Kağıthane Belediyesi’nin Yurt Hakkındaki Açıklamaları ve Akla Gelen Bazı Sorular

Süleymancıların işlettiği Sadabad Öğrenci Yurdu’nun belediye tarafından yıkılmasıyla ilgili gelişen tartışmalar üzerine Kağıthane Belediyesi bir açıklama yaptı.

Önce Anadolu Ajansı’nın aktardığı konuyla alakalı haberi okuyalım:

Kağıthane Belediyesi, depreme dayanıksız olduğu ve yapılan tüm itirazların reddedildiği resmi raporlarla belirtilen Sadabad Öğrenci Yurdu ve Lojman Binasının, olası bir depremde birçok can kaybına neden olacağını belirterek, binaların kontrollü yıkımı sayesinde bu can kayıplarının da önüne geçildiğini bildirdi.

Kağıthane'de olası bir İstanbul depremini en az hasarla atlatmak için öncesinde alınan tedbirlerin artırılarak devam ettiğine vurgu yapılan açıklamada, son olarak Çağlayan Mahallesi Ayazma Caddesi No.16-18'de, tapunun 5815 ada, 15 parselde bulunan "Sadabad Öğrenci Yurdu ve Lojman Binası"nın kaçak, dayanıksız riskli yapı olduğu gerekçesiyle Kaymakamlık, emniyet ve belediye ekiplerinden oluşan görevlilerce kontrollü şekilde yıkıldığı anımsatıldı.

Yapının kaçak ve riskli olduğu tespit edildi

Açıklamada, 1979 yılında Maliye Hazinesi arazisi üzerine kaçak ve ruhsatsız olarak yapılan 5 katlı öğrenci yurdu binası ve hemen yanında bulunan lojmanın, betonarme kısımlarından alınan numuneler (karot) neticesinde riskli yapı, yani depreme karşı dayanıksız yapı olduğunun tespit edildiği ifade edilerek, şunlar kaydedildi:

"Riskli Bina Tespit Raporu, 13 Şubat 2017'de 146546 YKN ve 146554 YKN numaraları ile düzenlendi. 25 Mayıs 2017 tarihinde 2142777 sayılı yazı ile ilgili yurdun yöneticisi olan derneğe ekipler tarafından tebligat yapıldı ancak dernek, riskli bina tespit raporuna itiraz etti. İtirazı inceleme makamı olan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü 17 Temmuz 2017 tarih ve 240046 sayılı yazı ile itirazın reddine karar verdi ve rapor kesinleşmiş oldu. Tapu kaydına şerh edildi. Kesinleşen Riskli Bina Tespit Raporu ilgili derneğe tebliğ edilerek yasa gereği 60 gün süre verildi. Akabinde 28 Aralık 2018 tarihinde yine ek süre tanındı. Tüm bu işlemlere karşı idari yargıda davalar açılmış, yürütmenin durdurulması kararı alınmış, itiraz ve delillerin ibrazı akabinde yürütmenin durdurulması kararları mahkeme tarafından kaldırılmıştır. 1 Şubat 2018'de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yurt binasının boş tutulması, yurt binasının yıkılmasını konu alan bir yazı tebliğ etti. 2 Ocak 2019'da da Kağıthane Kaymakamlık makamına mezkur yapıların nüfus ve eşyadan tahliyesi için yazı yazıldı. Bu işleme karşı açılan idari davada yürütmenin durdurulması talebi de mahkemece reddedildi."

Açıklamada, 30 Nisan'da yıkım için yeniden yazılan yazıya derneğin tekrar mahkemeye başvurarak itiraz ettiğine vurgu yapılarak, yapılan itirazın 30 Eylül'de verilen kararla reddedildiğine dikkati çekildi.

Son olarak 24 Ekim'de 6306 sayılı yasa hükümlerinin icrası için Kaymakamlık makamına bilgi verildiğine vurgu yapılan açıklamada, "31 Ekim 2019 tarihinde yapılacak olan tahliye ve yıkım için gerekli işlemlerin yapılması istenmiştir." denildi.

"Yapılan uyarılar dikkate alınmadı"

Açıklamada, "2017 yılından itibaren gönderilen tebligatlarla, yapının olası bir depreme karşı dayanıksız olduğu ilgili kişilere bildirildi. Söz konusu yurt binası ve lojmanda 60’a yakın öğrenci ve vatandaşın yaşadığı biliniyor. Olası bir depremde can kayıplarının önlenmesi için söz konusu yapının yıkılması kanuni olarak mecburi hale geldi. İlgililerin, binanın riskli ve her an yıkılabileceği bilgisini resmi evraklarla son 3 yıldır iletmesine rağmen, yurt yönetimi ve derneği bu uyarıları dikkate almayarak bir anlamda öğrencilerin ve ailelerin hayatlarını tehlikeye attı. Her defasında mahkemeye başvurarak sürecin uzamasına neden oldu." bilgileri yer aldı.

Aynı alanda, yurt binasının hemen yanındaki Ayazma Camisi'nin de depreme karşı dayanıksız, risk teşkil eden ve yıkılma tehlikesi olan bir yapı olduğunun tespit edildiği aktarılan açıklamada, caminin 2014'te ibadete kapatıldığı ve akabinde 2016 yılı sonlarında kontrollü bir şekilde, yeni bir cami yapılmak üzere yıktırıldığı anlatıldı.

