"Kadim medeniyetimiz" vurguları eşliğinde yükselen tüketim ve ihtiras kültürü

Yıldıray Oğur bugün Karar gazetesinde yayınlanan makalesinde Maraş'ın 1989-2023 inşa ve imar dönemini belediye başkanları, bürokratlar, siyasetçiler ve müteahhitler üzerinden mercek altına alıyor.

HAKSÖZ HABER

“Kadim medeniyetimizin mahalle ve şehirlerini inşa etme” söylemiyle çıkılan yolda işlenen bariz günahlarda inat etmenin Maraş'ı nasıl devasa bir enkaz yığınına çevirdiğine dair çarpık ve çarpıcı ilişkiler üzerine hakikaten ibretlik bir tablo duruyor karşımızda. Hızlı ve çok zengin olma hırslarının, siyasi ve iktisadi ihtirasların coğrafya ve deprem gerçeğiyle inatlaşarak imar planları ve projelerde hileli tadilatlara girişmesiyle ne büyük felaketlerin kapısını açtığını gözler önüne seren ibretlik bir hikaye duruyor önümüzde.

Depremde ortaya çıkan büyük yıkım ve derin acıları süratle birkaç günah keçisine çıkarmanın sistematik ve organize suçları örtmeye matuf bir hamle olduğunu unutmadan hareket etmek gerekiyor. Evet, deprem ve sebep olduğu yıkımların İlahi müdahaleyle ilgili boyutunu ne unutabilir ne de hafife alabiliriz. Fakat depremde ortaya çıkan yıkım ve acının bu denli büyük olmasına sebep olan tamahkarlığı, açgözlülüğü, rant hırsını, iktidar tutkusunu temsil eden siyasetçi, bürokrat, denetçi ve müteahhit gibi bileşenlerin el birliğiyle işledikleri günahların katkısını da etraflıca muhasebe etmek icap ediyor.

İlaveten "kadim medeniyetimiz" vurguları eşliğinde tüketim ve ihtiras kültürünün sembolü siteler ve şehirler yükseltmeye kalkışmanın deprem gibi ilahi bir hareket karşısında nasıl da yerle bir olduğunu iyice idrak etmemiz gerekiyor. Söylemde kadim medeniyeti, ahlaki ve müşfik değerleri öne çıkarıp eylem ve ilişkilerde vahşi kapitalizmi, doymak bilmez iştihaları, ahbap-çavuş laçkalığını ve kanuna karşı hile yolunu teamül edinmeyi öne çıkaranların içine düştüğü utanç çukuruna karşı dikkat kesilmeliyiz. Çünkü depremin ilahi boyutunu görmezden gelenler kadar kişi ve kurumların işlediği ihmal ve ihlalleri görünmez kılmaya çalışanlar da hakikate karşı konumlanıp savaş açmış oluyorlar.

Yıldıray Oğur'un yazısı tam da bu bağlamda önem arz ediyor.

Oğur, Maraş'ın 1989-2023 inşa ve imar dönemini belediye başkanları, bürokratlar, siyasetçiler ve müteahhitler üzerinden mercek altına alıyor. Yazıyı okurlarımız için iktibas ediyoruz.


Yıldıray Oğur / Karar

Seher Hoca’nın oğlu nasıl katil müteahhit oldu?

Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı, Alparslan Türkeş Bulvarı, Necmettin Erbakan Bulvarı, Bediüzzaman Bulvarı, Turgut Özal Bulvarı, Haydar Aliyev Bulvarı, İslam Kerimov Bulvarı, İsa Yusuf Alptekin Bulvarı, Şeyh Edebali Bulvarı, Aliya İzzetbegoviç Parkı, Abdülhamid Han Camii, Akif İnan Muhtarlığı, Esad Çoşan Camii, Süleyman Demirel İlkokulu, Necip Fazıl Kısakkürek Şehir Hastanesi, Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi, Muhsin Yazıoğlu Parkı, Abdurrahim Karakoç Ortaokulu, Rasim Özdenören İlkokukulu, Erdem Beyazıt Anadolu Lisesi, Cahit Zarifoğlu İlkokulu ve Nuri Pakdil Ortaokulu…

Son üç haftadır Kahramanmaraş’ın yıkılan binaların enkazlarına arama kurtarmacı çağrılan, önlerinde aşevi, çadırkent kurulan adresler şehrin kimliğini de gösteriyor.

