Cenaze namazı sonrasında açıklamalarda bulunan Kahramanmaraş Özgür-Der temsilcisi Doç. Dr. Celal Kurşun, "Ye'se mahal yok! Şehitlerimizin kanı yeni öncüleri diriltmeye devam edecek. Mescid-i Aksa'nın avlusunda özgürce namazlarımızı kılacağımız günler uzak değil. O sebeple şehit İsmail Heniyye'nin de söylediği gibi şehadetin mübarek olsun ey aziz şehit Yahya Sinvar" dedi.
Kahramanmaraş sözcüsü Süleyman Erayman'ın okuduğu basın bildirisi sonrasında Doç. Dr. Veli Aba tarafından dua yapıldı.
Program her hafta yapılan "Sessiz Yürüyüş" ile devam etti. Yürüyüş sonrası Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi önünde toplanan kalabalık adına Doç. Dr. Bülent Köstü açıklamalarda bulundu. Program çocuklar tarafından okunan şiir ve ezgiler sonrasında sona erdi.
Basın açıklamasının tam metni:
Bugün bizler burada aziz komutan Yahya Sinvar’ın şehadetini tebrik etmek ve tıpkı onun gibi şehit olmayı Rabbimizden niyaz etmek için toplandık. Yahya Sinvar’ı bilenler ve tanıyanlar için akıllarda bir portre vardı. Yahya Sinvar denildiğinde 'Yiğit, mert, cesur ve şehadete aşık bir yiğit…' imajı akılları bürüyordu. İşte, Yahya Sinvar akıllardaki bu portreyi teyit edercesine şehadete yürüdü. Kanının son damlasına kadar ordusunun başında işgalcilerle çarpışan Yahya Sinvar, son anlarında dahi elindeki bombayla işgalcilere direndi. Allah ondan razı olsun ve şehadetini kabul buyursun. Kanının son damlasına kadar işgalcilerle çatışan ve nihayetinde can emanetini Rabbine teslim eden Yahya Sinvar, tüm insanlığa adanmışlık ve samimiyet dersi verdi. Bedel ödemenin ne anlama geldiğini gösteren o aziz komutan, arkasında yas tutulacak bir ölüm değil, tam anlamıyla imrenilecek bir hikaye bıraktı.
Yahya Sinvar, büyük bir kahraman olarak üzerinde hücum yeleği, son asırda cephede elinde silahı ile Siyonistlerle çatışarak, şehit edilen ilk lider olmuştur.
Mute savaşında; Zeyd şehid oldu, Ca'fer sancağı aldı. Ca'fer şehid oldu, sancağı Abdullah aldı, o da şehid oldu, sancağı Allah'ın kılıçlarından Halid bin Velid aldı. Ardından Allah zafer ihsan etmişti.
Hamas liderleri Şeyh Ahmed Yasin, Dr. Abdulaziz Rantisi, İsmail Heniye ‘den sonra dün de siyonist İsrail’in korkulu rüyası, büyük komutan, büyük başkan Yahya Sinvar şehid oldu. Allah şehadetlerini kabul eylesin.
Şehid Yahya Sinvar bir konuşmasında şöyle diyordu:
- Düşmanın bana verebileceği en büyük hediye, beni öldürmektir.
- Allah’ın huzuruna, düşmanın eliyle şehit olarak gitmek istiyorum.
- Felç, kalp krizi ya da bir kazayla ölmek istemiyorum. Sıradan bir ölümdense şehit olmak istiyorum.
- 59 yaşındayım. F-16 ile şehit edilmeyi korona virüsten ölmeye tercih ederim. Demişti ve arzu ettiği şekilde siyonist işgal çetesi ile göğüs göğüse çarpışırken canını vermiş. Bu şekil bir şehadet te yani cihad meydanında göğüs göğüse çarpışarak şehid olmak şehadetlerin en yücesidir.
İşte Sinvar bunu yapmıştır ve inşallah o yüce mertebeye ulaşmıştır.
"Eğer Musa'nın asası sizi yola getirmezse yarın Firavunun sopası sizi yola getirir." diyordu Yahya Sinwar ve yine “Uğrunda Öleceğin Bir Dava Edin, Adı İslam Olsun” diyordu Şehid Yahya SİNVAR.
29 Ekim'de doğdu. 18 Ekim'de cezaevinden çıktı. 7 Ekim'de Aksa Tufanı'nı başlattı. 17 Ekim'de şehit oldu. Ekim ayının parlak yıldızı Sinvar, tam da üstadı Şeyh Ahmed Yasin’in “bizler direndik! ileri atıldık ve kaçmadık! dediği gibi yaptı; kaçmadı, ileri atıldı, savaştı ve şehid oldu.. Cebinden ise belkide biz müslümanların sessizliğine sabretmek için sabır çektiği tesbihi çıktı.
Bazıları Sinwar, tünellerde saklanıyor diyordu. Sinvar istese Mısır, Ürdün ya da Katar'a gidebilirdi ama o meydanda aslanlar gibi mücadele edip Allah yolunda şehid olmayı tercih etti.
İşgalcilerin kendi itiraflarına göre şehit edildiğinden Sinvar olduğu anlaşılmış, Yani direnişçilerden farksız bir şekilde mücadele vermiş. Allah bilir en ön cephede şimdiye kadar kaç cendereden çıktı, kaç pusuda kaç işgalciyi cehenneme yolladı.
Allah, onun cephenin en ön saflarında aslanlar gibi göğüs göğüse çatıştığını, elindeki silahı, üzerindeki hücum yeleği ile son ana kadar izzetli bir şekilde direndiğini bariz bir şekilde tüm dünyaya gösterdi ve bizleri şahit etti. Allah şehadetini mübarek eylesin.
"Eğer suikastler direnişi sona erdirseydi, 90 yıl önce İzzeddin el Kassam şehit olduğunda direniş biterdi. Liderlerimizin yerine yeni liderler, bir askerin yerine on, bir şehidin yerine binlerce direnişçi gelir. Bu kutsal topraklar, zeytin ağaçları gibi mücahidler yetiştirir.” diyor Ebu Ubeyde.
Bu dava şahıslara bağlı değil, Allah’ın davasıdır ve yiğitlerin omuzlarında devam edecektir.
Bir Ölür Binlerce Diriliriz.
Diğer tarafta ta yine siyonist işgalci İsrail, kuzey Gazze’deki Cebaliye mülteci kampına yönelik kuşatmasını 13 gündür devam ediyor. Yardım kuruluşları, yüzlerce insanın şehid olduğunu, binlerce insanın mahsur kaldığını ve kaçmaya çalışanlara ateş açıldığını bildiriyor. Bölge sakinleri, bombardıman nedeniyle kurtarma çalışmalarının engellendiğini ve şehid cesetlerin sokaklarda kaldığını söylüyor. Filistin’in BM Temsilcisi “Kuzey Gazze’de şu anda bir soykırım içinde soykırım yaşanıyor” açıklamasını yaptı.
Öfkemizi diri tutalım, Gazze’yi gündemden düşürmeyelim,
Mute savaşı gibi Gazze’de de peş peşe şehid olan bu yiğitleri yardımlarınla sevindir. Bizlere de şuur ve onlara yardımcı olmayı nasip et.
Yahya Sinvar, çok istediği şehadete kavuştu. Yahya Sinvar’ın arkasından yas tutmuyoruz. Ancak Aziz komutan Sinvar’ın katili olan israil rejiminin haritadan silinmesi için canla başla çalışacağımıza söz veriyoruz.
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.”
KAHRAMANMARAŞ PLATFORMU