Kafatası Irkçısı Kemalistlerin Mimar Sinan’a Yaptıkları

Yavuz Bahadıroğlu, ırkçı “ant” konusunda kaleme aldığı eleştirel yazılarını sürdürüyor.

Konuyla ilgili Kemalist-ulusalcıların insanların Türklüğünü ispat için kafataslarını ölçme girişimini hatırlatan Bahadıroğlu, bundan Mimar Sinan’ın da payına düşeni aldığını söylüyor.

Yavuz Bahadıroğlu’nun Yeni Akit’teki köşesinde konuyla ilgili yayımlanan son yazısı (27 Ekim 2018) şöyle:

“Türk mü?” Diye Mimar Sinan’ın Kafatası Ölçüldü!

02 Ağustos 1935 tarihli Akşam Gazetesi, “Mimar Sinan türbesinde araştırma” başlıklı bir haber geçiyor…

“Süleymaniye’de Mimar Sinan türbesinde yeni bir araştırmaya başlanmıştır.

Araştırmada itfaiye de çalışmaktadır… Alâkadarlar çok ketum davranmakta ve yalnız tarihî tetkikat yapıldığını öne sürmektedirler… Bu araştırmanın zabıtayı mı, asarı atikayı (eski eserler) mı alâkadar ettiği belli değildir.”

Diğer gazetelerde de “Dahi San’atkâr’ın kafası mezarından çıkarıldı”(Cumhuriyet) başlığıyla benzer haberler yer alıyor.

Haber maalesef doğrudur: 01 Ağustos1935 günü Türk Tarih Araştırma Kurumu (Bugünkü adı, Türk Tarih Kurumu) Asbaşkanı Prof.Ayşe Afet İnan, aynı kurumun üyesi Hasan Cemil Çambel ve antropolog Şevket Aziz Kansu, Süleymaniye Külliyesi’ne gidip Sinan’ın mezarını açmışlar, kafatasını çıkarmışlardır…

Kafatası, diğer Türk beylerine reva görülen metodla ölçülecek, bu surette Koca Mimar’ın Türk olup olmadığına karar verilecektir.

Bu “kafatası avcılığı”nın gerekçesi de ilginçtir: O günlerde bazı Avrupa gazetelerinde Mimar Sinan’ın Türk olmadığına ilişkin birkaç yazı çıkmıştır. Bunun aksi ispatlanacaktır…

Şevket Aziz Kansu, mezara giripkafatasını temizliyor.Sonra da Almanya’dan ithal edilen âletlerle Sinan’ın kafatasını ölçmek üzere evine götürüyor. Kafatasının azami genişliğini azami uzunluğuna bölüp 100’le çarparak “kafatası endeksi”ni çıkarıyor. “Dorikosefal” çıkarsa Avustralyalı, Günay Afrikalı ve Aborjin yerlilerine mensup sayılacak, “Mezosefal” çıkarsa ya Avrupalı veya Çinli sayılacak,apotomosefal çıktığı takdirde Ermeni olduğuna karar verilecek, ancak “Brakisefal” çıkması halinde Sinan,“Türk” ilan edilecektir!

Kısa süre sonra Kansu müjdeyi veriyor: “Brakisefal”! Yani Türk kafatası!

Böylece Sinan, “Türk” ilan ediliyor (Başka bir millete mensup olduğu anlaşılsaydı, eserleri yıkılacak mıydı?). Ancak başka bir sorun vardır: Türklerle birlikte Moğollar, Kızılderililer, İsviçreliler, Bavyeralı Almanlar, Fransa’nın orta bölümünde yaşayan topluluklar, Boşnaklar, Gürcüler ve bir kısım Ermeniler de “Brakisefal” kafalıdır: Kimse bunun üstünde durmuyor.

İş bittikten sonra Sinan’ın kafatası mezarına konmuyor. Kurulması düşünülen Etnoğrafya Müzesi’nde sergilenmek üzere alıkonuyor. Ondan sonrasını ise kimse bilmiyor. Kafatasının nerede olduğuna ilişkin hiçbir kayda rastlanmıyor.

Ahmet Davutoğlu başbakanlığı sırasında “Mimar Sinan’ın kafatasının arandığını” söylüyor, ancak ondan da bir şey çıkmıyor.

Cumhuriyetin ilk arkeoloğu İbrahim Hakkı Konyalı’ya göre, Sinan’ın kafatasının çalındığını, 1940′larda türbeyi restore edenler ortaya çıkarıyor.

Kayıp kafatasından habersiz olarak mezarı açtıklarında Mimar Sinan’ın kafatasının olmadığını görüyorlar. Araştırma yapılıyor ama nerede olduğu tespit edilemiyor. Koca Sinan’ın kafatası sırra kadem basmıştır!

“Şevket Aziz Kansu’nun kafatası koleksiyonu arasında olabilir” diyenler de var, “Mason localarında aransın” diyenler de…

“CHP ırkçı değil” diyenler,devr-i iktidarında yapılanlara bakmalı. Yapılanları mazur görmek ise, zaten “ırkçılık”tır!

“Öğrenci Andı”nı dayatan Dr. Reşit Galip de o “kafatası ırkçılığı”nın ideologlarındandır.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!