Bir hayli hacimli olan izlenim ürünü yazısında Nijer’in tarihi, emperyalist işgal süreci, Müslüman ve yoksul halkın genel durumu vb. hususlara ilişkin geniş bir projeksiyon tutan Nehir Aydın Gökduman Nijer’de geçirdiği zamanın zihninde bıraktığı izleri şöyle özetliyor:
-Nijer bütün yoksulluk ve çaresizliklerine rağmen saf, temiz ve mahzun insan yüzleriyle aklıma kazındı.
-Allah’ın arzında derin vahalar arasında, ilkel bir yaşam savaşı veren bu insanlarla on beş gün geçirmek, hayatı daha derin manalandırma ve kendimle hesaplaşmada bir turnusol kâğıdı işlevi gördü. Pekala, ben de burada yaratılmış olabilirdim, vurgusu bir guguklu saat gibi beynimde döndü durdu.
-Asırlardır kendi ülkelerinde parya muamelesi gören, Fransızların bütün sömürü ve baskılarına karşın dinlerini değiştirmeyen, Allah’a tevekkül etmiş, namazını terk etmemiş, yaşadığı toprağı mescit edinmiş, yollarda, toprağın üstünde ibadet eden bu halkın varlığı, tevekkülün yoksulluk ya da zenginlikle bir ilgisinin olmadığını tescilledi aynı zamanda…
-Nasıl idare edildiklerini, nasıl bir ülkede yaşadıklarını sorgulamaktan aciz, direniş ruhundan habersiz, hâlâ kabile mantığıyla hareket eden bu insanların ölümün kıyısındaki yaşama tutunma mücadelesine şahitlik etmek müthiş sarsıcıydı. Bir o kadar da mühim bir tecrübe!
-Yaşadığı çilelerden dolayı, dünyaya ve çevresine karşı güvensiz, daha doğar doğmaz çocukları kaçırılmasın, kimseninkiyle karışmasın diye kabilelerine özgü figürlerle yüzlerini damgalayan, bazen bir artı işareti, bazen çizgi şeklindeki işaretlerle ailesini korumaya alan bu insanları gidip görmek, Afrika gönüllüsü olmanın sorumluluğunu yaşattı. Gidip görmesem, bunları ne seyrettiğim belgeseller ne de kitaplar bana hissettirebilirdi. Artık bu Kıta’ya daha fazla minnet ve insanlık borçluyum.
-Afrika gerçekten dünyanın hem en acınası, yardıma muhtaç, hem de en tevekkül sahibi insanların yaşadığı kıta olarak hafızamda yerini aldı. Küçük dertleri kendine dert eden, sahip oldukça mutmain olamayan, kendi mahallesinden başını uzatıp ötelere bakmayan bencil, bireyci tutkulara ayna oldu.