Karma eğitimin dayatılması, eğitimin ideolojiye kurban edilmesidir

​​​​​​​Mersin Milletvekili Faruk Dinç, Mersin Merkez İlçe 4'üncü Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada birçok ülkede karma eğitimin zorunlu olmaktan çıktığını söyleyerek, "Ülkemizde karma eğitimin dayatılması, eğitimin ideolojiye kurban edilmesidir." dedi

HÜDA PAR Mersin İl Başkanlığı tarafından, HÜDA PAR Merkez İlçe Tarsus 4'üncü Olağan Kongresi Tarsus Şehir Kulübü Düğün Salonu'nda gerçekleştirildi.

Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda konuşan HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Dinç, kamudaki israftan ekonomiye, sosyal hayat içerisinde gençliğin yaşadığı buhrana, eğitim ve aile kurumu üzerinde oynanan tehlikeli oyunlara dikkat çekerek çözüm önerileri sundu.

 "HÜDA PAR halkımız tarafından büyük bir umut olarak görülmektedir"

Kongrenin hayırlara vesile olmasını dileyen Dinç, 14 Mayıs genel seçimlerinden sonra HÜDA PAR'ın ciddi bir ivme kazandığını söyleyerek, "İzlediğimiz strateji ve ilkeli duruşumuz ülke genelinde büyük bir teveccühle karşılandı. Gelinen noktada HÜDA PAR halkımız tarafından büyük bir umut olarak görülmektedir. Bugün bu umudu daha fazla büyütmek için bir aradayız." dedi.

"Siyasette usul, üslup ve ahlak olmalıdır"

HÜDA PAR olarak canavarca yapılan siyaseti reddettiklerine vurgu yapan Dinç, "Bugün bu canavar maalesef ailemizi yuttu, gençliğimizi yuttu, adaleti yuttu, liyakati yuttu ve bir bütün olarak memleketi yutmaktadır. Çıkar siyaseti ile memleketimizin yangın yerine çevrilmesine müsaade etmemeliyiz. Siyasette usul, üslup ve ahlak olmalıdır.  Bizim siyasetimiz, hizmetimiz ve ibadetlerimiz âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Gözümüz ne ihalelerde ne koltuklarda. Bunlara karşı gözümüz de gönlümüz de toktur elhamdülillah." diye konuştu.

"Kadına şiddeti ve aileyi korumak istiyorsanız adalet esas alınmalı"

Aileyi koruma kanunu ve kadına şiddetin önlenmesi kılıfı altında aile yapısına zarar verildiğini ve aileyi korumak için batı taklitçiliğinden vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Dinç, "Kadını ve erkeği birbirine eş olarak değil, düşman olarak gören zihniyet aileye de topluma da fitne tohumları ekmektedir. Süresiz nafaka ve evden uzaklaştırma kararları ile yuvalar dağılmaktadır. Kadına şiddeti ve aileyi korumak istiyorsanız adalet esas alınmalı, zina ve nikahsız birliktelikler suç sayılmalı, kadına şiddeti besleyen bütün kötülüklerin anası olan alkolle ve alkolizmle mücadele edilmeli, dizilerde aile yapımızı bozacak her türlü yayına yasak gelmelidir. Zina serbest, içki serbest, kumar serbest! Kadına şiddeti doğuracak her şey serbest iken ne aile korunur ne de kadına şiddet önlenir. Ailemizi korumamızın en önemli yolu batı taklitçiliğinden vazgeçilmeli. Manevi değerlerine bağlı, medeniyetimizin öğretileri ile mutlu ve huzurlu yuvalar kurulmalıdır." ifadelerini kullandı.

