HAKSÖZ HABER
Baharın gelişi birçok kültürde yenilenmek, umut vb. müspet çağrışımlara sahiptir. Bahar tabiatın dirilişine şahit olduğumuz mucizevi bir olaydır. Rabbimizin kevni ayetlerini daha yakından görmemizi sağlayan canlanma mevsimidir.
Ekinin ve neslin ifsat edildiği, insanlığın tuğyana sürüklendiği zamanlardan geçmekte olan insanlık ise baharın gelişiyle çiçeklenen bitkileri, yuvalarına dönen kuşları konuşamıyor artık. Baharla birlikte ısınan havalar karları erittikçe kış şartlarında göç ederken hayatını kaybeden mültecilerin cansız bedenleri ortaya çıkıyor.
Özellikle Afganistan’dan gelen mültecilere İran sahip çıkmıyor. İran rejiminin ötekileştirerek yok saydığı mülteciler kafileler halinde Van’dan Türkiye’ye giriş yapmaya çalışıyorlar. Ancak yolculuk her zaman beklendiği gibi geçmiyor. Hava şartları ve zorlu koşullar mültecilerin umut yolculuğunu hüzünle sona erdiriyor.
Bütün dünyanın bildiği artık her sene yaşanan bir ritüel haline gelen bu acıklı duruma karşı kimse bir şey yapmıyor. Öncelikle mesele Afganistan’ın SSCB tarafından işgaline kadar geri götürülebilir. Ardından gelen ABD saldırısı da işin tuzu biberi oldu. İran’ın ise sorumluluktan almaktan kaçan politikaları mülteciler için tek umut kapısını Türkiye kıldı.
Dünyanın mülteci krizi karşısındaki tutarsız politikaları ve sorumsuzluğu binlerce insanın ölümüne yol açıyor. Van sınırındaki görüntüler sadece bu sorumsuzluğun küçük bir parçası. Annesinden kardeşlerinden eşinden çocuklarından ayrılan hatta belki de onlarla birlikte yolculuk yapan yüzlerce kardeşimiz donarak can veriyor. 'İletişim' çağında ise donarak canlarını teslim ettiklerinden anca karların erimeye başlaması ile haberdar oluyoruz.
Modern zamanlarda insanca bir yaşam için yollara düşenlere reva görülen işte bu kadar. Donarak can ver, aylarca kimsenin senden haberi bile olmasın! Hulasası karlar eridikçe cansız mülteci bedenleriyle birlikte insanlığın hüsranı da ortaya çıkıyor!