Kahramanmaraş, 1989’da Refah Partisi’nin kazandığı dört il belediye başkanlığından biriydi.

1989’dan 2023’e kadar yani 34 yıldır şehri kesintisiz olarak aynı siyasi kadrolar yönetiyor.

1989’da Kahramanmaraş’ta Belediye Başkanlığı’nı kazanan Refah Partili Ali Sezal’ın oğlu Mehmet Cihat Sezal şu anda Kahramanmaraş’ın AK Parti milletvekillerinden biri.

Yani Kahramanmaraş, 21 yıllık AK Parti iktidarı için “yıkılan binaların yüzde 98’i 99 depremi öncesinde yapılmış” denip işin içinden çıkılabilecek bir şehir değil.

Bütün bu ünlü muhafazakâr isimlerin, Ali Sezal, Veysi Kaynak, Hanefi Mahçiçek gibi şehrin son 30 yılına damga vurmuş siyasetçilerin adlarının bulvarlara, caddelere, meydanlara, parklara verilmesi de bu yerleşim yerlerinin 10 yıldan 30 yıla uzanabilen yakın tarihinin bir sonucu.

Kahramanmaraş’ın en çok yıkım olan merkez ilçeleri Onikişubat (12 Şubat 1920 Maraş’ın kurtuluş günü) ve Dulkadiroğlu 2012 yılında kuruldu.

(Onikişubat, yeni bir ilçe olsa da yüzyılın başında büyük trajedilerin yaşandığı meşhur Zeytun bu ilçenin sınırları içinde. Zeytun’un adı daha sonra Ermeni ayaklanmasını bastıran komutana saygı olarak Süleymanlı olarak değiştirilmişti)

Şehrin en büyük yıkımının olduğu bu bölgenin halk arasındaki adı “Garamaraş.”

“Gara” adı 1513’deki depremle yerle bir olmuş eski Maraş’tan geliyor.

O yüzden şehrin eski ahalisi bu Garamaraş’tan uzak durup evlerini Ahir Dağı’nın eteklerine kurmuştu.

Maraş’ın topografyasına uzaktan bakmak bile nerede yerleşim yapılmamasını görmek için yeterli.


Ortadaki basık bölge, Ahir Dağı’ndan akan nehirlerin alivyonlu toprakları taşıdığı, altından dere yatakları geçen bu yüzden 3 metre sonra su çıkan bereketli topraklar.

Alivyonlu araziler tarıma elverişli ama yerleşim için çok tehlikeli.

Ama şehir buna rağmen 70’lerin başından itibaren Ahir Dağı’ndan marul ve patlıcan yetiştirilen bu düz arazilere doğru genişlemeye başladı.

Maraş’ın ilk apartmanı “Milcan” 1967’de yapıldığında şehrin nüfusu 50 bindi ve caddelerde at arabalarının sayısı arabalardan çoktu.

Bütün şehir inşaat makinelerini izlemek için toplanmıştı.

O günkü adıyla Hükümet Caddesi’nde yükselen Milcan Apartmanı’nını 12 Şubat ve Barış Apartmanı izledi.

Şehir, 500 yıl sonra bir kez daha yanlış yerde büyüyordu.

(1970’de Trabzonlu Vali Necmettin Karaduman’a jest olarak adı Trabzon Caddesi olarak değiştiren şehrin bu en işlek caddesindeki diğer pek çok bina gibi artık bu apartmanlar da yok)

Ama 1973 yılında gereksiz bir hamasetle adına Kahraman sıfatı eklenen Maraş’ın imari olarak kurtarılması için henüz geç değildi.

O yıllarda şehirlerin imar planları için yarışmalar açan İller Bankası Kahramanmaraş için de bir yarışma açtı.

Maraş Katliamı’nın yaşandığı 1978 yılındaki yarışmayı daha sonra Kayseri ve Trabzon’un da şehir planlarını da hazırlayacak yüksek mimar Bülent Berksan’ın şirketi kazandı.

Berksan, 3 milyon insanın yaşayacağı en fazla iki katkı evlerin olduğu yeşil bir Kahramanmaraş planladı.

