Kandil’den Ayrı mı Nanik Yapıyorlar?

PKK, KCK, HDP, DTP veya bunlara paralel hareket eden PKK medyası, TÜSİAD medyası ve sol-sosyalist hareket ve aydınlara göre Çözüm Süreci ilerliyor mu?

Kenan Alpay / Haksöz Haber

Cizre’de meydana gelen olaylarda faili meçhul bir provokasyon aramak doğru ve fayda getiren bir yöntem olabilir mi? Cizre olaylarından bir gün önce Kandil’in gelen “yüzü maskeli, eli molotoflu eylemciler PKK’dan değildir, onları sömürgeci güçlerin ajan ilan edeceğiz” sözler muteber sayılabilir mi? Şunun için soruyorum: Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan olayların hemen ardından “Bu açıkça Kandil’e nanik yapmaktır, ben sizi takmıyorum demektir” beyanıyla anlaşma yapan taraflardan başka kayıt dışı aktörlerin süreci sabote etmeye yeltendiğine ilişkin bir göndermede bulundu.

Peki, bu hususa dair kamuoyuyla paylaşılan somut bir veri oldu mu acaba? En azından şimdilik bu yönde somut bir veri yok. Belki hatırlatılması can sıkıcı olacak ama aksi yönde elimizde bol miktarda hem somut eylemler hem de resmi beyanlar var mevcut. Bu bağlamda işlenen suçların faillerini meçhulleştiren, aktörleri ve muharrik örgütlü yapıyı flulaştıran siyasal analiz ve söylemlerin beklentilerin aksine daha büyük ve yaygın krizlere ebelik ettiğini düşünüyorum. Suçu ve suçluları örgütü ve ideolojisiyle, paydaşları ve destekçileriyle tespit ve teşhir edip gerekli yargılama süreçlerine tabi tutmak bir taraftan adaletin gereği ama diğer taraftan da siyaset ve toplumun bekası için de hayat-memat meselesidir.

Çözüm Değil Suç Üreten Yapı

Çözüm Süreci ilerliyor mu, geriliyor mu? Devlet, Hükümet ve genel kamuoyu açısından bakıldığında kimi sorunlara, gecikmelere veya hesap dışı etkenlerin tuzaklarına rağmen ilerliyor. Hatta sık sık ilerlemeye dönük kararlılık mesajları da veriliyor. Peki, PKK, KCK, HDP, DTP veya bunlara paralel hareket eden PKK medyası, TÜSİAD medyası ve sol-sosyalist hareket ve aydınlara göre de Çözüm Süreci ilerliyor mu?

Eğer bu sayılanları özellikle de PKK medyasını izliyorsanız başından bu yana bırakın çözüm, barış, ateşkes, müzakere gibi süreçleri “AKP devleti Kürt halkının özgürlük mücadelesini tasfiye etmek için özel savaş ve psikolojik harekât politikaları yürütmekte”dir. Uydurma, senaryo, paranoya, iftira filan değil. Tersine PKK-KCK’yı temsilen resmi sözcüler ve ajanslar sürekli olarak buna benzer klişe ifadelerle propaganda yapıyorlar.

Çözüm Süreci diye bilinen, yaşanan gelişmelerin hemen hiç biri PKK medyasında karşılık görmedi. Çünkü sürekli savaş dili ve mantığı, tuzağa düşme ve aldatılma fobisi, AK Parti Hükümetine karşı bütün cephelerin şehvetli neferi olma histerisi ve bütün bunların hepsini güçlü bir propaganda malzemesine dönüştürme fırsatçılığı PKK-HDP kadrolarını tamamen kuşatıp esir almış durumda.

Çözüm Süreci’nin PKK-HDP’li muhatapları ne yakıp yıkmalar, ne yol tutup haraç kesmeler, ne cinayet ve adam kaçırmalar ne de kundaklama ve tehcir girişimleri için özür diledi, özeleştiri verdi.  Şantaj ve tehdit yoluyla çatışma ve düşmanlıkları arttırmak için yalan bilgi üretmeye ve bunu sözüm ona politik bir duruşun, siyasal bir kazanımın vazgeçilmez şartı sayan Kürt ulusalcısı kadrolarla ortak bir çözüm mümkün olur mu? Ne suçlarını itiraf ediyorlar ne de bir daha suç işlememeye yönelik ciddi söz sarf ediyorlar. Ancak iş kirli ve kanlı suçlarına mazeret bulma ve fail aramaya gelince Maşallah çok cevvaller.

Cizre’de “zaten 20 evleri var” deyip uzun namlulu silahlarla saldırıya geçenler PKK’nın gençlik kolları değil mi? Bu gençlik kolları bütün şehirlerde HDP’nin vurucu timi olarak iş görmüyor mu? İyi ama nasıl oluyor da evleri, araçları, iş yerlerini içindeki insanlarla birlikte yakmak üzere saldırıya geçen suçlular PKK-HDP’nin ideolojik ve örgütsel eğitimden geçirdiği kadroların dışında aranıyor?

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!