Yok kardeşim, bu böyle olmaz.
Ne yalvarış, ne meydan okumayla bir yere varamazsınız. Bizden birileri de size karşı aynı yolu denedi daha önce.
Biz, size karşı mücadelemizi nasıl kazandık ona bakın bir.
Yüzünüzü hakka ve halka dönün.. Kendinizi bir nefs muhasebesine tabi tutun.
İnkarla bir yere varamazsınız. Daha büyük Atatürk heykelleri dikerek de..
“Eliniz ayağınız boş değil de, yaptığınız bir iş de yok” bakıyorum.. Kemalistlere Kemalizm dersi vererek ancak kendinizi tatmin edebilirsiniz..
Siz bu kafa ile devam ettiğiniz sürece, Mustafa Kemal de gelse kurtaramaz!
“Atatürk olmasaydı” diye başlayan o propagandanız yok mu, bayıyor insanı..
Sözcü bir süre önce bir manşet atmıştı: Atatürk yaşasaymış aynen şöyle dermiş: Yıkın diktiğiniz heykellerimi! “Sözcü”nün savunuculuğunu yaptığı bir Kemalizm ne kadar saygın olabilir ki! CHP’nin, ulusalcıların, darbecilerin, militaristlerin sığındıkları bir kamptan söz ediyoruz..
Daha önce birileri sormuştu: “Hangi Atatürk” diye. Birileri de “Ben Atatürkçü değilim” diye bir kitap yazmıştı, sizden birileri..
Sahi Mustafa Kemal’i rahat bıraksanız artık. Sizin gibi dostları varken hiç rahat etmeyecek.. Bugün kalkıp gelse, “Düşün yakamdan” derdi belki de.
Ne dersiniz?
Adamı iyi sömürdünüz. Adına darbeler yaptınız, soygunlar yaptınız, cinayetler işlediniz! Bütün bunları yaparken, hazine arazisine gecekondu yapan adamın kaçak evinin tepesine Atatürk büstü diker gibi, bütün bu günahlarınızı gizlemek için her yere onun heykellerini diktiniz, resimlerini yapıştırdınız.
Kemalizmi iyi sömürdünüz, iyi istismar ettiniz, helal olsun size!
Ağlamaya devam edin, kendi gözyaşlarınız, dökülmesine sebeb olduğunuz gözyaşlarına karışarak sizi de yutacak göreceksiniz, bu akılla giderseniz..
CHP mi kurtaracak sizi! CHP dediğin kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde ki gayrıya himmet ede..
Darbecilere de güvenmeyin. Avukatlığını üstlendiğiniz darbecileriniz kendileri sizden yardım istiyor..
Tuğamiral Turgay Erdağ mektup yazmış, sizi yardıma çağırıyor.. Silahların gölgesinde millete meydan okumak, milletin dini, dili, kıyafeti ile dalga geçmek kolaydı değil mi?
Dün her “Milli” bayramda birileri çıkar bize hakaretler yağdırırdı. Şimdi ne oldu? Her 12 Eylül, her 28 Şubat, her 27 Mayıs’ta millet sizi anıyor! Her Cumhuriyet bayramında “cumhur”un sesi duyuluyor meydanlarda. Her 23 Nisan’da “Milli İrade”ye vurgu yapıyor gençler.. Her 19 Mayıs’ta resmi tarih sorgulanıyor artık..
Her 10 Kasım’da doya doya ağlayabilirsiniz, o da size kalsın..
Övünmek ve dövünmekle olmuyor bu işler. Bizimkiler her yolu denediler.. Sizinkilere yaklaşarak himmetinizden istifade etmek ya da gazabınızdan kurtulmak isteyenler de oldu.. Ama nafile..
Biz size, sizin bize davrandığınız gibi davranmayacağız.. O yönden müsterih olabilirsiniz. Allah hiç kimsenin başına böyle bir felaket vermesin..
Önce kendi geçmişinizle yüzleşin.. Osman Nuri Çerman’ın “Dinde reform” projesini bulup bir inceleyin. Bir de “Cumhuriyetin 10. Yıl albümü”ne ve “15. Yıl şeref kitabı”na bir göz atın..
Biliyorum, kendi geçmişinize dair fazla bir şey bilmiyorsunuz bilmemesine de, bilmediğinizi de bilmiyorsunuz işin kötü yanı.. “Müthiş Türkler” efsanesi ile sizi iyi gaza getirdiler. Resmi ideoloji ve resmi tarihi, siz mümkün olan tek gerçek zannettiniz. Okullarda içtirilen anda bağlı olarak öğretilen yalanlara onun için sahip çıkıyorsunuz sanırım..
Boşuna dememişler, “cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür” diye.. Tevhidi tedrisatın ilk kurbanları sizler oldunuz. Babalarınızın uydurdukları yalanlara önce çocukları inandı..
Önce sakinleşin biraz. Okuyun, araştırın, dinleyin.. Öz eleştiri yapın. Yani bizim deyişimizle “nefs muhasebesi”. Dün baskı altına almaya çalıştığınız insanlarla iletişim kurmaya çalışın..
Belki bir gün özür de dilersiniz. Ama siz bildiğinizi okumaya devam edecekseniz bile, başkalarını tehdit etmekten ve meydan okumaktan vazgeçin artık..
Herkesin düşüncesi kendine.. İhtilaf ettiğimiz konularda birbirimize karışmaz isek, ittifak ettiğimiz konularda birlikte hareket edebiliriz o zaman.
Normalleşelim artık.
Türkiye korku tünelinden çıkıyor.. Onlar da gün gelecek gerçeği kabul edecekler. Hatta birileri zamanla, aldatıldığını düşünüp, belki bizden daha fazla eleştirecekler dünki yol arkadaşlarını.
Selâm ve dua ile..
YENİ AKİT