"Kaşıkçı Gazetecilere Yönelik Siyasi Şiddetin Kurbanı Oldu"

Tunus Nahda Hareketi lideri Gannuşi, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın gazetecilere yönelik siyasi şiddetin kurbanı olduğunu söyledi.

Tunus Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi, AA muhabirine verdiği röportajda, geçen hafta ülkede yaşanan intihar saldırısı, son siyasi gelişmeler, Tunus devrimi, geçiş süreci ve Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'yla ilgili açıklamalarda bulundu.

İsmini vermediği bazı tarafların, Kaşıkçı olayıyla ilgili açıklamalarını çarpıtarak Suudi Arabistan'la Tunus arasında fitne çıkarmaya çalıştığını aktaran Gannuşi, "Aramızda iyi kardeşlik ilişkileri var. Burada Suudi Arabistan'a hürmetimizi vurguluyor ve onun için hayır temennisinde bulunuyoruz." dedi.

Cemal Kaşıkçı cinayetini, Tunus devriminin sembolü Muhammed Buazizi'nin trajedik yanma sahnesine benzetmesinin, diğer ülkelerin içişlerine karışmak anlamına gelmediğine dikkati çeken Gannuşi, "Buradaki benzerlik yönü bu kişilerle kurulan empatiden kaynaklanmaktadır. Bunlardan biri (Buazizi) eski rejime direnişin sembolüdür, diğeri (Kaşıkçı) de gazetecilere yönelik şiddetin kurbanıdır." ifadesini kullandı.

Terör başarısız oldu

Tunus'ta geçen pazartesi 30 yaşlarında bir kadının, başkentteki Habib Burgiba Caddesi'nde üzerindeki bombayı patlatması olayına işaret eden Gannuşi, söz konusu olayın herhangi bir can kaybına yol açmamış olmasına şükrederek, saldırıda yaralananlar için acil şifalar diledi.

Gannuşi, halkın birlik ve beraberliği ile güvenlik güçlerinin teyakkuzdaki haliyle ülkesinin, terör karşısındaki sabit duruşunu devam ettireceğini söyleyerek, "Bu (terör saldırısı) girişim, ilkeldi. Bu durum da terörün düşüşte olduğunu, gerilediğini, güvenlik güçlerimizin, terör ağları, liderleri ve unsurlarının etkisiz hale getirilmesinde başarılı olduğunu gösteriyor." diye konuştu.

Siyaset bir tarafın hegemonyası altında olmamalı

Gannuşi, Nahda'nın iki hafta önceki yıllık toplantısında tepkilere neden olan konuşmasına ilişkin ise "Nahda, siyaset sahnesinin, herhangi bir partinin hegemonyası altında olmasını kabul etmediğini teyit etti." ifadesini kullandı.

Ulusal birliğin sağlanmasının yanı sıra istikrarın siyasi, güvenlik, ekonomik ve sosyal alana yayılmasını gerektiren mevcut şartlarda, partinin politikasının, ortaklık ve katılım ilkesi üzerine inşa edildiğini belirten Gannuşi, şunları söyledi:

"Yıllık toplantı, parti içindeki katılımcı ve demokratik seçimi teşvik eden ve Nahda'ya mensup herkesin, kendisini karar mercinin bir parçası hissetmesini sağlayacak diyalog fırsatlarını artıran yenilikçi bir müessesedir. İşte bu, parti içindeki anlaşmazlıkların yapıcı diyalogla çözülmesi ve birliğin sağlanmasına yardımcı oldu. En nihayetinde demokrasi, kısır bir tartışma alanı değil, iyi yönetim ve olgun hükümet mekanizmasıdır."

Yıllık toplantı, hareketi bir sonraki döneme taşıyacak

Yıllık toplantıda alınan kararların hareketi bir sonraki döneme taşıması bakımından önemli olduğunu belirten Gannuşi, bu toplantıda alternatiflerinin ne olduğunu ortaya koyduklarını, kurumlarını, programlarını ve yeni gelişmelerle baş edebilme metotlarını geliştirdiklerini kaydetti.

Gannuşi, yıllık toplantının, hareketin doğru siyasi çizgide yürüdüğünü, demokratik geçiş sürecinin korunmasına katkı sağladığını ve İslam'la demokrasi arasında çelişki olmadığını gösterdiğini ifade etti.

Geçiş dönemi adalet kanunu gözden geçirilmeli

Gannuşi, toplantıda, sunduğu "genel af" teklifinin Nahda'nın "geçiş dönemi adaletinin başarılı olmasından ya da eski rejimle 2019 seçimleri öncesinde bir anlaşmaya varılmasından" umudunu kestiği anlamına gelmediğini savundu.

Gerçekler ortaya çıkıncaya, ihlalleri işleyenler özür dileyinceye ve mağdurların zararı devlet tarafından karşılanıncaya kadar geçiş dönemi adalet sürecine bağlı olduklarını belirten Gannuşi, bunların gerçekleşmesi durumunda Tunuslular arasında uzlaşmanın sağlanacağını ve istibdat ile yolsuzluğun geri dönmesine engel olunacağını söyledi.

Genel af teklifinin amacının geçiş dönemi adaletine yeni bir soluk katmak olduğunu aktaran Gannuşi şöyle devam etti:

"Geçiş dönemi adalet kanununun -son yıllardaki gelişmeler ışığında- yeniden gözden geçirilmeye ve zenginleştirilmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu, devrimin kazanımlarından biri olan geçiş sürecinden kurtulmak istediğimiz anlamına gelmiyor."

Gannuşi, eski Cumhurbaşkanı Habib Burgiba'nın kurucularından biri olduğu Düstur Partisi mensuplarıyla ilişkilerinin "düşmanlıktan" fikir birliği ve uzlaşı arayışına evrildiğini, zira İslami kesimle Düstur Partililerin siyaset sahnesinde belirli bir ağırlıkları olduğunu ve aralarındaki gerilimin sona ermesinin de genel sükunet havasına katkı sağladığını vurguladı.

Tunus, Aralık 2013'te geçiş dönemi adalet kanununu kabul etmiş ve bu kanun doğrultusunda, 1955'ten bu yana yaşanan insan hakları ihlallerine bakmak üzere Hakikat ve Onur Heyeti kurulmuştu.

Tunus devrimi ihraç edilemez

Devrimin Tunus'a has özellikler taşıdığının ve dışarıya ihraç edilemeyeceğinin altını çizen Gannuşi, "Biz bunu sürekli dile getirdik. Nahda da Tunus devletinin dış siyasetine bağlıdır. Kimseden ders alacak değiliz." dedi.

 

Röportaj Haberleri

Suudi Arabistan'da İslam, sekülerleşme ve Bin Selman reformları
“Filistin özgürleşmediği sürece, bu travma asla geçmeyecek”
Netflix abonelerine yalnızca eğlence değil "politik görüşlerini" de satıyor
Nazmul İslam: Bangladeş’te devrim bir süreç esas mesele şimdi başlıyor!
"Sinvar’ın yolunu sürdüreceğiz"