Çin'in insan hakları siciline ilişkin "gerçek kaygılarının" bulunduğunu vurgulayan Trudeau, Pekin yönetiminin, "İnsan hakların, protesto hakkı ve ifade özgürlüğüne saygı göstermesi gerektiğini" açıkladı.
Kanada Dışişleri Bakanı Chrystia Freeland de Çinli yetkililerin "öldürülen, gözaltına alınan veya ortadan kaybolan Çin vatandaşlarının akıbeti hakkında sessizliklerine son vermeleri gerektiğini ifade etti.
Huawei Mali İşler Direktörü (CFO) Ming Vancou'nun tutuklanmasından bu yana Ottawa yönetimiyle arası açılan Çin'in tepkisi gecikmedi.
Çin'den tepki: İç işlerimize karışılmasına müsaade etmeyiz
Ottawa'daki Çin Büyükelçiliği, Trudeau ve hükümetinin yaptığı açıklamaların "kaba suçlamalar" olduğunu vurgulayarak, "açık bir şekilde Çin’in iç işlerine müdahale edilmeye çalışıldığını" iddia etti.
Konuya ilişkin yapılan basın açıklamasında, "Pekin’in bu suçlamaları reddettiğini ve ülkeyi istikrarsızlaştırma girişimlerinin başarısız olmaya mahkum olduğu” belirtildi.
Pekin, Kanada'nin ABD’nin isteği doğrultusunda Pekin karşıtı bir politika sürdürdüğünü savunuyor.
Pekin ile Ottawa yönetimi arasındaki kriz nasıl başladı?
Huawei'nin sahibi Ren Zhengfei'nin kızı ve şirketin Mali İşler Direktörü (CFO) Mıng Vancou, 1 Aralık 2018'de Kanada'nın Vancouver Havalimanı'nda Meksika'ya uçmak üzereyken ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımları delmek suçlamasıyla tutuklandı. Üç gün süren duruşmanın ardından, Kanadalı hakim William Ehrcke, Mıng'ın 10 milyon Kanada doları kefaletle salıverilmesine hükmetti.
Mıng'ın Kanada'da tutuklanmasının ardından Çin, Kanadalı eski diplomat Michael Kovrig ile girişimci iş adamı Michael Spavor'u, Çin'in ulusal güvenliğini tehlikeye atan faaliyetlerde bulunduğu iddiasıyla gözaltına aldı. Çin ayrıca uyuşturucu kaçakçılığı davasından, 2016'da 15 yıl hapis cezasına çarptırılan bir başka Kanada vatandaşı Robert Schellenberg'i de yeniden yargılayarak aynı günlerde idam cezasına çarptırdı. (Euronews)