Ali Karahasanoğlu’nun Yeni Akit’teki köşesinde yayınlanan konuyla ilgili bugünkü (12 Mart 2018) yazısı şöyle:
Madem Taşın Altına Elinizi Koydunuz, Buyrun Cevaplayın!
Soyut anlatımları geçelim..
“Ona da dokunmayalım, buna da” ikiyüzlülüğüne dalmayalım..
Somut konuşalım.. Somut yazalım..
Konuştuğumuzun, yazdığımızın bir anlamı olsun.
Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş, dün aktüel konulara izahat getirdi..
“Aktüel konular” dediysem..
Bugünlerin konusu olduğu için, doğal olarak “aktüel” tanımını hak etmiş mevzulardan bahsetmediğimi takdir edersiniz..
Kadının şerefini üç paralık hale düşüren Adnan Oktar’ın elemanlarının servis ettiği..
İnternet sayfalarında kadınların çıplak vücutlarının fotoğraflarını yayınlayarak hit almaya çalışan Hürriyet’in pişirdiği..
Odatv’si ile, sol internet siteleri ile “aktüel hale” getirilmiş sayılan, 10 yıl öncesinin videolarından bahsediyoruz..
O videolardaki görüşler için, Ali Erbaş hoca Diyanet’in düşüncelerini açıkladı:
“Herkes İslam hakkında konuşurken hak ve hakikate karşı sorumluluğun gereği olarak dikkatli olmak durumundadır. İslam’ın ilkelerini ve ufkunu yanlış ya da eksik anlamaya yol açabilecek, hatalı söz ve eylemlerden kaçınmalıdır.”
Eyvallah sayın Başkan..
Yolunuz, yolumuzdur..
Emriniz, başımız üstündedir..
“Hatalı söz ve eylemlerden kaçınma” emrinizi yerine getirme babından olarak..
Kendim ifade etme yerine..
Size sormak istiyorum..
Siz konuyu vuzuha kavuşturursanız, bize de söz söylemek düşmez..
Merak ediyorum..
Cumhurbaşkanımızın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve ilahiyat fakültelerinin son birkaç gün içinde yaptığı açıklamalarda kastedilen hocaları hedef tahtasına koyan medyada, bol bol çıplak kadın vücudu fotoğrafları yayınlanıyor..
Bunlar hakkında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşü nedir?
“İslam’ın ufkunu yanlış ya da eksik anlamaya yol açabilecek bir şey söyleyebilirim” endişesi ile, size soruyorum..
Örneğin..
Hürriyet’in yavrusu Posta gazetesinde..
Dün birinci sayfada..
Kırmızı elbiseli bir bayan, bacaklarını açarak arz-ı endam ediyordu..
Hemen altında, iki mayolu bayan, Bodrum’da denize girerken, “Martta yaz pozu” başlığı ile sözümona haber oluyordu..
Şimdi bunlar ve bunun gibi çıplak kadın fotoğraflarını basan gazeteler hakkında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşü nedir, sayın Başkan?
Bu, kadın istismarı mıdır, değil midir?
İslam dininde, böyle fotoğrafların yayınlanması, caiz midir, değil midir?
Bu fotoğrafları basan gazetelere, müslüman insanların para vermeleri caiz midir?
Verilen paralar sebebi ile, ahirette bir hesaba çekilirler mi?
Görüş açıklamıyorum.
Kanaat belirtmiyorum..
“Bize sorun” diyen Diyanet’e soruyorum..
Cevap alma umudu ile soruyorum..
Cumhurbaşkanımızın talimatı ile, elini taşın altına koyma kararı alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gerçekten “elini taşın altına koyması”nı arzuladığım için soruyorum..
İlahiyat fakültelerinin dekanlarını da, lütfen yanınıza alınız..
Sorulan sorulara, kaçamak değil..
Hakkıyla cevaplar veriniz..
Aynı gazetenin dinozor cinsel sapkınının köşesinde..
“17 yaşındayım.. Sevgilimle el ele tutuştuğumda ...”
Devamını yazamıyorum..
Ahlakım el vermiyor..
Minibüste, asansörde, okulda, sokakta, küçücük kızlara sarkıntılık edenlerin nereden neş’et ettiğini gördüğüm için..
“Yazmam gerekiyor, bu ahlaksızları deşifre etmem gerekiyor” diyorum.. Ama yazamıyorum..
Siz bir zahmet, o sayfalara açar bakarsınız..
Okuduktan sonra bir cevap veriniz bana: “İslam dininin ufkunu yanlış anlamalara düşürmeden söyler misiniz.. İslam dini, nikahsız kişilerin böyle el ele tutuşup, sonrasında kendisi anlatmış ama.. Ben anlatamıyorum. Siz anlıyorsunuz onu.. Bunlara ne der, caiz midir bunlar?”
Söz veriyorum size!
Nureddin hocaya sormayacağım..
İhsan Şenocak hocaya da sormayacağım..
Siz cevap verin bu soruya..
Sizin onay vermediğiniz hiçbir hocaya, bir daha bir şey sormayacağım..
Ama lütfen..
Siz cevap verin..
¥
Devam edeyim sorularıma..
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’deki genelevler hakkında ne düşünüyor?
Caiz midir, bu genelevlerin kurulması, işleyişi?
“Devlet kurduğu için gidilir” diyenleri bile duyuyoruz..
Bu konuda ne der, Diyanet İşleri Başkanlığımız?
Önce tek kelime ile.
"Evet".. Veya "hayır"..
Sonra uzun uzun anlatımlarınızı yaparsınız..
Ama önce..
Lafı eğip bükmeden..
Topu taca atmadan..
“Şunu kızdırırız, bunu küstürürüz” demeden..
Bir cevap veriniz..
Elinizi taşın altına koyunuz..
Ali Köse’leri..
Diğer dekanlarınızı da istişarenize alınız..
Toplumu aydınlatınız..
Eğer bunlara cevap vermezseniz..
“Ama biz şimdi ne diyebiliriz ki?
Ama sizin sorularınız da provokatörce” derseniz..
Kusura bakmayın..
Bu soruları cevaplayacak hocalar aranır..
Bulunur..
O çırılçıplak kadın fotoğraflarını yayınlayanlara sizler nasıl tek kelime edemiyorsanız..
O fotoğrafları yayınlayanları kınayan hocalara da, tek kelime edemezsiniz..
Şeklen etseniz bile..
Sizi dinleyen kimse olmaz..