"Ülkemizde karma eğitimin dayatılması, eğitimin ideolojiye kurban edilmesidir"

"Karma eğitim zorunlu olmasın. İsteyen karma eğitimin olduğu okullara çocuklarını göndersin, isteyen de çocuklarını tek cinsiyetli okullara gönderebilsin." diyen Dinç, şunları kaydetti:

"Karma eğitimin laiklikle hiçbir alakası yoktur. Avrupa, Avusturalya, Amerika ve Japonya'da tek cinsiyetli eğitim var. Eğitim konusunda rasyonel davranan ülkelerde her geçen gün karma eğitim zorunlu olmaktan çıkmaktadır. Japonya'da 80, Amerika'da 96 kadın üniversitesi ve 506 lise var. Buralarda tek cinsiyetli eğitim var. İngiltere'de 400 tane de devlet okulu var. Danimarka karma eğitimin zorunluluğunu kaldırdı. Ülkemizde karma eğitimin dayatılması, eğitimin ideolojiye kurban edilmesidir. 28 şubatta bize giydirilmiş bu deli gömleğini ne zaman çıkaracağız? Bugün sorsak, karma eğitimi dayatanların bilimsel, psikolojik, pedagojik olarak hangi dayanakları var diye, acaba ne cevap verecekler? Karma eğitim dışında istekte bulunmak yobazlıktır denilecek. Bilimsel olarak değil ideolojik olarak karma eğitim bize dayatılmaktadır. Bu okul sayıları her yıl daha da artmaktadır. Diğer dünya ülkeleri karma eğitimini tartışırken bizler neden tartışmayalım. Karma eğitim için bilimsel çalışma yapılır, olumlu ve olumsuz yönleri ortaya konulur. Ona göre tercih veliye bırakılır."

Gençlerin, hayatın birçok alanında gerekli kazanımı elde etmede sıkıntılar yaşadığını ve gençlerin desteklenerek hayat koşullarının düzeltilmesi gerektiğini söyleyen Dinç, "Bugün yaşadığımız ekonomik buhrandan en çok etkilenen kesimler arasında gençler de yer alıyor. Üç işsizde bir diplomalı üniversite mezunu gençlerimiz var. Kamuya alımlarda ehliyet ve liyakat arka plana atılmamalıdır. Evlenmek isteyip de maddi imkânı elvermeyen gençlerimiz var. Bu sorunlardan dolayı kurtuluşu yurt dışında arayan gençlerimiz vardır. Uyuşturucu bataklığına batmış, köprü altlarında ayakları birbirine dolanan evlatlarımız vardır. Hayatları kararan, yaşamlarını yitiren gençlerimiz vardır. Burada sadece yitirilen gençlerimiz değil aynı zamanda geleceğimizdir. Bunca sorunlar varken israf programları için harcamaların yapılması kabul edilemez. Birkaç saatlik eğlence programlarına aktarılan milyon dolar bütçelerle binlerce gence burs verilebilir, binlerce gence çeyiz yardımında bulunulabilir veya gençlerin istihdamı için adımlar atılabilir." dedi.

"Gençliği selamette olmayan bir toplumun geleceği karanlıktır"

Gençliğin ahlaki değerlerinin erozyona uğradığını dile getiren Dinç, "Kendi kültürümüzü, medeniyet değerlerimizi yansıtmayan ve milyon dolarlar harcanan bu israf programlarından vazgeçilmelidir. Gençliğe amaç, hedef ve gaye kazandıracak, kendi yaradılış gayesini hatırlatacak etkinlikler düzenlenmelidir. Bilim, kültür, sanat ve fikir üretecek etkinlikler gençlere sunulmalıdır. Gençleri haz düşkünü bir profilde görmek, gençlere yapılabilecek en büyük hakarettir. Unutulmamalıdır ki Sayın Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi 'Gençliği selamette olmayan bir toplumun geleceği karanlıktır.' Bizler HÜDA PAR olarak gençlere güveniyoruz ve gençlere siyasette nesne gözüyle değil, özne gözüyle bakıyoruz, onlara alan açıyoruz. Memleketin ve gençliğin sorunlarının çözümünde aktif rol alan, ahlaki değerleri özümsemiş ve maneviyatı güçlü bir genç nesil hedefliyoruz. Bu neslin ihya ve inşası için de gece gündüz çalışıyoruz. İnanıyoruz ki gençler kendilerini en çok HÜDA PAR ile mutlu ve huzurlu hissedeceklerdir." ifadelerine yer verdi.

