Kağıttan kaplan politikacı Bedii Süheyl!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Önce esti, gürledi.. Askeri, “kağıttan kaplan”a benzetti. Sonra küçücük bir karşı cevap sonrasında hemen özür üstüne özür diledi...

Özür dilemek bir erdemdir ama...

Özür dilemenin sebebine bağlı.

Korktuğunuz için özür diliyorsanız, bunun erdemlilikle bir ilgisi yoktur.

Bulunduğunuz mevkiyi kaybetmemek için özür diliyorsanız, bunun da erdemlilikle bir ilgisi yoktur.

Ama; diliniz sürçtüğü, hata sonucu yanlış bir ifade kullandığınız için özür dilerseniz, işte bunun adı erdemlililk olur.

Ön adı Bedii olan Süheyl Batum Bey, maddi bir hata sebebi ile mi özür diledi?

Yoo.

Dili sürçtüğü için mi özür diledi? Yoo.

“Ön adı Bedii” dedik ya..

Öyle kolay kolay dili de sürçmez.. Maddi hata ile de, bu kadar büyük laf etmez...

Bedii Süheyl Bey, uzun uzun düşünmüş, planını yapmış.. Ve muhtemelen ilk defasında, küçük bir ilimiz olan Zonguldak’tan bu yorumunu seslendiriryor ki, tepkileri ölçüp, aynı sözleri başka önemli konuşmalarında da tekrarlasın.

Ama olmadı.

Tepkiler beklediğinden fazla çıkınca, Bedii Süheyl de, çareyi hemen özür dilemekte buldu.

Askeri; “kağıttan kaplan”a benzetti ama, kendisi kağıttan bile değil; “yoğurttan politikacı” çıktı.

Niye mi yoğurttan politikacı?

Çünkü kendisini dün eleştiren üç genel başkan varken, o sadece birisine cevap verebildi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Şuurunu kaybetmiş politikacının hezeyanıdır” eleştirisinde bulundu.

Bedii Süheyl tek kelime edemedi.

Kendi partisinin Genel Başkanı, “Orduyu eleştirmek Genel Başkan’a aittir” şeklinde oldukça antidemokratik ve despotca bir eleştiri yaptı.

Ona da tek kelime ile cevap veremedi, Bedii Süheyl Bey.

Üçüncü eleştiride ise; AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın değerlendirmeleri vardı. Ona, hemen yarım saat içinde cevabı yetiştirdi Bedii Süheyl.

Hem de, 15 sene öncesinin olayları ile.. Varlığı tartışmalı olaylar ile..

Oysa; Bedii Süheyl’in politikada gözü var ise, önce kendi partisindeki konumunu belirlemeli.

Paraşütle partiye Genel Sekreter olan, sonra genel başkan yardımcılığına tav olan bir politikacı, rakip partilerin genel başkanlarına cevap yetiştirmekten önce, ‘Genel Başkan’ının grup toplantısındaki tavrına cevap vermeli idi. Vermeli ve hemen koltuğunu bırakmalı idi.

Bırakabilmeli idi.

Bırakamıyorsa, artık ondan, hiçbirşey olmaz.. Üstelik Genel Başkan’ın eleştirileri haksız noktadan ise..

Görünen o ki; Süheyl Bey’in politik hayatı adeta başlamadan bitti.

Dikkat edin, Kemal Bey’in Bedii Süheyl’e itirazı, “Yanlış düşünüyorsun. Askerimiz kağıttan kaplan değildir” şeklinde olsa idi, belki yine sineye çekilebilirdi.

Ama CHP Genel Başkanı’nın yaklaşımı ne şekilde oldu?

“Yaplıacak eleştirileri ben yaparım!”

Yani, “Sizin söz hakkınız yok” diyor, CHP’nin Genel Başkanı.

Genel başkan yardımcılarının, dolayısıyla milletvekllerinin de ‘konuşma hakkı’ yok” diyor! Ve bu parti, sosyal demokrat parti oluyor!

Nasıl oluyorsa..

Benim Süheyl Bey’den beklentim, bir an önce konuyu etraflıca değerlendirerek önce Genel Başkan’ına cevap vermesi..

Despotluk” ve “tek adam yönetimi” kokan, “Ben konuşurum” cevabını masaya yatırmalı.. Herkesin söz söyleme, eleştiri yapma hakkı olduğunu haykırmalı.. Eleştiri kime yönelik olursa olsun, toplumdaki tüm yanlışlıkların, tüm siyasi kadrolar tarafından dile getirilebileceğini hatırlatsın.

Sosyal demokratlık bunu gerektirir.

“Genel başkan yardımcıları, rakip partileri ve diğer siyasi olayları eleştirebilir. Askeri ise eleştiremez. Askeri sadece Genel Başkan eleştirebilir” şeklindeki bir yaklaşım, askeri kutsamaktan başka bir şey değildir.

Aynı zamanda da, bu tavrı kabullenenlerin, yoğurttan politikacı olduklarının delilidir.

Yoğurttan politikacıların da, bu ülkede yapabilecekleri bir hizmet yoktur!

YENİ AKİT