Kapitalizmin dahiyane iklim değişikliği çözümü mü? Siz daha fazla silah üretmeye devam edin!

Krize kapitalizm sebep oldu; şimdi mimarları bu kaos karşısında şaşkınlıklarını ifade ediyorlar. Peki önerdikleri çözüm nedir?

Nandita Lal’ın The New Arab’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.

İroniyi görmezden gelmek zor. İklim krizinin en büyük tarihsel sorumluluğunu taşıyan bir sistem olan Batı kapitalizminin kalbindeki elitler, şimdi bu yaklaşan krizin kapitalizmin kendisini ve Batı'nın güvenliğini tehdit ettiği alarmını veriyor.

Sigorta devi Allianz'ın yönetim kurulunda yer alan Gunter Thallinger'e göre, iklim riskleri nedeniyle sigortanın giderek erişilemez hale gelmesi, konut, altyapı ve endüstrileri savunmasız bırakarak “iklim kaynaklı bir kredi sıkışıklığı” ile sonuçlanacak.

Ekonominin büyük bir bölümü, sigortacıların ya da hükümetlerin yönetemeyeceği ölçekteki iklim etkileri nedeniyle değer kaybına uğradıkça, "Bildiğimiz finans sektörü işlevini yitirir. Ve onunla birlikte, bildiğimiz kapitalizm de uygulanabilir olmaktan çıkar."

Bu arada askeri liderler de iklim değişikliği konusunda alarm veriyor - Trump yönetimindeki ABD Savunma Bakanlığı “savaşa ve ölümcüllüğe” odaklanmaya geri dönse bile.

Emekli ABD Deniz Kuvvetleri amirali ve NATO'nun eski yüksek müttefik komutanı James Stavridis, son yazılarında iklimin ABD güvenliği üzerindeki etkilerinin acımasız gerçekliğini ortaya koyuyor.

Stavridis iklim değişikliğinin hassas bölgeleri istikrarsızlaştıracağı, Kuzey Kutbu'nda çatışmalara yol açacağı ve ABD'nin önemli askeri üslerini sular altında bırakacağı uyarısında bulunuyor. Özellikle de dünyanın en büyük deniz üssü olan ABD'nin Norfolk Deniz Üssü'ndeki sel riski konusunda uyarıda bulunuyor.

"Yeni setler, gelgit kapıları ve bariyerleri, pompa istasyonları ve boru hatları yükselen okyanusları hafifletebilse bile, üsleri korumanın maliyeti engelleyici olabilir. Miami ve Charleston, Güney Carolina gibi diğer önemli Doğu Yakası limanları da tehlike altında" diyor.

Stavridis, orman yangınları ve kasırgalardan yakınıyor çünkü Ulusal Muhafızlar afet yardımı için “savaşla mücadeleyi” değiştirmek zorunda kalıyor.

“Eyalet ve Ulusal Muhafız birlikleri ne zaman Batı ABD'deki orman yangınlarına ya da Güneydoğu'daki kasırgalara müdahale etmek üzere çağrılsa, konuşlandırılmak üzere işaretlenmiş kaynaklar yurt içi nakil için kullanılmak zorunda kalıyor ve savaş eğitimi kesintiye uğruyor” diyor.

Ancak bazı finansal ve askeri elitler iklim değişikliği sorununu görebilseler de, inşa ettikleri ve hayatlarını içinde geçirdikleri sistemin içinden cevapları dile getirmekte zorlanıyorlar.

Kapitalizmin yanılsamaları

Thallinger, "Kapitalizmin şimdi bu varoluşsal tehdidi çözmesi gerektiğini" savunuyor - kendi sebep olduğu tehdidin ta kendisi, güneş, rüzgâr ve batarya depolama gibi teknolojilere vurgu yaparak hızlandırılmış bir yeşil teknoloji geçişi çağrısında bulunuyor. “Sistem çöküyor ve kimse hazır değil” diye haykırmasına rağmen, kapitalizmin büyüme zorunluluğunun gezegenin sonlu doğasıyla temelden çeliştiğini anlamıyor ya da isteyerek anlamazlıktan geliyor.

Urgewald tarafından hazırlanan bir rapora göre, Allianz grubunun kendisi artık yeni petrol ve gaz projelerini sigortalamayacağını taahhüt etti, ancak yatırım kolu hala 26 milyar dolar değerinde fosil yakıt varlığı tutuyor.

Stavridis ayrıca büyük ölçüde kendi sebep olduğu sorunlara cevap bulamıyor; ABD ordusu bazılarına göre yeryüzündeki tüm kuruluşlar arasında en büyük sera gazı yayıcısı.

Batı için gerçek güvenlik tehditleri? Uzak bir çölde değiller - yükselen okyanuslarda, yanan ormanlarda ve hipersonik bir füzeden daha hızlı gelen finansal çöküşteler. Denizleri durduracak ya da kavrulmuş tarlaları soğutacak kadar güçlü bir kale, yeterince büyük bir bomba yok.

İklim değişikliği ve yoksulluk gibi “kötü sorunlar” sistemiktir, karmaşıktır ve kolay çözümlere direnç gösterir. Ne yeşil teknoloji ne de askeri güç bunları çözebilir. Sistemin kendi yararlanıcıları - generaller, bankacılar, sigortacılar - çöküşünü tanımlamaya başladıklarında (sigortacılar sadece 1.2°C'lik ısınmada iklim açısından hassas bölgelerden kaçmaya başladılar), bu bir uyarı değil, bir ölüm ilanıdır.

