Kadın hakları merkezli tartışmalar pratik olarak XVIII. yüzyılda başlamış olan ve günümüzde de sıkça gündem olan bir olgudur. Mevcut koşullarda kadınların halen yaşıyor oldukları cinayet, darp, taciz, tecavüz ve daha birçok vakanın sosyo-psikolojik yansımaları olmaktadır. Bu doğrultuda cinsiyet merkezli tarih okumasının mahiyeti üzerine ayrıca düşünmek gerekmektedir. Bizim burada vermeye çalıştığımız çerçeve incelemenin boyutu gereği oldukça özettir.
Ataerkil yapının egemenliği Batı açısından özgür düşüncenin inşa edildiği Antik Yunan’a kadar götürülebilir. Aristotales dahi kadınları köleler ve köpeklerle eşit olarak değerlendirmiştir. Matematikçi olan Hypatia kadın olduğu için katledilmiştir. “Düşünmeyen bir kadın olmaktansa başıboş bir at olmak daha iyidir.” diyen Krotonlu Theano gibi düşünürler göz ardı edilmiştirler.