib özelinde Suriye halkı ve Türkiye’yi bekleyen tehlikelere dikkat çekiyor.
Ayrıca Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Münih’teki Güvenlik Konferansı’nda yaptığı İdlib’de Esed’in rızasını da alarak güvenli bölge oluşturulacağı ve Türkiye ile Rusya’nın burada ortak devriye atacağı açıklamasını değerlendiren Kenan Alpay, “Askeri konsepti Rusya mı ısmarlayacak?” sorusunu soruyor.
Kenan Alpay’ın yazısının bu konu ve soruyla ilgili kısmı şöyle:
Astana Süreci ilerledikçe Rusya’nın havadan, Esed rejiminin karadan saldırıları gün gün artıyor mesela. İdlib’in içinde bombalı araçlarla yapılan saldırılarla bölge daha bir güvensiz hale getiriliyor. Uyduruk görüntü ve haberler eşliğinde Heyetü Tahrir’i Şam’ı PKK-PYD’yle ve IŞİD’le işbirliği yapan bir terör örgütü olarak sunma gayretleri artıyor mesela. Çünkü Rusya ve İran, tıpkı Amerika gibi ısrarlı bir biçimde Türkiye’yi Fırat’ın doğusunda PKK-PYD’ye karşı değil de İdlib’de HTŞ’ye karşı askeri operasyonlar tertiplemek üzere sıkıştırıp duruyor. Adana Mutabakatı Amerika’ya karşı kullanılacak bir koz gibi gözükürken esasen günden güne Rusya’ya karşı Türkiye’nin zaafını ve bağımlılığını artıran yıkıcı bir tuzağa dönüşüyor.
İdlib’in Rusya gündemindeki yerine Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un son beyanatı üzerinden kısaca bir bakalım. Lavrov, Münih’teki Güvenlik Konferansı’nda Soçi’deki liderler zirvesi tartışmasına atıflar yaparak denklemi şöyle kuruyor: “Şam yönetiminin rızası ile Rusya ve Türkiye ordusu tarafından İdlib’de kademeli olarak güvenli bölge oluşturularak ortak devriye alanı oluşturulacağı üzerinde anlaşma sağlandı. Nasıl olacağını birlikte göreceğiz.” Ortak devriye alanı nerede oluşturulacakmış? Eğer doğruysa İdlib’de. İyi de İdlib’de Türkiye ve Rusya’nın ortak devriye çıkarması ne demek oluyor, nereden çıktı bu plan?
… Aşama aşama ve tümüyle yıkıcı ve kan dökücü bir biçimde yürürlüğe sokulan bu plan Türkiye’yi asli düşmanlarıyla hesaplaşmaktan alıkoymayı hedefliyor. Amerika’nın çirkefliği ve zorbalığının mecbur kıldığı Rusya ve İran’la uzlaşma süreci Türkiye’yi ağır bir sorumluluk ve altından kalkamayacağı bir fatura altına sokabilir.
***
Kenan Alpay’ın yazısının tam metnini aşağıdaki linki tıklayarak okuyabilirsiniz: