Katil İran ile Aynı Güvenlik Konseptinde Yer Almak

Türkiye, IKBY’de öngörülen ‘bağımsızlık referandumu’ karşısındaki aleyhte tutumunu Suriye’de katil Esed’in hamisi ve Irak’ın perde arkasındaki işgalci aktörü İran ile ortak red cephesi oluşturma raddesine vardırdı!

HAŞİM AY / HAKSÖZ-HABER

Türkiye, İran ve Irak Dışişleri Bakanları, Irak Kürdistanında 25 Eylül'de yapılması öngörülen bağımsızlık referandumu ile ilgili ortak bildiri yayınlamış. Bölgede ‘Kürt bağımsızlığına’ üstelik de bölge halkının iyiliği için kesinlikle karşı olunduğu ima edilen bu bildiride üç ülkenin referanduma karşı olduğu net olarak belirtilmiş ve koordineli tedbirlerin alınmasının gerekliliği üzerinde mutabık kalındığı deklare edilmiş.

Bölge barışı için ne de güzel bir karar! Sahibine hayırlı olsun! Suriye’yi Irak’ı emperyalistlerle kol kola şekilde ümmet halklarının Sünni ve Kürt halkaları için cehenneme çeviren İran ve onun güdümündeki Irak merkezi hükümeti ile beraber alınmış bir karar ne kadar hayır getirecekse artık!

Anlaşılan son günlerde Türkiye, IKBY’de öngörülen ‘bağımsızlık referandumu’ karşısında edindiği tutumu giderek sertleştirmiş ve daha da sertleştirecek. Öyle ki; bu durum kendisini Suriye ve Irak’taki politikası daha düne kadar köklü farklılıklar gösteren İran ile aynı güvenlik konsepti içinde yer almaya kadar götürmüş maalesef. Daha düne kadar haklı olarak İran’ın mezhepçi desteğiyle işgal ettiği iktidar koltuğunda Sünnilere ve Kürtlere kan kusturan devrik Maliki diktatörlüğü sürecinde Irak’ın fiilen üçe bölünmüş olduğuna dikkat çeken ve Barzani ile ilişkilerini alabildiğine geliştiren Türkiye ve bugün başta ABD olmak üzere İran’ın ve diğer şer güçlerin Irak’ı ısrarla bir arada tutma gayretlerine şerik olan yine aynı Türkiye! Haklılığı ve tutarlılık düzeyi son derece tartışmaya açık belli gerekçelerle değişime yüz tutan dış politika bir türlü rayına oturmuyor. Tam tersine gün geçtikçe daha da büyüyen bir çelişki yumağına dönüşüyor!

Bugün IKBY’deki ‘bağımsızlık referandumu’ karşısında dozajı giderek daha bir artan klasik devletçi-milliyetçi reflekslerini İran ve Irak ile ortak güvenlik konseptine dönüştüren Türkiye hükümetinin bu politikasının doğruluğuna ilişkin kendi partisi ve tabanında homojen bir karşılığı var mı? Sistemin kronikleşmiş sorunlarının başında gelen Kürt Sorunuyla ilgili olarak ortaya koyduğu icraatlarla haklı bir övüncün sahibi olan AK Parti Hükümeti bu tür söylem ve icraatlarıyla edindiği bu kazanımları tersine döndürdüğünün farkında değil mi? ‘Bağımsızlık referandumu’ karşısında edindiği ve muhtemelen daha da sertleştireceği bu tutumunun “Türk-Kürt kardeştir” retoriğine ne yönde etkisi olacak? Kendi iç barışını nasıl etkileyecek? Ve daha da önemlisi bugün Suriye ve Irak’taki krizin baş mimarlarından olan katil İran ile girişilen bu ittifak yarınki kuşaklar tarafından “Kürt karşıtı konsepte İran ve Irak ile birlikte dahil olma” olarak tanımlanmaz mı? "Kürt sorununun kardeşlik ve adalet temelinde çözümü" derken akla gelecek başlıca siyasi aktör olan AK Parti halihazırdaki bu politikasının yarınlarda ümmet halklarının Kürt evlatları tarafından nasıl algılanacağını hiç mi düşünmez?

Abartılı ve giderek paranoyak bir hale dönüşen şişirilmiş "beka" retoriği bakalım basireti daha nereye kadar bağlayacak...

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!