"Konut problemi, fahiş kira artışları, zam furyası, geçim sıkıntısı gibi sorunlar önümüzde durmaktadır"

Yaklaşık üç yıl önce salgın süreciyle başlayan ekonomik sıkıntıların, bugün itibariyle can yakıcı bir krize büründüğünü aktaran Dinç, konuşmasına şöyle devam etti:

"Enflasyondaki tırmanışın sürmesi, döviz kurlarında yaşanan artışlar, TL'nin maruz kaldığı aşırı değer kaybı, buna bağlı olarak hız kesmeyen zam furyası, toplumun büyük kesimini hayat pahalılığın altında ezilir hale getirmiştir. Dünyada ve Türkiye'de ekonomik krizler temelde kapitalizm sistemden kaynaklanıyor. Kapitalist sistem her defasında zengin fakir arası uçurumun boyutlarını daha da büyütmektedir. Krizlerin aşılması adına üretilen çözümler sermaye sahiplerini daha fazla güçlendirirken krizin ağır faturası da toplumun geniş kesimlerine, dar gelirliler ve sabit ücretlilere kesilmektedir. Dünyada ve Türkiye'de servet dağılımına dair şu veriler bile çarpıklığın boyutlarını ele vermeye yetiyor. Dünya nüfusunun yüzde 1,1'lik kısmı, dünya genelindeki toplam servetin nerdeyse yarısına (yüzde 45,8'ine) sahiptir. Dünya nüfusunun yüzde 55'lik çoğunluğun toplam servetten aldığı pay ise yalnızca yüzde 1,3'tür. Bir başka rapora göre dünyadaki servetin yüzde 60'nı elinde tutan 2 bin 153 milyarderin, dünya nüfusunun yüzde 60'ını oluşturan 4,6 milyar kişiden daha zengin olduğunu ortaya koymuştur." şeklinde konuştu.

Dinç, Türkiye'den örnek vererek konuşmasını şöyle tamamladı:

"Türkiye'de durum nasıl? İşte size bir örnek: 'Aralık 2021, yani krizin başlangıcı olarak kabul edilen pandeminin başlangıcından bir yıl sonraya denk gelen Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre Türkiye'de en zengin yüzde 10'luk kesimin toplam gelirden aldığı pay yüzde 54 iken, yüzde 90'lık kesime kalan gelir oranı yüzde 46 olarak kayıtlara geçmiştir. Bugün konuştuğumuz hayat pahalılığı, ücretlerin erimesi, alım gücünün her geçen gün daha fazla düşmesi gibi hususlar işte bu çarpık ekonomik sistemin kriz çıktısı olarak önümüzde duruyor. Geniş halk tabakası 'Kemer sıkma' adı altında bir yönüyle açlıkla terbiye edilirken yatırım yerine faize giden sermaye ise katlanarak kâr rekorları kırıyor. Artan maliyetlerden kaynaklı büyük bir soruna dönüşen konut problemi, fahiş kira artışları, zam furyası, geçim sıkıntısı gibi sorunlar önümüzde durmaktadır. Yine büyük oranlarda artırılan ÖTV, KDV, BSMV ve harçlarla en zengin ile en fakir aynı vergiyi vermek zorunda bırakılıyor. Çoktan çok azdan az vergi uygulanmasına geçilmelidir. Krizlerin aşılmasında kaynakların; yatırım, üretim, ihracat ve istihdama yöneltilmesi gerekmektedir. Kriz ortamlarının vazgeçilmezi olan tasarruf tedbirleri gerektiği gibi uygulanmalı. Zorunlu haller dışında kamu harcamalarında gerekli kısıtlamalara gidilmeli. İsraf, lüks, şatafattan vazgeçilmelidir. Emekliye seyyanen zam yapılmalıdır. En az 5 bin olacak şekilde olmalıdır."

Olağan kongre seçiminde mevcut ilçe başkanı Hikmet Tanış güven tazeledi. Tanış, kongrede bir teşekkür konuşması yaptı. (İLKHA)

Gündem Haberleri

Sakarya Üniversitesi'nden "Doğu Türkistan" konferansına engel
BDS'den İsrail'e hizmet veren Arap kanallarına boykot çağrısı
Kemalistler, muvazzaf askerlerden darbe umudu kalmayınca emekli askerlere sarıldı
Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi komisyonda kabul edildi
Türkiye'de son 50 yılda 36 göl kurudu