Kadroda herkes var

Abdurrahman Dilipak

Hep söylüyorum, media, mafia, sermaye, bürokrasi, STK, yargı, spor, her yerde varlar.

Kadrolarında şeyh de var, fahişe de..

Mehdi, Mesih, şeyh bir tarafa, Resul bile var..

Hatta işin içinde cin de var, şeytan da.. Bu alem büyülü bir alem.. Ülkeyi, toplumu “kafes”e almak için her şeyi planlamışlar..

Bunların televizyonları, radyoları, gazeteleri, dergileri, internet siteleri var.. Ve tabii, sarsılmaz bir imanla efendi hazretlerine bağlı müritleri de...

En büyük fitne, Mehdilik fitnesi olarak önümüzde duruyor..

Zaten kıyamet alametlerinde de böyle bir fitneden söz edilmez mi?

Yahudi ve Hıristiyan aleminde ise Mesih beklentisi var..

Kimse “Deccal”i beklemiyor, kimse “Yecüc-Mecüc”, ya da “Gog-Magog”dan sözetmiyor.. Herkes bir “kurtarıcı” bekliyor!

Oysa o beklenen kurtarıcının bizzat kendisi bir felaketin habercisi olabilir..

Aslında herkes şunu bilmeli. Yeni bir vahiy beklemeyin.. Kurtarıcı da yok.. Hz. Ali geldi, ne oldu? Ya da kendilerine peygamber gönderilen topluluklar peygamberlerini nasıl karşıladılar?.

Unutmayın, Hz. Ali zamanında Mekke’de doğup cehenneme gitmek, Stalin zamanında Moskova’da doğup cennete gitmek mümkün.. Firavun sarayında Musa olmak da mümkün, Eyyüb’un çadırında kardeş katili olmak da. Nuh’un oğlu olup gemiye binmemek de.. Kafanızı kimseye kiraya vermeyin.. Unutmayın, peygamberlerin bile kurtarıcı gücü yok ve peygamberler dışında kimse mutlak anlamda masum değildir..

Aslında kimse kimseye güvenmiyor.. Tehdit, şantaj, ne istersen var..

Ulus, cumhuriyet, Atatürkçülük, laiklik, işin kandırmacası..

Geçen gün Nevzat Tarhan “Yeni Menemen planları yapılıyor olabilir” diye yazmıştı.. Yeni bir Menemen planı sözkonusu ise yeni kurbanlar, yeni meczuplar ve ipi çekilecek yeni şeyhler de bulmak gerek..

Cumhuriyet gazetesine bomba attıranlar, ya da Danıştay saldırısının arkasındaki el kimin eliydi?. Sakın ortalık karışsın diye birileri kendi ellerinin altındaki kimi isimleri kurban olarak seçmiş olmasın..

Bu piyasada dostluk, arkadaşlık, vefa filan yok.. Deşifre olanlar, kullanım süresi bitenler çok kolay harcanır.. Birçoğu tek kullanımlıktır..

Laikçileri görüyor musunuz, nasıl “dinci planlar” yapıyorlar.. Ve bizimkiler nasıl bu tezgaha bu kadar kolay düşüyorlar.. Kalkancı’dan ders almamış gibiler.. Dün şeyhlik yaptırdıkları adam, bugün sahte Captagon’dan yargılanıyor..

Tuncay Güney’in anlattıkları kulağımıza ders olmalı aslında.. Kimileri için iş iştir, fark etmiyor.. Şeyhlik de yaparlar, barmenlik de..

Bizim Ulvi Alacakaptan’ın geçen gün Üsküdar’da izlediğim tek kişilik bir oyunu vardı.. Yurdum insanının rol ile gerçeği karıştırdığını anlatıyordu oyunun bir bölümünde.. Bizim cemaat tiyatroya gitmediği için bedavadan televizyonla yetiniyor, onun için de tongaya basmaktan kurtulamıyor.. Çünkü bilmiyor ki “ucuz etin yahnisi yenmez”. Rating peşinde koşanlar, mayınlı tarlada top koşturmazlar.. Kimi de sanat diye adamları alıp magazin dünyasının büyü kazanına daldırıp daldırıp çıkartıyor..

Aslında sadece sahnede rol kesilmiyor. Siyaset de bir oyun değil mi? Hele borsa.. Bayılıyorum borsa oyununa.. Muhteşem bir illüzyon.

Adam şeyh rolü kesiyor, herkes de gerçek sanıyor.. Adam paşa paşa suç örgütüne liderlik yapıyor, kimsenin gık’ı çıkmıyor.. Adam merdivenden düştü, şuurunu kaybetti diyorlar, öbür tarafta tango yapıyor..

Bir darbe planı deşifre edilmiş, kendisine parti lideri denen birileri celladını alkışlar gibi darbecilerin avukatlığını yapıyor.. Ulusalcı geçiniyor, ulusu birbirine kırdırmanın peşinde..

Son albayın intiharından sonra gözler şimdi hem Özden Örnek’te, hem de Er İlhami Erdil paşada..

“Dostluk, kardeşlik” diye çalmadıkları kapı yok. Hemen hemen her tarikatın kapısını çalıyorlar. Oralara sızmaya çalışıyorlar.. Oralardan çevre edinmeye, adam bulmaya çalışıyorlar..

Selam ve dua ile..

VAKİT