Çünkü büyük bir korkusu vardı: Deprem…

Araya darbe, sıkıyönetim rejimi girdi. İmar planı çoktan delinmeye başlamıştı.

1984 yılında Kahramanmaraş belediye başkanlığını ANAP’tan Hacı Ali Özal kazandı.

Soyadı, şehre gelen hizmetleri artıran ama sadece bir isim benzerliğinden ibaretti.

Hacı Ali Özal, belediye başkanlığı sırasında sık sık Bülent Berksan ile buluşup şehri geziyordu.

Önceki gün telefonda konuştuğumuz Özal, depremden sonra İstanbul’a gelmiş.

Şehrin son durumuyla ilgili acı içinde o günleri hatırlıyor:

“Bülent Berksan, tarihi verilere dayanarak Kahramanmaraş dağdan ovaya doğru inen sel sularından en çok da bir şiddetli depremden batmıştır diyordu. Bülent Berksan’ın anlattıklarının ne kadar gerçek olduğunu Dulkadiroğlu Mahallesi’nde yaptığımız bir kazı çalışmasında görmüştük. Takriben yerin on metre altına inildiğinde, toprak altında şehrin kalıntıları, su ve kanalizasyon boruları çıkmıştı. Depremi tetikleyen fay hatlarının nerelerde bulunabileceğini merak etmiştim. Bu fay hatlarının geçtiği yerlere dikkat edilerek nerelerde konut ve imar düzenlemelerinin yapılabileceğini konuşmuştuk. Bülent Berksan ile birlikte şehrin doğu tarafında Dereli’nin doğusunda yol kıvamında bulunan bir çeşmenin önünde gelmiştik. “Bu çeşmeden itibaren Sarıkaya’ya kadar bir kulübe bile yapmayın. Buralar çok tehlikeli, bu bölge deprem bölgesi” demişti. Yaklaşık bin yıl önce bir şehri toprak altına gömen depremin fayları, daha ne kadar sessiz kalır bilinmez demek istemişti. Kahramanmaraş’ta imarlı alanların bulunduğu yerin yani dağ ile fay hatlarının kesiştiği yerin en tehlikeli bölge olduğu tahmin ediliyordu. Sümerbank’ın güneyinden geçen, Demiryolu’nun güneyinde kalan mahalleye deprem bölgesinde bulunmaları nedeniyle imar ruhsatı vermiyorduk. “Buralara iskana izin vermeyin, tehlikelidir” diyordu. Bizden sonra bazı beklentiler nedeniyle buralara iki katı geçmeyen yapılar için ruhsat verilmeye başlandı.”

Şehrin son 40 yılını yakından bilen bazı gazeteciler, imar planlarının Hacı Ali Özal döneminde de delindiğini anlatıyor. Ama dereleri ıslah edip üstlerini kapatan, şehri ovaya doğru genişletmemeye çalışan Hacı Ali Özal’ı hayırla yadedenler daha fazla.

Hacı Ali Özal, 1989’da belediye seçimlerini kaybetti.

“Maraş’a hizmet etmem yanlış oldu demek ki” diye sitemle hatırlıyor o seçimi.

Seçimleri Refah Partili Ali Sezal kazandı.

Babası CHP’nin 1950’lerdeki Maraş İl Başkanı olan Sezal, seçimleri imar ruhsatları meselelerinin çözümü vaadleriyle kazanmıştı.

1999’a kadar sürecek 10 yıllık belediye başkanlığında da Maraş’ın tarım arazileri, dere yatakları imara açıldı.

İmara açılan bomboş arazilerdeki büyük fırsatların cazibesiyle kooperatifler kuruldu, yeni bir müteahhitler sınıfı ortaya çıkmaya başladı.

Onlardan biri de bir din öğretmeniydi:

Tevfik Tepebaşı.