"Yurt yönetimi öğrencileri maniple etti"

Son olarak meydana gelen İstanbul depreminin, bir kez daha riskli yapıları gündeme getirdiği belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi:

"Öyle ki, yaşanabilecek bir deprem, birçok öğrenci ve ailenin aynı çevrede bulunduğu söz konusu bu alanda büyük kayıplara neden olabilirdi. Ekipler kontrollü yıkımın gerçekleşeceği günden önce yurt binasının yıkılacağı bilgisini, yurt yönetimine bildirdikleri halde binalar boşaltılmamıştır. Ekipler 31 Ekim Perşembe günü erken vakitte olay yerine gelerek binanın kontrollü şekilde yıkılacağı bilgisini tekrar yurt yönetimine bildirdi ve eşyaların tahliyesi için zaman tanıdı. Ancak yurt yönetimi öğrencileri de maniple ederek yıkımı engellemek için Kaymakamlık, Emniyet ve Belediye ilgililerinden oluşan görevlileri yurt binasına almadı. Eşyaların tahliyesi için öğrenci ve vatandaşlara süre tanındı ve yurtta bulunanlar eşyalarını arka taraftaki yeni yapılan yurt binasına taşıdı. Tahliye işleminin ardından sabah saat 08.00 sularında ekipler kontrollü yıkımlarına başladı."

Açıklamada, 5815 ada, 15 parselin Maliye Hazinesi adına kayıtlı 3 bin 339 metrekare alanlı olduğu anlatılarak, parselin tamamının 1/5000 ve 1/1000'lik imar planlarında cami o alanı olarak belirlendiğine dikkati çekildi.

"Can kayıplarının da önüne geçilmiş oldu"

Öğrencilerin eşyaları ile birlikte aynı alanda bulunan yeni yurt binasına taşındığı ifade edilen açıklamada, yeni yurt binasının "Özel Sadabad Ortaöğretim İsa Ayten Erdoğan Erkek Öğrenci Yurdu" adıyla faaliyet gösterdiği ve Çağlayan Mahallesi 5815 ada, 13 parsel sayılı yerde 4/71 ruhsat numarası ile yer aldığı belirtildi.

Açıklamada, "Depreme dayanıksız olduğu ve yapılan tüm itirazların reddedildiği resmi raporlarla belirtilen Sadabad Öğrenci Yurdu ve Lojman Binası, olası bir depremde birçok can kaybına neden olacaktı. Binaların kontrollü yıkımı sayesinde bu can kayıplarının da önüne geçilmiş oldu. Kamuoyunun bilgisine sunulur." ifadelerine yer verildi. 

CEVAP BEKLEYEN SORULAR:

Yıkım kararının merkezinde Süleymancıların olması haliyle tartışmayı ve soruları uzatıyor. Evet, itikadi olarak bu cenahın tekfirciliğe varan olumsuz yönleri bulunmakta. Gerek bu ve gerekse de ticari ilişkilerinde ortaya koydukları bir takım hukuksuzluklar veya usulsüzlüklerden ötürü söz konusu cenaha karşı kamuoyunun kahir ekseriyetinde haklı bir kızgınlık var ama bunlardan hiçbiri bu yıkımın gerekçesi değil. Belediyelerin imar ve iskan oyunlarını bilmeyen görmeyen mi kaldı ki Kağıthane Belediyesinin izahı öz ve tek hakikat olsun?

Doğrudur, Süleymancılar da başka tarikatlar da diğer birçok kişi ve kurumlar gibi kaçak göçek işler yaptı, yapıyor ve yine yapacak; sorun şu ki siyasi uyum varsa bunlar görmezden gelinir ve idare edilir amma ayrışma ve çatışma varsa kanunlar, tebligatlar, uzman görüşleri devreye girer hemen ve binayı başlarına yıkarlar. Bu olay da belediye açıklamasında öne çıkarılan gerekçelerin ötesinde böyle olmasın mı?

-Bu yıkım gerçekten de belediyenin açıkladığı gibi böyle objektif şartlarda mı gerçekleşmiştir yoksa bunun siyasi gündem ve ilişkilerle ilişkisi mi var?

-Belediye açıklamasında yurt binasının “kaçak” olduğunun altı defalarca çiziliyor. “Kaçak” ise 30 yıldır bu durum neden sorun olmadı, işlem niçin 40 yıl sonrasına ertelendi? İstanbul’daki yüzlerce binlerce kaçak yapıyla birlikte düşünüldüğünde yıkımın “kaçak” sıfatı ile gerekçelendirilmesi ne kadar inandırıcı?

-Açıklamada öne çıkan dikkat çekicisi bir diğer vurgu da “hazine arazileri”… Kağıthane ve İstanbul genelinde acaba kaç bina Hazine veya Orman arazisi üzerine inşa edildi? Bunlar tespit edildi mi? Tespit edilenler hakkında da yıkım işlemi ivedilikle yapılacak mı?

Gündem Haberleri

Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerini kolaylaştıracak yeni adımlar devrede
Şanlıurfa’da cinsel sapkınlık programı tepki çekti
AK Parti'de yeni İstanbul İl Başkanı belli oldu
“Şam fehedildiyse Kudüs'ün de fethi yakındır"
Muğla'da Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans helikopter düştü: 4 ölü