Kadınlar Yusuf’u görünce şaşıp ellerini kestiler...

Kadınlar Yusuf’u görünce şaşıp ellerini kestiler ve "Allah'ı tenzih ederiz ama, bu insan değil ancak güzel bir melektir" dediler.

“Kadınların kendisini yermesini işitince onları dâvet etti; koltuklar hazırlandı; geldiklerinde her birine birer bıçak verdi. Yusuf'a: “Yanlarına çık” dedi. Kadınlar Yusuf'u görünce şaşıp ellerini kestiler ve “Allah'ı tenzih ederiz ama, bu insan değil ancak güzel bir melektir" dediler.” (Yusuf – 31)

Kadın o kadınların kendisi hakkında dedikodularını işitince hemen onlara haber gönderip dâvet etti. Sarayına çağırdı onları.  Onlara güzel bir sofra hazırladı, dayanıp yaslanacakları koltuklar hazırladı ve onlardan her birine önlerindeki meyveleri soymak üzere birer de bıçak verdi. Kadınlar ellerindeki bıçaklarla meyveleri soymaya başladıklarında kadın Yusuf’a dedi ki "Ey Yusuf çık onların karşılarına". Hepsinin görebileceği bir mekânda Yusuf onlara göründü, öyle beğendiler, öyle şaşırdılar ki Onu görünce heyecanlarından meyve yerine ellerini kestiler. Ve dediler ki hâşâ lillah! Allah’ı tenzih ederiz, bu bir insan değildir. Bu olsa, olsa Kerîm bir melektir, üstün bir melektir dediler. Bir kere gördüler Yusuf’u. Ama Onun güzelliğine hayran kalıp ellerini kestiler.

BASAİRUL KUR’AN

Başvezirin eşinin düzenlediği bu davetten onların, sosyete sınıfına mensup olan, saraylardaki partilere davet edilen, son derece görkemli ve ihtişamlı bir biçimde ağırlanan kadınlar olduklarını anlıyoruz. Yine onların o dönemde, doğu işi şilte ve yastıklarla donatılmış koltuklar üzerine oturarak yemek yedikleri görülüyor. Başvezirin eşi bu koltukları onlar için hazırladı. Yemekte kullanmaları için herbirine de birer bıçak getirdi. Buradan, o dönemin Mısır’ında maddi uygarlığın yüksek bir düzeye ulaştığı, saraylardaki konforun da son derece görkemli olduğu anlaşılıyor. Binlerce yıl öncesindeki bù dönemde, yemek sırasında etleri kesebilmek ve meyveleri soyabilmek için bıçak kullanılması, konfor ve maddi uygarlık düzeyi açısından, son derece anlamlıdır. Derken, Yusuf’un onların huzuruna çıktığını görüyoruz. Başvezirin eşi Yusuf’a:

“Çık şunların önüne, dedi.”

“Kadınlar Yusuf’u görünce güzelliği karşısında büyülendiler.” “Allah’ım sen ne büyüksün, dediler.”

Bu bağlamda, “Allah’ım sen ne büyüksün” demeleri, Allah’ın eseri olan bu harikulâde güzellik karşısında duydukları dehşetin ifadesidir. Nitekim ardından, hemen eklediler:

“Bu bir insan değil, olsa olsa saygın bir melektir.” ( Yusuf’un, gerek başvezirin eşini, gerekse diğer kadınları şaşkına çeviren bu güzelliğini belirtme noktasında, tefsir kitaplarında uzun uzun açıklamalar bulunmaktadır.

FİZİLALİL KUR’AN

Kur'an Haberleri

Hüküm, yanlızca Allah’ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir
"Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar olan bir tek Allah mı?"
"Allah’a herhangi bir şeyi şirk koşmamız bizim için olacak şey değildir"
“Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terkettim."
Zindan arkadaşları Yusuf'a dediler ki: "Bu rüyalarımızın ne anlama geldiklerini bize anlat”