Tepebaşı ailesi Maraş’ta hocalarıyla tanınan bir aileydi. Özellikle de anne Tepebaşılı Seher Hoca. 67 yıl boyunca Maraş’ta birkaç nesle Kuran öğreten Seher Hoca, 2011 yılında 90 yaşında vefat ettiğinde ardından “Asırlık Kuran aşığı hakka yürüdü” haberleri yapılmıştı.

https://www.risalehaber.com/asirlik-kuran-asigi-hakka-yurudu-97492h.htm

https://www.haber46.com.tr/asirlik-kuran-asigi-hayatini-kaybetti

2011’de Seher Hoca’nın cenazesi. Ön Saftakilerden biri internette fotoğrafı olmayan Tevfik Tepebaşı

Din Öğretmeni Tevfik Tepebaşı, Ali Sezal’ın ikinci dönem belediye başkanlığı sürerken 1997 yılında kurduğu kooperatifle 26 yıl sonra adını herkesin duyacağı sitenin inşaatına başladı: Ebrar.

“İyi huylu, özü sözü bir, dürüst” anlamlarına gelen Ebrar, tam da bir din öğretmeni müteahhide yakışacak (!) bir site adıydı.

İnşaat işleri sürerken din öğretmenliğine de devam ediyordu.

Sadece o değil. Bir veya iki katlı evlerin olduğu, iskana açılan eski marul tarlalarında yılan gibi uzayan sokaklar, caddelerin etrafında düzensiz yapılar yükselmeye başladı.

Sonra birine belediye başkanı Ali Sezal’ın da adı verilen yeni bulvarlar açıldı.

Deprem riski açık olan bölgede 2013 yılında şehrin en büyük AVM’si Piazza AVM açıldı.



2004 ile 2022 arasında Maraş’taki imari değişim

2003 öncesi uydu görüntüsünde depremden sonra en çok yıkımın olduğu Piazza AVM civarı. Ebrar Sitesi’nin ilk blokları sol köşede görülüyor


Bölgenin son hali…

Zannedildiği gibi Ebrar Sitesi de 99 depremi öncesi yapılmış bir hata değildi.

1997’de başlayan sitedeki apartman inşaatları 2011 yılına kadar sürmüştü.

Bir siteden bile bahsedemeyiz.

Altlarında marketlerin, dükkanların olduğu ortasında bir Şehit Aileleri Parkı dışında ortak alanı olmayan, birbirine yapışık yan yana dizilmiş çirkin apartmanlardan bahsediyoruz.

6 Şubat’taki çifte depremlerde sitedeki binalarının çoğu yerle bir oldu, ayakta kalabilen binalar enkaza döndü.

Kahramanmaraş Belediyesi’nden aldığım bilgilere göre sadece Ebrar Sitesin’nde 1200’den fazla insan hayatını kaybetti.

Site sadece çökmemiş, depremle alivyonlu toprağın içine batmıştı.

Bu yüzden aralarında 2 ve 11 yaşında iki çocuğun da olduğu üç kişinin cenazesi hala bulunamadı.

Yani ortada açık bir katliam var.

Fakat bölgedeki diğer bütün binalar ve siteler yıkılmasına rağmen depremden sonra sadece Ebrar Sitesi’nin ve Tefvik Tepebaşı’nın adı konuşuldu.

Tevfik Tepebaşı’nın zaten FETÖ’cü olduğu, 15 Temmuz’dan sonra yurtdşına kaçtığı yazıldı. Bazı haberlerde öldüğü iddia edildi.

Maraş’taki gazetecilerin verdiği bilgilere göre 1946 doğumlu, 70’li yaşlarının sonlarında olan Tepebaşı hayatta.

İki yıl önce vefat eden ise 49 yaşındaki oğluydu.

Oğlunun inşaat işleri yaptığını ve borçları yüzünden intihar ettiği söyleniyor.

2021’de Maraş’taki yerel gazetelerde çıkmış vefat ilanı.

Peki FETÖ iddialarının kaynağı ne?

Tevfik Tepebaşı ve ailesi AK Partili bir aile.

Aileden Mahmut Nedim Tepebaşı, 1999’dan Fazilet Partisi’nden

Kahramanmaraş Belediyesi Meclis üyeliğine seçilmiş, 2008’e kadar belediye başkanvekilliği yapmış, 2019 yerel seçimlerinde AK Parti’den Onikişubat Belediyesi başkanlığı için aday adayı olmuş bir isim.

Ama Tevfik Tepebaşı, inşaat işlerinde kendisi gibi öğretmen olan iki damadıyla ortaktı.

