Hassasiyetlerin aşındığı, irtibat ve ilişkilerin azaldığı, ifsadın yaygınlaştığı ve akabinde karmaşa ve belirsizliğin arttığı bir dönemde yaşadığımızı hatırlatarak sözlerine başlayan Rıdvan Kaya, modern hayat tarzı ve tüketim anlayışının insanlara süfli değerleri kıymetli olarak önüne koyduğu ve bu durumu içselleştiren insanların da kendilerini bir boşluk halinde hissettiğini söyledi.
Takva, tevazu yerine tüketime endeksli müstağniliğin ve kibrin artmasının insanları huzursuz, depresif ve mutsuz ettiğini belirten Kaya, “Bu durumu sadece yaşanan ekonomik sebeplere bağlamak doğru değil; zorluklara karşı tahammül etmeyen, şükürsüz bir insan profili ile karşı karşıyayız. Özellikle gençler sürekli sıkıntılı bir ruh hali içinde” dedi.
“Dava bilincine sahip olmalıyız”
Rıdvan Kaya sözlerine şöyle devam etti:
“Toplumu kuşatan bu duruma karşı ibadet ve dava bilincine sahip olma yerine daha ziyade menfaat ilişkilerine dayalı, her şeyi mubah gören bir anlayışın arttığı bir vasatta haramlara karşı duyarsızlığın yaygınlaştığını görüyoruz. Kadın ve erkek tesettür anlayışında yaşanan zaaflar, sadelikten uzaklaşma hali, takvanın değil de dış görünüşün daha değerli olduğu bir anlayışın yerine ahiret odaklı hayat bilincini yaygınlaştırmalıyız.
İş, kariyer, makam ve mevki gibi dünyevi değerlerin asli hedef haline geldiği günümüzde, dışarıdan Müslümana bakan biri diğerlerinden bir fark göremiyorsa burada bir gerileme yaşandığını tespit etmemiz gerekir. Oysa Müslüman, insanlara Allah ve Resulünü hatırlatmalı. Bu anlamda doğal olan herkesin yaptığı değil, bizim açımızdan belirleyici olan Hz.Peygamber (S) örnekliğidir.”
“Durduğumuz yer ve hedeflerimiz net olmalı”
Bir kuşatılma hali ve ifsadın meşru görüldüğü bir hayatın dayatıldığını hatırlatan Kaya, “Bizler için durduğumuz yer önemli. Doğru yerde durmalıyız, hedeflerimiz net olmalı. Rabbimizin rızasına dönük bir başarı yoksa bu bir başarı değildir.
İslam kimliğinin dışındaki kimliklerin bizi parçalayan bir yönü olduğunu unutmamalıyız. Mümin bir topluluk olamazsak kurtuluşa eremeyiz. Bu anlamda aidiyetimizi arttırmalıyız; ümmet olma, cemaat olma, Müslümanlarla birlikte olma çaba ve bilinci için mücadele etmeliyiz.”
Tebliğ, davet görev ve sorumluluklarına da dikkat çeken Kaya konuşmasını şu vurgularla tamamladı:
“Bunu başarmamız için kuşatıcı, merhamet ve kardeşliği geliştirecek, pekiştirecek bir tavra sahip olmalıyız, hesap yapmadan karşılık beklemeden hayrı yaygınlaştırmalıyız. Müslüman gerekirse hakkından feragat etmeli, daha değerli olan budur; dostluk ve düşmanlıkta ölçülü olmalıyız. Kimlik bütünlüğü, zihinsel netlik sahih olmalı, böyle olursak dayatmalara karşı teyakkuz halinde olabiliriz ve sadece Müslüman olmaya çalışmalıyız. İnsanların kalbini kazanmalıyız, fedakârlık, bağışlamak ve tevazu sahibi olmak insanın şerefini artırır ve emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmalıyız.”
Program soru, cevap ve katkıların ardından sona erdi…