Dün Bakırköy’de, yayın hayatına son verilen bir derginin yazarları ve müdürü hakkında ceza davası vardı..
Hangi dergi idi o?
O dergi, Cuma idi..
Niçin kapanmıştı, Cuma dergisi?
Üç generale, “disiplinsiz” dediği için.
Durup dururken mi yapılmıştı, “disiplinsiz” eleştirisi?
Hayır..
En basitinden, Genelkurmay Başkanı’nın söylemiyle, “Emekli olduktan sonra konuşsalardı, daha iyi olurdu” denilen, açıklamalar sebebi ile bu eleştiri yapılmıştı.
Sadece açıklamalar değil..
Şimdi Ağır Ceza Mahkemesi dosyalarına giren belgelere göre, bu üç generalimiz, darbe girişimlerinde de bulunmuşlar!
Komutanları konumundaki Genelkurmay Başkanı’ndan, “Emekli olduktan sonra konuşmaları gerekirdi” eleştirisi alıyorlar..
Yine de paralel eleştiriye tazminat davası açıyorlar.
Sadece tazminat değil, bir ceza davası..
Gazeteciler hem hapse girsin, hem de tazminat ödesin diyor, darbecilikten yargılanan üç general..
Kimdi o generaller?
HurşitTolon..
Çetin Doğan..
Tuncer Kılınç!
Üç generalin de, Cuma dergisinin kendilerine “disiplinsiz” dediği dönemdeki eylemleri sebebi ile savcı önüne çıktıkları doğru mu?
Doğru..
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un AğırCeza Mahkemesi tarafından tutuklandığı doğru mu?..
Doğru!..
Emekli Orgeneral TuncerKılınç’ın tutuklanmadan son anda kurtulduğu, ancak sanık olarak Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı doğru mu?
Doğru...
Emekli Orgeneral ÇetinDoğan’ın da hâlâ cezaevinde olduğu doğru mu?...
Doğru..
Bunların hepsi doğru ama, gazetecilerin cezaevine girmesi anlamına gelen ceza istemli dava sürüyor..
Sadece ceza değil..
Bir de Ankara’da tazminat davası var.
O da sürüyor.
Kapanmış derginin bile peşini bırakmıyor, “disiplinsiz olmakla suçlanan üç general.”
Peki avukatları kim?
Çok ilginç.
Üç generalin de avukatı, CHP Milletvekili Şahin Mengü..
Şahin Mengü ve bürosundaki diğer arkadaşları..
General ve sosyal demokrat milletvekili..
Uyuşuyor mu?
Bence hiç uyuşmuyor..
Nerede bir general varsa, hele hele o general, bir de devletin siyasi işlerine karışmış ise, sosyal demokrat milletvekili, o generalden köşe bucak kaçmalı..
Bunlarda ise mıknatıs var herhalde, birbirlerini çekiyorlar..
Cuma dergisinin yazarlarını cezaevine attırmak için buluşuyorlar..
Darbecilik suçlaması ile generallerin yargılandığı davada, yine buluşuyorlar.
Yani; darbecilikle suçlanan generalin avukatlığını yapıyor, sosyal demokrat sıfatlı milletvekilleri..
Yetmiyor, bir derginin kapatılmasına sebeb oldukları gibi, bir de kapanmış derginin yazarlarının cezaevine girmesi için çalışıyorlar
Güler miyiz, ağlar mıyız bu halimize?
Buyurun söyleyin..
Buyurun söyleyin, Sayın Mengü..
Siz kimden yanasınız, kime düşmansınız?
Basının eleştiri hakkına karşı mısınız?
Sosyal demokratlığın neresine oturtuyorsunuz, bu basın düşmanlığını?
“Biz basın düşmanı değiliz.Birçok basın davasında da, davalının avukatlığını üstlendik” demeyin sakın.
O davalar, Aydın Doğan’ın davaları..
Daha ilginci; o davalarda yaptığınız savunma ile Cuma dergisinde verdiğiniz dilekçelerde savunduğunuz fikirler, taban tabana zıt!
Birisinde, “Basın onu da haber yapar, bunu da yapar.Basının anayasal hakkıdır haber yapmak, yorum yapmak” diyorsunuz.
Tabiî bu savunmayı, Aydın Doğan’ı savunurken yapıyorsunuz.
Diğerinde ise, “Basın, generalleri eleştiremez. Gazetecilerin böyle bir hakkı yoktur. Aksi hareketler, en ağır şekilde cezalandırılmalıdır” diyorsunuz..
Bu da, Cuma dergisinin davası!
Bu ne tezat, bu ne çelişki?!
Bir insan, basın hürriyetine ya inanıyordur, ya da inanmıyordur!
Sakın “Biz avukatız. Parayı veren, vekaleti çıkaran kim olursa olsun savunuruz” demeyin..
Siz sadece avukat değil, milletin de vekilisiniz beyefendi!
Bunun anlamını bilmiyorsanız, verin milletvekilliğinden istifanızı, devam edin avukatlığınıza..
VAKİT