Anadolu Ajansı’nın tutuklanma haberini Osman Kavala vb isimlere yapmadığı bir hassasiyetle A.D. diyerek verdiği Ebrar sitesi müteahhidi Ahmet Doğan o öğretmen damatlarından biri.

Onun herhangi bir FETÖ bağlantısı bulunmuyor.

AA’nın haberi…

FETÖ iddiasının kaynağı ise inşaat işlerini birlikte yaptığı diğer öğretmen damadı Mustafa Timurbanga.

Geometri öğretmeni Timurbanga, Kimse Yok Mu Derneği’nin Maraş Şube Başkanlığı’nı yapmış.

2004 yılından beri de başkanlığını yaptığı Burç İnşaat’la kayınpederiyle birlikte inşaatlar yaptı.

17-25 Aralık öncesi şehrin çevresi geniş, en meşhur cemaatçilerinden biri olduğu anlaşılıyor.

Örneğin Burç İnşaat’ın yeni ofisini 2002-2014 arasında 12 yıl boyunca AK Parti’nin Maraş’ın Belediye Başkanı olan Mustafa Poyraz açmış.

Poyraz ile Timurbanga’nın çok yakın oldukları, sık sık birlikte fotoğraf verdikleri görülüyor.



Silahlı saldırıya uğrayan Belediye Başkanı Poyraz’ı ziyaretine giden Timurbanga.

https://www.haberaktuel.com/kimse-yok-mu-dernegi-kahramanmaras-subesi-nden-baskan-poyraz-a-ziyaret-haberi-321011.html

2014 yerel seçimlerinde AK Parti’nin 12 yıl sonra aday göstermediği Poyraz, 2016 Mayıs’ında Paralel Yapı operasyonunda gözaltına alınıp, serbest bırakılmıştı.

Aynı operasyonda gözaltı listesinde olan Mustafa Timurbanga’nın ise yurtdışına gittiği anlaşılmıştı.

Peki, Tevfik Tepebaşı nerede?

Bilinmiyor.

Ama Eşi, Instagram hesabına göre 2019 yılında kızı, damadı ve torunlarını Zambia’da ziyaret etmiş.

Kızının Instagram hesabına göre ise şu anda ABD’ler.

Tevfik Tepebaşı’nın da ABD’de olduğu iddia ediliyor.

Yurtdışındaki Mustafa Timurbanga’nın yönetim kurulu başkanı olduğu Burç İnşaat’ın Ebrar Sitesi’nin yakınında yaptığı Burç Apartmanı da depremde yıkılan binalar arasında.

Apartmanda Mustafa Timurbanga’nın ailesinden de çok sayıda kişi hayatını kaybetti.

https://twitter.com/sevincozarslan/status/1622660239639052293?s=20

Ebrar Sitesi ile çıkan haberlerde başka dikkat çekici yanlışlar da var.

Depremden sonra yapılan haberlerde sitenin 8, 10 ya da 12 bloktan oluştuğu yazıldı ama 1997’de başlayan inşaatlarla 2011 yılına gelindiğinde Ebrar Sitesi 8 ve 10 katlı birbirine neredeyse yapışık tam 22 bloğa ulaşmıştı.

21. apartman olan Ebrar S Blok’un Google Earth’den fotosu şöyle:

Peki bu 22 bloğun tamamının müteahhidi Tevfik Tepebaşı ve damatları mı?

Tepebaşı kooperatifin ve arsanın yapı kullanım hakkının sahibi.

Ama kimsenin teyit etmek istemediği iddialara göre blokların başka sahipleri ve müteahhitleri var.

Bunlar da şehrin yönetici elitinden isimler.

Tevfik Tepebaşı’nın adının bu kadar öne atılması ve FETÖ iddiaları bu isimleri örtbas için olabilir.

Soruşturma aşamasında bu iddialar netleşecektir.

Eldeki somut bilgilerden gidelim.

Tutuklanmadan önce telefonuna SMS attığım Tevfik Tepebaşı’nın diğer damadı Ahmet Doğan, kayınpederine yönelik suçlamalara şöyle cevap vermişti:

“Öncelikle müteahhit nasıl işlem yapar ona bakın. Yaptığı binada oturum ruhsatı varsa tüm denetimlerden geçmiştir, demirinden betonuna A’dan Z’ye her aşaması yetkililer tarafından kontrol edilmiştir. Yoksa kaçak yapıdır. Öncelikle bunu araştırın, Tevfik Tepebaşı hakkında yazmaktan daha iyi olur.”

