Cumhurbaşkanlığı seçiminde tüm baskılara rağmen TBMM Genel Kurulu’na giren eski DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Cumhuriyet mitinglerini kimin finanse ettiğinin araştırılması gerektiğini söyledi. Kandoğan, Mehmet Ağar’ın da bildiklerini anlatmasını isteyerek, “Ağar girme taraftarıyken, yoğun baskılar, tehditler, korkmalardan dolayı Meclis’e girmekten vazgeçti.” dedi
Cumhurbaşkanlığı seçiminde tüm baskılara rağmen TBMM Genel Kurulu’na giren eski DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Cumhuriyet mitinglerini kimin finanse ettiğinin araştırılması gerektiğini söyledi. Politikacı olarak 3-5 bin kişilik bir mitingin bile yapılmasının zorluğuna dikkat çeken Kandoğan, olayın sadece Yaşar Büyükanıt’ın tek başına “Ben yazdım, siteye ben koydum” demesinden daha öte, çok komplike bir senaryo olduğunu ve bu senaryo içinde çok değişik aktörlerin bulunduğuna işaret etti. Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, 27 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden yayınlanan ‘e-bildiri’yle ilgili soruşturma başlattı. Cihan Haber Ajansı (CİHAN) muhabirine konuşan dönemin tanıklarından Ümmet Kandoğan, Cumhuriyet Başsavcılığı’na kendi rıza ve isteğiyle bildiklerini anlatacağını söyledi. 27 Nisan sürecinde DYP’de milletvekili olduğunu hatırlatan Kandoğan, “DYP’nin Meclis’e girmemesi noktasında ne tür çalışmalar olduğunu çok yakından bilen birisiyim. Başta Mehmet Ağar girme taraftarıyken, sürecin sonuna doğru, üzerindeki yoğun baskılar, tehditler, korkmalardan dolayı Meclis’e girmekten vazgeçti. Bizim üzerimizde de girilmemesi için yoğun baskılar ve tehditler vardı. O dönemin canlı tanıklarından birisi olarak çok büyük bir oyun oynandı. Sadece Yaşar Büyükanıt’ın tek başına bir muhtırayı ‘Ben yazdım, siteye ben koydum’ meselesinden öte, çok komplike bir senaryoydu o. Bu senaryo içinde çok değişik aktörler var. Cumhuriyet mitinglerinden başlayarak sürecin çok iyi tahlil edilmesi gerekiyor. O dönemle ilgili kendi rızam ve isteğimle bildiklerimi Cumhuriyet Başsavcılığı’’na anlatmak istiyorum. Kendim de müracaat edeceğim” dedi.
“Mehmet Ağar’ın Konuya İlişkin Hiçbir Açıklamasını Görmedim”
27 Nisan e-muhtırasına ilişkin Erkan Mumcu’nun açıklamalarının olduğunu, ancak 5 yıldır Mehmet Ağar’ın bu konuya ilişkin hiçbir açıklamasını görmediğini dile getiren Kandoğan, “Bu sessizlik baskının var olduğunun işareti midir?” yönündeki soruya ise “Bu çok kesin yani, yüzlerce delil var ortada kimlerin müdahale ettiğine ilişkin, niçin Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararını verdiğini... O kadar geniş bir alanı ilgilendiren bir konu ki... Yaşar Büyükanıt’ın ‘Tek başıma ben yazdım’ meselesinden ziyade o dönemi çok iyi tahlil etmek lazım. Bu süreçte etkisi olan her kesimi bu işin içine dahil etmek lazım. Yaşar Büyükanıt, mümkün mü; kuvvet komutanlarından veya Genelkurmay Karargahı’nda bu işi bilmesi gerekenlerden habersiz bu işi yapması mümkün müdür? Kesinlikle söz konusu olamaz” karşılığını verdi.
Medya Sürece Müdahil Oldu
“Aleni, bütün dünyanın gözü önünde, ‘Bunu ben yazdım, ben koydum’ diyen ve muhtırayı yayınlayan birisinin, kapalı kapılar arkasında neler yaptığının takdirini size bırakıyorum. Alenen bunu yapanlar, kapalı kapılar ardında neler yapmışlardır” diyen Kandoğan, o dönem bu konularla ilgili olarak Mehmet Ağar’ın yanına bir sürü insanın gelip gitiğini ancak bunların ismini bilemediğini ifade etti. Mehmet Ağar üzerinde yoğun baskılar olduğunu herkesin bildiğini savunan Kandoğan, Erkan Mumcu’ya ilişkin İsmail Hakkı Karadayı’nın ses kaydını hatırlattı. Emekli generallerin de Meclis’e girmemesi konusunda kendisini aradığını ve bunlardan birinin de Tuncer Kılınç olduğunu anlatan Kandoğan, ANAVATAN Partisi Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz’ün de kamuoyuna yansıyan görüşlerini aktardı. Bu olayla ilgili onlarca delil bulunduğunun altını çizen Kandoğan, basın ve medyanın büyük bir bölümünün Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçimi sürecine müdahil olduğunu belirtti. Kandoğan şöyle devam etti: “Cumhuriyet mitingleri ele alınmalıdır. Ben kaç yıllık politikacıyım. Bir ilde 3-5 bin kişilik bir mitingi bile zor yaparsınız. Çok büyük çalışma gerektirir, maddi kaynak gerekir. 1 milyon kişiyi Ankara, İstanbul, Samsun’da, İzmir’de, Manisa’da topladınız. Nereden geldi bunların kaynakları? Kim finansa etti bunları? Bunların etraflı bir şekilde incelenmesi, araştırılması lazım.”