Kan Yükünü Taşımak

“Erdoğan karşıtlığı” ile her türlü mel’aneti normal görmeye, hatta teşvik etmeye teşne olanlara diyorum, bu kan yükü sizin de yüreğinizi boğar.

Kan yükünü taşımak

Ahmet Taşgetiren / Star

Dağlıca’da 16 askerin kalleşçe bir kundaklama ile şehit edilmesine yanarken, bu defa Iğdır’da 14 polisin şehadeti yakıyor yürekleri. 

Kanlı örgüt her gün bir kalleş cinayete imza atıyor.

Kimi yerleşim yerleri adeta bomba üstünde oturuyor.

Örgüt adeta dinamit yüklemiş koca bölgeye. Nerede hangi ölçekte bir patlama olacağı ve kaç insanın hayatına son vereceği bilinemiyor.

Ülke çapında kan yükü taşınamaz hale geliyor.

Sözün bittiği yer, ne ise, işte onu yaşıyoruz ülke olarak.

Herkesin durduğu yeri sorgulaması kaçınılmaz.  

İş, siyasi hesabı çoktan aşmış durumda. Kan yükü herkesin omuzlarını çökertecektir.  

Özellikle “Erdoğan karşıtlığı” ile her türlü mel’aneti normal görmeye, hatta teşvik etmeye teşne olanlara diyorum, bu kan yükü sizin de yüreğinizi boğar.

Dün Cumhuriyet gazetesinde Orhan Bursalı, çok hayati tespitler yaptı. Dilerim önce Cumhuriyet’in yayın yönetmeni ve editörleri okur ve bir vicdan sorgulaması yaparlar. Çünkü en çok onlar ölümlerden “Erdoğan karşıtlığı rantı” üretme çabasındalar.

Orhan Bursalı “HDP ile PKK yol ayrımında mı?” başlıklı yazısında bir yandan HDP’yi muhasebe zeminine çekmeye çalışırken diğer yandan da HDP ve PKK’ya kredi açanları sorgulamış oluyor. İşte o değerlendirmelerden bir bölüm:

1- Uzun zamandır yazıyorum, ordunun siyaset üzerindeki vesayetine karşı çıkanlar, bir başka silahlı güç olan PKK’nin siyaset üzerindeki vesayetine karşı çıkmıyorlar. PKK adeta kutsanıyor. Tutumları şöyle: Ya “haklı” şartlarını kabul et bu savaş bitsin (yani istediklerini ver ve kurtul), ya da savaşın kurbanlarına katlan... (Aptal solcu tutum). PKK safındakiler soruyor ikide bir: “Adam niye dağa çıktı, derdi olmasaydı dağa çıkar mıydı, 30 yıldır dağda savaşıyor, ona kulak verilmeden bu sorun çözülmez...”

2- Barış istiyor ama PKK savaşını arka planda kutsuyor. “Savaşı durdur”, TSK’ye yönelik bir çağrı imajı veriyor sadece. Yürüsene PKK’ye karşı da! Eşit mesafe koysana! Hayır bu yok. Çünkü PKK her zaman haklı! “Silahlı savaş” miti, sadece katmerli karşı şiddete yol açar. Şu mu umut ediliyor: Asker öldürüle öldürüle millet sonunda iktidara karşı ayaklanacak, AKP yıkılacak... Sorun da bitecek.

Bizim aydın olamamışların, yaptıkları her şey fos çıkmıştır. Her zaman iktidarı güçlendirmiş sözde “entelektüellerin” bugüne kadar arkalarında inşa edebildikleri adam gibi bir “solcu yapı” olmadığı için, şimdi de bir kötülük daha yapıyorlar.

3- Askere çağrı yapıyor, boşuna ölüyorsun diye... Bu çağrı bile tarihsel başarısızlığın nedenini gösterir. Ama öte tarafta, Kandil’in gençleri ölüme göndermesi onu hiç ilgilendirmez. O “haklı dava için ölüm” mü? Kaç bin PKK’li veya Kürt yurttaş vurulup düştü bu ülkede, bir hesabını kitabını yapar mısın? Onların anaları ana değil mi, ocaklarına kor düşmüyor mu?

4- Kürt siyaseti yasal ve güçlü bir parti inşa etti, HDP. Temelini PKK attı ama meselenin parlamentoya çekilmesi, yasal zeminde tartışılması ve çözüm bulunmasına yol açar diye Türkler de umutlandı. Parti kısmen PKK “denetiminde”. Parti içinde bir kısım yönetim, PKK siyasetlerinin sopası/uygulayıcısı olmayı istemiyor. Demirtaş yer yer PKK’nin savaşına karşı sözler söylüyor, ama süreç PKK ile HDP’yi önemli bir yol ayrımına doğru hızla sürüklüyor. Bu kaçınılmaz gidiş gibi: HDP ya tamamen sivil siyaset olarak var olacak ya da bunca emek yok olacak.”

Bursalı, yazısının sonunda çözüm süreci esnasında örgütün bölgeye askeri yığınak yapması karşısındaki gafleti de eleştiriyor. Üslup sorunlu da olsa o eleştiri de haklı.

Hani derler ya, herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken zamandayız.

Terör yeniden Türkiye’nin ayağından aşağı çekme operasyonu halinde devreye sokulmuş bulunuyor.

Kanaatimce Erdoğan da düşünmeli, “Erdoğan karşıtları” da.

Bu kanlı oyunu bertaraf etmekle yükümlüyüz.

Erdoğan’la hesaplaşılıyor. Hesaplaşma, Türkiye’ye bedel ödetmeye kadar uzanıyor. Bunun için içeride ve dışarıda kullanılan enstrümanlar var. Terör de o enstrümanlardan biri. Erdoğan’ı vuracaksa terörü bile tolere edenlerin medyada arzı endamı gözleniyor.

Kan yükleniyor Türkiye’nin omuzlarına.

Bu yükten acilen kurtulmalıyız.

***

Hüseyin Gülerce’ye hoş geldin: 40 yıllık dostumdur. İyi gazetecidir. İyi yazardır. Star için kazançtır. Yazması Türkiye için kazançtır. Selamlıyorum. Hayırlı olsun.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!