Kadir Gecesi'nin kıymetini bilmek ve karşılığını yalnızca Allah'tan bekleyerek onu ihya etmek...

Yaşar Değirmenci, Kadir Gecesi'nden istifade etmenin yollarını incelediği yazısında Kitab-ı Kerim ile ilişkimizi gözden geçirme çağrısında bulunuyor.

Yaşar Değirmenci / Yeni Akit

Kadir Gecesinin kadrini bilelim!

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise ebedi azaptan kurtuluş vesilesi olan Ramazan-ı Şerif’in son günlerindeyiz. Bu müstesna günler, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini içinde barındıran günlerdir. Kadir gecesi, rahmet ve mağfiretin sağanak sağanak yağdığı, inanan gönüllerin sevgi ve merhametle coştuğu mübarek bir gecedir. Kadir gecesi, unuttuğumuz değerleri hatırlatan, körelen vicdanlarımıza hayat sunan eşsiz bir gecedir. Allah Resûlü bu gece hakkında ümmetini şöyle uyarmıştır: “Bu gecenin hayrından mahrum kalan, bin ayın hayrından mahrum kalmış gibidir.” Kadir gecesini kıymetli kılan, o gece indirilen Kur’an-ı Kerim’dir. O Kur’an ki okunması ibadet olan Zikir’dir. Hak ile batılı, iyi ile kötüyü, eğriyle doğruyu birbirinden ayıran Furkan’dır.

Kıyamete kadar gelecek bütün insanlara hidayet yolunu apaçık gösteren Mübin’dir. Buyruklarını düstur edinenleri, ömrünü Kur’an’ın yolunda geçirenleri iki cihanda yücelten Aziz’dir. Zihinleri ve gönülleri Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e göre yeniden inşa etme, onun hayat veren soluklarıyla yeniden dirilme ve diriltme gecesidir. Kur’an; bizim yüreğimizdeki, zihnimizdeki, hayatımızdaki zamanın getirdiği kiri, isi, pası yaptığımız tevbe ve istiğfarla silip süpürüp pırıl pırıl bir hâle getirir. Her pişmanlığın tövbe olduğunu unutmayalım. 

O halde, madem Kadir gecesi diye bir gece var ve madem bu gece bin aydan, yani uzun bir insan ömründen daha hayırlı. O zaman bütün gayretimi, böyle bir geceyi hakikaten idrak ve tecrübe etmenin gayreti içinde olmalıyım. O hâlde, bu mübârek sûreyi de, bu gözle ve bu gönülle okumaya çalışmalıyım.

Peygamber Efendimize “Kur’an-ı Kerim” nâzil olduğunda, ne oldu, öncesinde ne yaşadı, sonrasında ne değişti? Nasıl bir tecrübe yaşadı? Bu soruların cevabını doğru tespit edip verebilirsek, Kadir gecesinin mahiyetini daha iyi anlayabiliriz. 

Peygamber Efendimiz, inançta şirke, muamelatta zulme saplanmış bir toplumda yaşıyordu. Gönlü ne şirke razıydı ne de zulme. Ne putlara tapınmada bir hakikat görüyordu, ne de kölelere zulmedilmesine vicdanı dayanıyordu. Derin bir ızdırap çekiyordu, dertliydi. İşte bu ızdıraptı, onu Allah’a götüren. Kadir gecesini yaşamaya talipsek öncelikle, milletin ümmetin, insanlığın derdiyle dertleneceğiz. Bu dert, bizi bir hakikat arayışına sevk edecek. O zaman kendimize bir Hira mağarası bulup Rabbimizin rızasını kazandıracak salih ameller işlemeye başlayacağız. Peki, neye, kime teslim olacağız? Bu âlemin kendi kendine var olamayacak kadar muhteşem ve kompleks olduğuna; parçanın bütünü anlama imkânı olmadığı için kendimiz bir “cüz” olduğundan, “küll”ü kendi başına açıklamaya muktedir olmadığımız; bütün bu gördüğümüz varlık âleminin ardında, onu tasarlayan bir Yüce Rabbimizin olması gerektiğine. Peygamberimiz Muhammed Mustafa Efendimiz, bu hakikat arayışının sonunda hakikati vahiyde Kur’an’da buldu. Yaşadı, yaşattı. Kur’an; toplamak, bir araya getirmek ve “bir”leşmek üzere “bir”leştirmek. Neyi? Gördüğümüz her şeyi. Önce O’na teslim olarak.

