Kamu diplomasisi ile yumuşak güç arasında: Kızılay

Kadir Yaman, Kızılay'ın artan etkinlik sahasına dikkat çekerken bu faaliyetlerin diplomasideki karşılığını da inceliyor.

Kadir Yaman / İlke Analiz

Kızılay’ın uluslararasılaşması

29 Ekim – 4 Kasım tarihlerini Kızılay Haftası olarak kutluyoruz. Toplumun her kesimine bir şekilde dokunan Kızılay’a bu bir kadirşinaslık nişanesi olarak anlaşılabilir. Bu yazıda üç asra yayılan uzun tarihiyle Türkiye Kızılay Derneği yumuşak güç kavramı çerçevesince değerlendirilecektir. Varlığı zamanla sınırlı olmayan özel hukuk tüzel kişisi Türkiye Kızılay Derneği’nin kamu diplomasinin neresinde durduğu ve yumuşak gücünün boyutları ele alınacaktır.

Kızılay, dönemin kendine özgü şartlarında sivil bir inisiyatif olarak bir grup idealist insan tarafından 11 Haziran 1868 tarihinde “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti” adıyla gönüllülük esasına göre kurulmuş, 1935 yılında “Türkiye Kızılay Cemiyeti” adını, 1947 yılında “Türkiye Kızılay Derneği” adını almıştır. Kızılay bu yıl 154. kuruluş yıl dönümünü kutlamaktadır.

Savaş meydanlarında insan hayatına verilen değerin bir ifadesi olan Kızılay, insancıl hukukun da bir parçası olmuştur. 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı’ndan Kıbrıs Barış Harekâtı’na Türkiye’nin taraf olduğu tüm savaşlarda cephe gerisinde yerini almıştır. İnsan ve doğa kaynaklı tüm afetlerde ihtiyaç sahiplerinin bakımını, yerleşim ve beslenmelerini Kızılay sağlamıştır. Koronavirüs salgını da kurumun karşılaştığı en son meydan okumalar arasında yer almıştır.

Kızılay’ın uluslararasılığı

Kızılay’ın uluslararasılığını konumlandırma adına yarı-kamusal niteliğine dikkat çekilebilir. Bu yarı-kamusallık, sivil toplumun doldurduğu alan ile hükûmetin kamu menfaatini düşünerek doldurduğu alan arasında kalan boşluğa tekabül etmektedir. Bu durum derneğin uluslararası konumu açısından da geçerlidir.  

Kızılay 19. yüzyıl devletler hukuku içinde savaş alanlarında Kızılhaç’a muadil olarak ortaya çıkmıştır. Kızılay’ın kuruluşunda gözetilen misyon, doğal olarak kuruma bir uluslararasılık kazandırmaktadır.  Türk Kızılayı, Uluslararası Cenevre Sözleşmesi (1949) uyarınca savaş ve barış dönemlerinde hiçbir bedel ve karşılık beklemeden insancıl amaçlarla mağdur ve muhtaçlara yardım etmektedir.

Geçtiğimiz on yıl içerisinde derneğin uluslararası görünürlüğüne ve etki alanına olumlu etki eden gelişmeler yaşanmıştır. Uluslararası Kızılay Kızılhaç Dernekleri Federasyonu (IFRC) 192 ulusal dernekten oluşan büyüklüğü ve seksen milyon üyesiyle dünyanın en köklü uluslararası ağı konumundadır. Türk Kızılay, üyesi olduğu IFRC’nin 2017 yılında yapılan seçimlerinde Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, Avrupa ve Orta Asya bölgesinden sorumlu başkan yardımcılığı görevini üstlenmiştir.  

Türk Kızılay’ın bir başarısı da 57 üyeli İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bünyesinde bulunan Kızılhaç ve Kızılay derneklerini bir araya getirerek OIC Red Network’un kurulmasını sağlaması olmuştur.  

Kızılay’ın aktif saha kapasitesi

Kızılay uluslararası operasyonlarını dünya genelindeki 18 delegasyonu ile yürütmektedir. Balkanlar, Orta Asya, Orta Doğu, Afrika, Güney Asya ve Kafkasya’da faaliyet göstermektedir. İnsani yardım operasyonları Gazze, Azerbaycan, Somali, Endonezya, Yemen, Suriye, Irak başta olmak üzere geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.

Türkiye 1990’lı yıllarda, Soğuk Savaş sonrası şartlarda ortaya çıkan insani krizlerde hem acil yardımlar hem de kalkınma yardımları alanında önemli roller üstlenmiştir. Kamu kurumları ve Türk Kızılay’ın içinde bulunduğu sivil toplum kuruluşları iş birliğiyle Somali kalkınma hamlesi, Suriye insani yardım operasyonu, Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkelerinde insani yardım operasyonu gerçekleştirilmiştir. 

Türk Kızılay’ın yürüttüğü en büyük uluslararası faaliyet Suriye İnsani Yardım Operasyonu’dur. Uluslararası paydaşlardan temin edilen fonlarla finansmanı sağlanan nakit temelli yardım kapsamında Türkiye’ye sığınan yaklaşık bir milyon dokuz yüz bin geçici koruma ve uluslararası koruma altındaki kişiye her ay düzenli yardım yapılmaktadır. Ayrıca bir o kadar kişiye Suriye içinde kurulan kamplarla ulaşılmaktadır. COVID-19 pandemi yardımları kapsamında da 34 ülkeye yardımlar ulaştırılmıştır.

