Pazar gecesi son yılların en vahşi, en kanlı terör eylemlerinden birini yaşadık Güngören'de. Acımasızlığın bu kadarı karşısında dehşete kapıldık, kahrolduk, ağladık, dövündük, lanetler okuduk. Ama şöyle bir bakın ortalığa; herhangi bir istikrarsızlık belirtisi; kaosa benzer bir ortam var mı?
İki gündür, halktan gelen yorumlara kulak verin: Bombanın üstündeki imza kimin imzası olursa olsun, bu olayın "Ergenekon bağlantılı" olduğunu düşünmeyen var mı? "Ergenekon'u gündemden düşürmek için" girişilmiş olabilecek bu eylemin Ergenekon'u daha da sağlam bir biçimde gündeme oturttuğunu görmeyen var mı?
Kitlelerin olup biteni anlamadığı koşullarda, terör eylemleri korku ve kaosa, kaos ise otoriter rejimlere kapı açabilir. Ama, kaos yaratmaya çalışanların otoriter rejim heveslileri olduğunu dünya alem biliyorsa, bombalar böyle bir sonuca yol açabilir mi?
Hayır, böyle bir şey olmadı ve olmayacak Türkiye'de. Kaos bekleyenler treni kaçırdılar. Onlar için vakit artık çok geç... Çünkü artık kül yutmayan bir kamuoyu var Türkiye'de aşağılık katiller bilsinler ki bundan böyle, kaos yaratmak için patlatacakları her bomba istikrara hizmet edecek. İnsanlar kaosa doğru itilmeye çalışıldıklarını gördükçe birbirine kenetlenecek. Ne kardeş kavgası yaratabilecekler bundan böyle ne şeriat korkutmacası... Alevi-Sünni kartı da, Kürt-Türk kartı da ellerinde patladı.
Çünkü milyonlar okudu, duydu, dinledi o iddianamedeki menfur planları. Yarın öbür gün kalkıp bir Alevi mahallesine bomba atsalar hiçbir Alevi'nin aklına "Sünniler" gelmeyecek. Çünkü onlar Gazi Mahallesi'nde neler olduğunu artık biliyor. Yarın öbür gün en keskin en ünlü "Ulusalcı"ya suikast tertipleseler, kimse kafasını döndürüp de dindarlara bakmayacak. Çünkü artık herkes biliyor Danıştay Baskını'nın içyüzünü; herkes biliyor Hablemitoğlu ya da Kışlalı cinayetlerinin arka planını.
Dün, "Dava açılır, bir de ekonomik kriz çıkarsa, bir umut doğar" dediler, umutları kursaklarında kaldı. Ne oldu; hükümet olağanüstü bir başarı göstererek, sanki iki gün sonra kapatılması beklenen parti o değilmiş gibi, en ufak bir zafiyet göstermeden yönetti ülkeyi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi işine baktı, yatırımlar yaptı, kanunlar çıkarttı, dış politikanın en önemli ataklarını bu dönemde gerçekleştirdi. Ne ekonomik kriz yaşandı, ne herhangi bir istikrarsızlık...
Bugün Güngören'deki bombadan medet umdular, yine hiçbir şey olmadı. Bundan böyle, Alevi mahallesine düşen bomba da, Sünni mahallesine düşen bomba da; Kürtler'le Türkler'i, "laikçilerle" "dindarları" birbirine düşürmek için girişilecek her türlü provokasyon da sadece ve sadece Ergenekon'u temizleme iradesini güçlendirecek.
Türkiye'de yıllardır süren yanlış saflaşmanın tarumar olduğu; gerçek saflaşmanın su yüzüne çıktığı tarihi bir noktadayız. On yılı aşkın bir süredir, "irtica tehdidi", "gizli gündem" "takiye niyeti" gibi sanal korkular üzerine inşa edilmeye çalışılan "laik-antilaik" saflaşması artık geride kaldı. Çok vakit kaybettik... Ama artık her şey netleşti. 70 milyon hep birlikte "cinayeti gördük"! Şimdi kol kola, omuz omuza, yürek yüreğe verip canilerle hesaplaşmamızın zamanı...
BUGÜN