Kadın “Taşıyıcı”dır; Can Alma Hakkı Yoktur!

İslam bakış açısından hamile kadın, "taşıyıcı"dır. Bu ona taşıdığı canı aldırtma hakkını vermez, babasına da devletin çıkarttığı yasalara da.

Kürtaj tartışmalarıyla ilgili ufuk açıcı yazılarına devam eden Ali Bulaç, bugünkü yazısında laik-liberal bakış açısı ile İslam bakış açısına göre “cenin”in haklarını ele alıyor. Bulaç, yazısında kürtaj tartışmasının, liberal-laik haklar teorisinin ne kadar vicdansız ve hayata düşman, dini bakış açısının da hayata ne yüksek seviyede değer verdiğini göstermiş olduğunu belirtiyor.

Cenin hakları

Ali Bulaç / Zaman

Hakların belirlenmesinde laik/liberal bakış açısı, "çıkar"ı esas alır. Buna göre öznenin bir fiilde çıkarı varsa hakkı da vardır. Bu açıdan -çeşitli sebepler dolayısıyla- ceninin öldürülmesinde annenin çıkarı söz konusu olduğundan onu öldürme hakkı da vardır; ceninin canlı olması öldürülmemesinin gerekçesi olamaz, çünkü hayvan da canlıdır. Hayvanı keser, etini yeriz; çünkü hayvan canlı da olsa zihin-bilinç sahibi, yani kişilik değildir; nitekim talep etmez.

Liberal hak teorisine göre ceninin olmayan çıkarı ile annenin çıkarı arasında tercih anneninkinden yana yapılır. Çıkarına rağmen, kadının doğurmaya zorlanması, bedenini kendisine bağımlı başka varlığın (cenin) ihtiyaçlarını karşılamak için kullandırmak zorunda bırakılması kadının bedeni ve geleceği üzerinde karar verme, onun özerk birey olma hakkına aykırıdır. Liberal felsefe hak ve özgürlüklerin belirlenmesinde bireyi, bireyin kendi çıkarını istemesini, elde etmesini, ona sahip olmasını ve korumasını esas aldığından, acı hissetmeyen ve talepkar olmayan cenini hak sahibi görmez. Nitekim Amerikan Federal Yüksek Mahkemesi 1970'lerde Roe v. Wade kararını verirken, kürtajda kadının kişisel kararının özel yaşama hakkının özerk alanına girdiğini düşünmüştür. AİHM de, doğmamış çocuğu kendi başına hak sahibi saymaz. Bebeği istemiyorsa, menfaati dolayısıyla aldırabilir. İslam bakış açısından hamile kadın, "taşıyıcı"dır, bir başka canı taşımaktadır, bu ona taşıdığı canı aldırtma hakkını vermez, babasına da, şu veya bu ayda devletin çıkarttığı yasalara da.

Genel olarak dinlerin ve özelde İslamiyet'in bakış açısından ise cenin "can"dır, canın korunması temel bir ilkedir. Cenin, sperm ile yumurtanın döllenmesinden itibaren başlar, can teşekkül eder. Anne karnında canlandığı andan itibaren, bebek artık sadece anneye değil, babaya veya devlete de ait değildir. Onu Yaratan'a aittir. Anne karnında geçen 9 aylık süre, ölüme kadar başlayacak olan hayatın ilk adımıdır. Daha ilk adımında canı almak cinayettir. Hakkı çıkara dayandıran bakış açısı dine iki noktadan itiraz eder:

a) Cenin canlı olsa bile, 10 haftadan veya 4 aydan önce öldürülmesi ona acı vermez, zira acıyı hissedecek kadar sinir sistemi gelişmemiştir, dolayısıyla çıkarı yoktur.

b) Zihinsel olarak gelişmediği için bilinç sahibi kişilik değildir, çıkar talep edemediği için hak da talep edemez. Cenin, ana rahmi dışında 'yaşayabilir' hale gelinceye kadar yaşama hakkına sahip değildir.

İslam bakış açısından ceninin zihin-bilinç sahibi olmaması da önemli değildir, engelli gibi onun da yaşama hakkı vardır. Cenin gelişme sürecine girmiş kişiliktir, değil hayatının korunması, anne karnında iken miras hakkının dahi korunması gerekir. Bu kuralı vaz'eden bizim nefsimizin çıkar merkezli süs/rasyonalizasyon değil, yaratan Allah'tır.

Etleri helal sayılan hayvanlar kesilir, çünkü bunların kesilmesini de "helal kılan Allah"tır, O helal kılmasaydı onları kesmek de yasaklanırdı veya etleri yenmezdi; domuz eti, ölü hayvan eti gibi. Özetle ceninin can(lı) olması hususu, eksik bilinç veya acı hissedip hissetmemesinin üstünde belirleyendir. Ceninin canı anneye bağlı ve bağımlıdır, hamile kadın "iki can"dır. Ona bu hakkı onu Yaratan Hak vermiştir; ceninin hakkını ihlal etmek Hak Teala'ya meydan okumaktır.

Kürtaj tartışmasını en iyi 20 Haziran Zaman'daki karikatürde Osman Turhan özetlemişti. Hamile kadın "Benim bedenim/benim kararım" diye bağırıyor, karnındaki bebek de "Benim bedenim/annemin kararı" diyor!

Kur'an sorar: "Yoksa insana her arzu ettiği şey (çıkarı kendinde hak görme) mi var?" (53/Necm, 24) Kürtaj tartışması, bize liberal-laik haklar teorisinin ne kadar vicdansız ve hayata düşman, dini bakış açısının da hayata ne yüksek seviyede değer verdiğini göstermiş oldu. Kürtaj savunucuları "günaha özgürlük" talebinde bulunurken, savunmasız bir bebeği öldürmeyi bira içme günahıyla aynı şey sayıyorlar.

Ayırım bu kadar net ve somuttur. Konu sadece kürtajla ilgili değil, insan hakları kavramını içine alan bütün konularla ilgilidir. İnsan haklarını AB'den veya liberal felsefeden alabileceğimizi düşünenler, bu temel felsefi/zihni ayırımı göz önüne almalılar. İki temel yaklaşım zahirde örtüşüyor gibi görünse de, hakikatte aynı şeyler değildir. Birinden birini seçerseniz ona göre haklar paketiniz değişir.

 

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!