TİKA’nın 2020 tarihli Türkiye Kalkınma Yardımları Raporu verilerine göre Türk Kızılay son on yılda 140 ülkede operasyon gerçekleştirmiş ve 2020 yılında Kızılay’ın yurt dışı yardımlarından 8.2 milyon kişi faydalanmıştır.

Kamu diplomasisi ile yumuşak güç arasında

Kamu diplomasisi, dış politika hedeflerine ulaşmak için yabancı kamuoylarıyla iletişim kurulmasına denilmektedir. 1965 yılında Edmund Gullion kamu diplomasisi kavramını bugünkü anlamı ile ilk defa kullanmıştır. Joseph Nye’nin tanımında ise güç, diğerlerini kontrol edebilme ve diğerlerine istemediği şeyleri yaptırabilme kapasitesi olarak ifade edilmektedir. Bu doğrultuda istenilen çıkarlara ulaşabilmek için diğerlerinin davranışlarını etkileyebildiğiniz oranda güç sahibi olduğunuz iddia edilebilir.

Yumuşak güç, ülkelerin farklı kamuoylarında gündem oluşturma kapasitesi olarak okunduğunda bir iletişim aracı olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkelere ait yumuşak güç unsurları, bir iletişim aracı olarak yabancı ülke vatandaşlarının zihninde yer edinmek, kamuoylarında kendiliğinden gündeme gelmek ve medyada yer edinmek açısından önem taşımaktadır.

Sivil toplumun, kamu ve özel sektöre ilave Üçüncü Sektör olarak kamu hizmetleri alanına çekilmesi bir hükûmet politikası olarak 21. yüzyılın bir gerçeği olarak ortaya çıkmıştır. Bu yeni durum STK’ları kamu hizmetlerine paydaş kılacak piyasa rasyonelliğinin parçası haline getirmiştir. Tabii burada devlet dışı aktörlere yönetişim bağlamında alan açıldığı da kabul edilebilir.

Diğer taraftan 2022 yılı Küresel İnsani Yardım Raporu’na göre 2021 yılında insani krizler için toplam 31,3 milyar dolar harcanmıştır. Yapılan yardımların yarısını ABD (9.9 milyar dolar), Almanya (3.2 milyar dolar) ve Avrupa Birliği Kurumları (2.9 milyar dolar) yapmıştır. Kızılay’ın ana aktör olarak yer aldığı Türkiye yardımları 5.6 milyar dolar olmasına rağmen yurtiçi yardım olduğu gerekçesiyle sıralamaya alınmamıştır. Ayrıca, bu rapor insani diplomaside de temel aktörün, devlet olduğunu göstermektedir.

Kızılay’ın yumuşak gücünün bileşenleri

Sahanın önemli aktörü Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu’nun (IFRC) insani diplomasi tanımı, karar vericileri ve kanaat önderlerini her zaman savunmasız insanların çıkarları doğrultusunda ve temel insani ilkelere tam saygı göstererek hareket edilmesine ikna üzerine kurulmuştur.

Kültürel diplomasi ve insani diplomasi alanlarında faaliyetlerini yürüten Türk Kızılay, kendi kültürü bağlamında vicdan, cömertlik ve iyilik üzerine oturttuğu insani diplomasi ile ön plana çıkmaktadır. Kızılay’ın kalıcı güvenilir güç unsuru olarak görülmesi Türkiye’nin yumuşak güç barındırma kapasitesiyle ilgilidir. Kızılay’ın cephe gerisinde, kan hizmetleri, sosyal yardım ve toplum sağlığı alanlarında üstlenmiş olduğu sorumluluklar kurumun uluslararası kapasitesine olumlu tesir etmektedir.

THY gibi kurumların pazarda elde ettikleri hacim ve başarılar Kızılay’ın operasyonel kapasitesine ve kurum algısına katkısı pozitiftir. Anlaşıldığı üzere Kızılay, yaygın örgüt yapısı, sürdürülebilir mali yapısı, geniş hizmet yapısı, uluslararası niteliği ve tamamlayıcı ulusal paydaşları sayesinde bir yumuşak güç olmanın gerekli bileşenlerini taşımaktadır.

Sonuç Yerine

Bir uluslararası ilişkiler kavramı olarak yumuşak güç, The Soft Power 30 projesine ilham kaynağı olmuştur. Bu proje 75 gösterge üzerinden devletleri yumuşak güç kapasitelerine göre sıralamaktadır. Türkiye bu endekse göre 2015 yılında 28. sırada, 2017’de 30. sırada ve 2019’da ise 29. sırada yer almıştır. Aynı dönemlerde ilk üç sıra İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD tarafından paylaşılmıştır.

Madalyonun diğer tarafında TİKA’nın hazırladığı 2020 Türkiye Kalkınma Yardımları Raporu yer almaktadır. Buna göre Türkiye’nin yapmış olduğu kalkınma yardımları, gayri safi milli hasılasına (GSMH) oranla 2018 yılında %1.1, 2019 yılında %1.15 ve 2020 yılında %1.14 seviyelerine ulaşmıştır. Bu oranlar BM’nin koyduğu uluslararası hedefin (%0.7) çok üstünde seyretmektedir.

Sonuç olarak, Türk Kızılay’ın Türkiye’nin yumuşak güç potansiyeli ile muamele görmeye devam edeceği anlaşılmaktadır. Bununla beraber geçen 154 yılın gösterdiği üzere Kızılay, insani yardım misyonuyla sahadaki sorumluluklarını yerine getirmeye devam edecektir.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!