Gerçekten de Ebrar Sitesi kaçak değil, ruhsatlı bir site. 1999’dan sonra yeni yönetmelikle yapılan bloklardaki evler “Dokuz şiddetinde depremlere bile dayanaklı olduğu” iddiasıyla satılmış.

1997’den 2011’e kadar Ebrar Sitesi’nin 22 bloğu inşa edilirken Maraş Refah, Fazilet ve AK Partili dört belediye başkanı değiştirdi:

Ali Sezal, Veysi Kaynak, Hanefi Mahçiçek ve Mustafa Poyraz.

Sonuncusu hariç hepsinin adının şehirlerdeki bulvarlara, stadyumlara verildiği bu isimler uzun yıllar hem belediye başkanlığı hem de AK Parti milletvekilliği yaptı.

Veysi Kaynak, bir dönem bakanlık da yaptı.

Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve milletvekilliği yapmış Hanefi Mahçiçek, halen Maraş’ın merkez ilçesi Onikişubat’ın Belediye Başkanı. Görev yaptığı ilçe içinde adını taşıyan bir bulvar ve bir stadyum var.

90’ların ortalarından itibaren Ebrar Sitesi ile birlikte sakat zemin üstüne inşa edilmiş ve depremde yerle bir olmuş başka siteler ve apartmanlar da var.

Ebrar Sitesi’ne bitişik olan ve depremde yıkılan 10 katlı bloklardan birini yapan Yüksek Mimar Ahmet Kara, belediyenin eski imar müdürüydü.

Kara’nın Kahramanmaraş Belediyesi’nin açtığı proje yarışmalarında jüri üyesi olarak görev yaptığı görülüyor.

https://www.kanal46.com/yasam/kahramanmaras-kultur-parki-proje-yarismasi-h4479.html


Kara, Darende’deki Osman Hulusi Efendi Vakfı’nın mütevelli heyetindeydi.

https://darendehaber.com/haber/yazikoy-mahallesine-hulusi-efendi-cami-yapilacak-4015.html


Kara, ayakta lacivert ceketli…

Müteahhitliğini Ahmet Kara’nın yaptığı, ortasında bir de cami bulunan dört bloklu Hamidiye Sitesi’nin üç bloğu depremde tamamen yıkıldı ve yüzlerce insana mezar oldu.

Sitedeki enkazda İsrailli arama kurtarma ekipleri çalıştı.

Tutuklanan mimar Ahmet Kara, Kahramanmaraş’ın iki merkez ilçesinden biri olan Onikişubat’ın AK Parti İlçe Başkanı olan Mücahit Kara’nın amcası.

Hamidiye Sitesi enkazından cansız bedeni çıkarılanlardan biri de AK Parti’nin 24. Dönem milletvekili Sıtkı Güvenç’ti.

Sıtkı Güvenç’in kardeşi eski vali Celalettin Güvenç, halen AK Parti’nin Kahramanmaraş Milletvekili.

Milletvekilliği öncesinde de tanınan bir diş hekimi olan Güvenç’in şehirde çok sayıda arsasını kat karşılığı vererek apartmanlar yaptırdığı söyleniyor.

Yine şehrin imar durumunu bilen bir yetkilinin verdiği bilgiye göre enkazında hayatını kaybettiği Hamidiye Sitesi’nde oturduğu apartman da onlardan biriydi.

Ebrar Sitesi’nin hemen yanında depremde çöken ve onlarca insana mezar olan Güvenç Apartmanı da bunlardan biri.

Kahramanmaraş’ın diğer merkez ilçesi Dulkadiroğlu’nun AK Parti İlçe Başkanı Şahin Avşaroğlu ise 1996’dan kurduğu MELSA İnşaat’la Maraş’ta inşaatlar yapan bir müteahhitti.

Gözde lüks siteler inşa ediyordu. Geçen yıl biten Bad-ı Saba onlarda biriydi.

Ama 12 kat imar izni olan Bad-ı Saba, ekler, altına yapılan dükkan katıyla 16 kata kadar çıkmıştı.

