Kaldırın Şu Ölü Bebek Cesetlerini Önümüzden, İlişkilerimizi Bozuyor!

İktidara hoş görünme adına her türlü kılığa girebilen zihniyet sonunda işi getirip Rusya’nın vahşice sürdürdüğü katliamları örtme-geçiştirme müptezelliğine kadar vardırdı!

Sabah yazarı Melih Altınok iktidar sözcülüğüne-savunuculuğuna soyunmuş tayfaya level atlattı! İktidarı savunma, daha doğrusu iktidar sahiplerine “bakın ‘sizinkiler’ in bile sizin karşınızda tutum takındığı bir vasatta ben sizi ölümüne nasıl savunuyorum” mesajı yollama adına cibilliyetini gözler önüne seren bir yazı kaleme aldı ve Rusya’nın Suriye’de son günlerde yoğunlaştırdığı katliamı örtmeye çalıştı. Bunu yaparken de İdlib’te Rusya’nın gerçekleştirdiği vahşete tepki gösteren İslami kuruluşlara çamur atmaya kalktı.

Sabah yazarının tavrının, ulusal menfaatleri korumak, yerli ve milli güçleri desteklemek, dört bir yanımızı sarmış düşmanlara karşı devleti kollamak ve benzeri süslü-hamasi söylemlerin özünde sadece iktidara yaranma çabasının kılıfı olduğunu anlamamızı kolaylaştıran bir örnek olarak tarihe geçeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

 “Tamamen duygusal mı yani?” başlığıyla kaleme aldığı rezil yazıda Sabah yazarı şunları karalamış:

“Türkiye ne zaman ulusal çıkarları için stratejik bir ülkeyle diplomatik temas kursa hemen "kampanyaya" start veriliyor.
Cumhurbaşkanı beraberindeki iş adamlarıyla birlikte dev bir pazar olan Çin'e mi gitti...
Ankara, İsrail'le bir ilişki geliştirip Akdeniz'de doğalgaz, petrol aramaya mı başlayacak...
Ya da Orta Doğu'nun en etkin aktörlerinden Putin Türkiye'ye mi geldi...
Hemen bir ekip, arşivlere girip yakınlaştığımız ülkenin sabıkasını çıkartıyor. "Ölü çocuk" fotoğrafları buluyor ve sosyal medyada üzerimize boca ediyor.
İnsanın bakmaya bile dayanamadığı korkunç kareler...
Ama ne zaman çekilmişler, hangi ülkede kaydedilmişler, karelerdeki ölümlerin sorumlusu kim? Belli değil.
Olsun gerçeğin bu ayrıntıları önemli değil onlar için.
Yalana, ajitasyona meyillerine bakılırsa maksatları infial yaratmak, milletin midesini bulandırmak... Yöneticilerin bağımsız planlarına, programlarına gölge düşürmek, değersizleştirmek... Mümkünse de engellemek...
Öyle ya, zulümden yakınanın, hakkaniyet arayanın "gerçekten" başka neye ihtiyacı vardır ki, yalana niye başvursun?

***

Peki, kimin böyle bir amacı olabilir ve bu amacı için insanları kandırmaktan çekinmeyebilir?
Elbette Türkiye'nin rakibi, düşmanı olan yabancı devletler bu çabaya bayılırlar...
Çünkü Türkiye'nin kendilerinden bağımsız ekonomik ve politik planlar geliştirmesini, çıkarlarına zarar vermesini istemezler.
İyi de sosyal medyadaki bu manipülasyonları yapanlara bakıyorsun hiç de "yabancı" görünmüyorlar.
Hatta çoğunluğu kendine "İslami" imaj vermiş "yardım kuruluşuyuz" "iyilik, hizmet için varız" diyen çevreler...
Ancak bakıyorsunuz, kıymeti kendinden menkul meşruiyetleriyle, halkın oyuyla seçilmiş siyasilere ve kendi devletlerine parmak sallıyorlar... Türkiye'ye dış politika güzergâhı çizmeye çalışıyorlar.
Gel de dertlerinin "sadece" yardım, insanlık olduğuna inan... Ekmeğini yedikleri yerliliklerini sorgulama.

***

Öyle ya, "sivil" bir yapı için uluslararası organizasyon zor ve destek gerektiren bir iş.
Hiçbir ülkeye elinizi kolunuzu sallayarak girip "buradaki ezilenlere" yardım için örgütleneceğim diyemezsiniz.
Denemek isteyen Mısır'a gidip, dikta rejiminin ezdiği "Müslüman Kardeşler"e yardım getirdim desin bakalım, başına neler geliyor.
Yani bu iş için hariciyenin hatta istihbaratın, kısacası devletinizin desteğine ihtiyacınız vardır.
Olmazsa olmaz.
Ee, kendi devletinizle aranız bozuksa da başka bir devletle ilişkiniz mutlaka iyidir.
Var mı başka bir izahı?
Kendi devletleriyle araları bozuk olan ve kısa bir süre önce "Yalnızca Allah rızası için hizmet için varız" diyen FETÖ'cülere bakın... Araları hangi devletlerle iyi?

Seviyesizliği görüyor musunuz? Menfaat temini için kılıktan kılığa giren, düne kadar ilke diye, haksızlık ve zulümle mücadele adına savundukları her şeyi bozuk para gibi harcayan tipler, hiç utanmadan Müslümanları menfaatçilikle, birilerinin adamı olmakla ithama yelteniyor! Kardeşlik bilinci ve Ümmet sorumluluğuyla zulme karşı çıkanların tavırlarını, menfaat tutkunları “ardında akçeli işler var” karalamasıyla şaibeli göstermeye kalkışıyorlar. Yazık ki bu tipler ve bu ahlaki seviye(sizlik) iktidar sözcülüğüne soyunmuş halde ve daha acısı da iktidar sahiplerinin tüm bu olan bitenden hiç de rahatsız görünmüyorlar!  

Şimdi bu müptezel tiplerin gizlemeye, görünmez kılmaya çalıştığı katliam gerçeğini somutlaştıralım. Son 11 gün içinde İdlib ve çevresinde Esed rejiminin de desteğiyle Rusya tarafından gerçekleştirilen saldırıların bilançosu:

211’i gece olmak üzere 1.288 saldırı [Bunların 86’sı sarsıntı bombası; 63 yayılan etkili bomba, 26 misket bombası, 26 varil bombası, 5 adet vakumlu bomba] neticesinde 6 hastane ve sağlık merkezi; 4 okul; 3 cami ve 3 elektrik santrali tamamen tahrip edildi. Meskun 3 mahalle tümüyle oturulamaz hale geldi. Bu saldırılarda 203 kişi can verirken, 317 kişi yaralandı. 12 kişi ise kayıp!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!