Allah Teâlâ, Kur’ân’ın gelmeye başladığı geceyi “mübarek bir gece” olarak nitelemektedir. Mübarek, “kutlu, bereketli, insana maddî ve manevî imkânlar bahşeden, fırsatlar sunan” demektir. Kur’ân’ın böyle bir gecede inmeye başlaması hem o gecenin ve onu ihtivâ eden Ramazan ayının hem de Kur’ân’ın önem ve değerini açıkça ortaya koymaktadır. Kur’ân Allah’ın, kullarına en büyük lûtfu, eşsiz nimetidir. Ramazan ayında Kadir Gecesinde verilmiştir. Kadir Gecesini, Rabbimizin rızasını kazanmamıza vesile olacak amellerle dolu dolu geçirerek bütün senemizde ‘ilim/amel/ihlas/ihsan’ istikametimizi devam ettirmeliyiz. Hiçbir nafile namaz, farzları, sünneti müekkedeleri ihmale/terke sebebiyet vermemeli. Bu gece de yatsı ve teravih namazının cemaatle kılınması, camilerimizin doldurulması ‘yaygın hastalıklar’dan da kurtulmamıza vesile olur inşallah. Bütün dini hükümleri ihtiva eden Kur’an, geçmiş semavi kitapların da özetidir. İman, ibadet, ahlak ve sosyal bakımdan insanı ve insan topluluklarını (ümmetleri) maddi-manevi mutluluğa ulaştıracak her şeyi bildirmiştir. Kur’an-ı Kerim; insanlar için bir hidayet kaynağı son ilahi kitap olarak gönderildiğinden, bütün insanlığı içine alacak şekilde umumidir. İnsanı dünya ve ahirette mutlu kılacak her şeyi ihtiva eden bir Kitab-ı Mübin’dir. Hayat Rehberi Peygamberimizin yol göstericisidir.

O’na sımsıkı sarılan sapıklığa/sapkınlığa düşmez. Onun gösterdiği yolda yürüyen şaşırmaz.

Kadir gecesini idrak ederken, dünyanın neresinde olursa olsun açların, yoksulların, mahrumların, mağdurların, zulme uğramışların haklarına dikkat kesilmek, onların dertleriyle dertlenmek acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak hepimizin vazifesidir. İnsanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı, şerrin kilidi olmak, bütün Müslümanların sorumluluğudur. Bu geceyi, ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz müddetçe ihya etmiş oluruz. Kur’an-ı Kerim’in ahlak ve adalet ilkelerine sarıldığımız ölçüde bir ömre bedel manevi gelişmeler yaşayabiliriz. ‘Her geceni Kadir, her nefesin ahir bil’ şuuruyla hayatımızı sürdürelim. Peygamberimizin çok sık yaptığı şu duayı da ihmal etmeyelim. “Ey kalpleri çeviren Rabbim! Benim kalbimi hak dininin üzerinde sabit kıl.” Peygamber Efendimiz, bu gecenin faziletine dair şöyle buyurmuşlardır: “Kim ki, Kadir gecesinin, kıymetine inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek ihya ederse, onun geçmiş günahları bağışlanır.” Bu geceye denk gelirsek nasıl dua edelim diye sorduğunda, Hz. Aişe validemiz: “Allahumme inneke afuvvun kerîmun tuhibbul afve fa’fu annî (Allah’ım! Sen, çok affedicisin, pek cömertsin. Affetmeyi seversin. Lütfen ve keremen beni de affeyle!)” buyurmuşlardır. Ya Rab! Gazze’de ve her yerdeki mazlumların, mağdurların akan kan ve gözyaşlarını durdur. Zalimleri kahreyle. Bütün kardeşlerimizin bayrama huzur ve güven içerisinde ulaşmasını nasip eyle. 

Yorum Analiz Haberleri

Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası
"Mustafa Kemal'in askerleri"ne ne zaman dur diyeceğiz?
Gazze katliamı ve Hasbara’nın iflası
Medyadaki ahlaksızlığa neden göz yumuluyor?