Bazı kapitalistler kötü sorunlarla mücadele etmek yerine askeri güçlerini kullanmayı tercih ediyor.

Norveç'in iki ana muhalefet partisi, hükümeti 1,6 trilyon dolarlık devlet varlık fonunun Boeing ve Lockheed Martin gibi büyük savunma şirketlerine yatırım yapmasını engelleyen yasağı kaldırmaya çağırıyor.

HSBC, Barclays ve Standard Chartered iklim taahhütlerini ortadan kaldırıyor - net sıfır hedeflerini onlarca yıl geriye itiyor, sürdürülebilirlik ekiplerinin içini boşaltıyor ve raporları siliyor - ABD fosil sermayesi ve emperyal finans kontrolü yeniden ele geçirdiğinde ‘paydaş kapitalizminin’ nasıl çöktüğünü ortaya koyuyor.

Trump'ın ikinci dönemi CEO'ların ve milyarderlerin daha fazla güç elde etmesine yardımcı oluyor. Delaware, Elon Musk gibi patronları korumak için yasalarını değiştiriyor. SEC, yatırımcıların şirketlerden hesap sormasını zorlaştırıyor. Bu da hissedar haklarını zayıflatıyor ve şirket kontrolünü artırıyor. Zenginler kendilerini korumak için yeni kurallar yazıyor - kendi yatırımcılarından bile.

Gazze'deki paramparça sokaklar, açlıktan ölen çocuklar, tahrip olmuş kanalizasyon sistemleri - bunlar aykırı değerler değil. Bunlar birer önizleme. NATO'nun vaat ettiği “ölümcüllük”, hayatta kalma sistemleri çöktüğünde gerçek bir güvenlik biçimi olarak anlamsızdır. Gazze'de temiz su yok, yiyecek yok, elektrik yok.

Kötü sorunlar

Modern savaşın yerküreyle (yeryüzü ve barındırdığı yaşam) iki kat yıkıcı bir ilişkisi vardır: zehirli maddeler savaş sonrasında bombardıman kalıntıları olarak, savaş öncesinde ise silah tedarik zincirlerinin başlangıcındaki mineral ürünler olarak yaşamı tehdit eder. Çevre ve halk sağlığı üzerindeki bu tekrarlanan etkiler Irak, Gazze ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin bazı bölgelerinde görülebilir.

Militarizmin motorlarını besleyen mineraller - koltan, kobalt, uranyum - topraktan çıkarılmakta ve her bir parça ardından gelen şiddetin sessiz tanığı olmaktadır. Ancak bu madenler sadece meta değil, savaş bittikten sonra bile durmayan bir savaş makinesini çoğaltan yıkım tohumlarıdır.

Bu makalenin de belirttiği gibi, bu savaşların serpintileri “şiddetin sona ermesiyle ortadan kalkmıyor; yeryüzüne sızarak ekosistemleri kirletiyor ve yaşanmaz hale getiriyor.”

Askeri teknolojilerin neden olduğu bu çevresel yıkım, ikincil ya da tali bir etki olmaktan ziyade savaşın ayrılmaz bir parçası olarak görülmelidir.

Bu mercekten bakıldığında, Thallinger ve Starvidis gibi sistem içindekiler tarafından kapitalizmin krizlerine önerilen çözümler, ister askeri ister “yeşil büyüme” için olsun, yalnızca Küresel Güney'den daha fazla çıkarcılığa dayanmaktadır.

Askeri güvenlik ölümcül bir dikkat dağıtıcıdır - önlediğini iddia ettiği krizleri hızlandıran 2.2 trilyon dolarlık küresel bir endüstridir (SIPRI 2023). Bu koruma değil, gezegeni kundaklamaktır.

Gerçek şu ki, varsayımsal düşmanlarla savaşmak için daha fazla silaha ihtiyacımız yok - bu kötü sorunlara neden olan sistemleri değiştirmemiz gerekiyor - neoliberal ve ırksallaştırılmış kapitalizm, çıkarcılık, militarizm, devam eden sömürgecilik ve küresel finansallaşma.

Özgür Filistin için verilen mücadele, iklimin çöküşüne neden olan aynı sistemlere karşı verilen bir mücadeledir: çıkarcılık, militarizm ve kapitalizm. Filistin'in mücadelesi, kapitalizmin yangınlarından ve sellerinden kurtulmak için mücadele eden her cephe topluluğunu yansıtmaktadır. Yemen'den Nijer Deltası'na ve Orta Hindistan'a kadar ders aynı: zincirlerimiz birbirine bağlı.

*Nandita Lal, iklim değişikliği ve yerli halklar üzerine çalışan bağımsız bir araştırmacıdır. Temmuz 2024'te Birleşik Krallık'ta yapılan Genel Seçimlerde savaş karşıtı bir aday olarak yer almıştır.

Çeviri Haberleri

Her şey size durmanızı söylerken, Gazze'de nasıl yaşamaya devam ediyorsunuz?
Fransa'daki Müslümanlar için güvenli yer yok
Çöl firavunları: Körfez hükümdarlarının Filistin'e ve İslami davaya büyük ihaneti
İsrail'in soykırım kültürü küresel olarak yayılıyor. Bir alternatif inşa etmeliyiz
İşbirlikçi Abbas ihanetini Lübnan’a taşıyor