Bir AK Parti ilçe başkanı için imar planlarını delmek zor olmasa gerek. Ama bu açgözlülüğün bedelini o enkazların altında kalan 70 insan ödedi.

Önce sitenin mimarı tutuklandı, sonra önce AK Parti görevden aldı, ardından tutuklandı.

Depremde kendi inşa ettiği Arı Sitesi’nde eşi, çocuğu ve torunlarıyla birlikte enkaz altında kalan Yüksek İnşaat Mühendisi Hakkı Debgici de şehrin saygın isimlerinden biriydi. En eski Milli Görüşçülerinden, Yedi Güzel Adam’ın arkadaşlarındandı.

Depremde vefatından sonra hakkında Dünyabizim sitesinde “Deprem şehidi bir merd-i Hüda Maraşi Hakkı Baba” başlıklı bir yazı çıktı.


Ali Sezal’ın oğlu olan AK Parti milletvekili Cihat Sezal, Debgici’yi evinde ziyaret etmişti.

1989’da Refah Partili Ali Sezal’ın belediye başkanı seçilmesinin ardından belediyenin imar çalışmaları içinde etkin bir isim olmuş, 10 yıl Belediye Meclisi’ndeki bütün imar kararlarının alındığı İmar Komisyonu’nun başkanlığını yapmıştı.

Debgici’nin daha sonra oğullarıyla bir de yapı denetim şirketi kurduğu anlaşılıyor.

Bunu da Resmi Gazete’den anlıyoruz.

KMS adlı yapı denetim şirketi, 2018 yılında Resmi Gazete’de yayınlanan kararlara göre beş ayrı inşaatta yürüttüğü yapı denetim işlerindeki usulsüzlükler nedeniyle ceza almıştı. Bir daha bir yapı denetim şirketi ya da laboratuvarında ortak, çalışan olması yasaklananlardan biri de tecrübeli inşaat mühendisi Hakkı Debgici’ydi.

Debgici’nin İTÜ mezunu İnşaat mühendisi olan oğlu Ömer Oruç Bilal Debgici 2018-2020 arasında AK Parti Kahramanmaraş İl başkanlığı yaptı.

1999’da açılan YİMPAŞ’ın sahibi olduğu ve depremde 12 kişinin canını alan Saffron Otel’e bakınca karşısınıza YİMPAŞ’ın Kahramanmaraş’taki kurucusu Fatih Arıkan’ın önce belediye başkanı Ali Sezal’ın danışmanı, sonra 2002’de AK Parti milletvekili olduğu çıkıyor.

Kimin imara karar verdiği, kimin inşaat yaptığı, kimin denetlediği birbirine karışmış.

Yani Maraş’ta hangi çöken binaya, siteye baksanız altından son 30 yılda siyasetçiler ve müteahhitler arasındaki ilişki ağları çıkıyor.

Dün telefonda konuştuğumuz Mehmet Taş, 40 yıldır gazeteci olarak Maraş’ın bu ilişki ağları içerisinde felakete doğru sürüklenişini izlemiş:

“1981 yılından beri Kahramanmaraş’taki deprem gerçeğiyle ilgili yüzlerce yazı yazdım, belediye meclis toplantılarında ‘imar tadilatlarında yanlış yapıyorsunuz’ dedik, kimi zaman tehdit aldık. Şimdi bakıyorum müteahhitler tutuklanıyor. Türkiye’de en çok imar tadilatının yapıldığı yer Kahramanmaraş’tır”

Taş, 2017’de yazdığı bir yazıda deprem için açıkça herkesi uyarmış:

“Belediye Meclis Toplantılarını Büyükşehir oluncaya kadar en çok takip eden ve aksaklıkları yazan biri olarak şunu ifade edebilirim ki; “rantçı anlayışın temsilcileri” her zaman belli güç odakları olarak her yerde oldular. Bunun sonucu Kahramanmaraş Ovasına 15 kat imar izni çıkartılırken deprem açısından en sağlam semtleri ise bundan mahrum bıraktılar. Çünkü o sağlam zeminli semtler bildiğimiz gecekondu mahalleleridir. Oralar ilk sahiplerinin elinden ne zaman çıkarsa, belli odaklar o bölgelerde arsa ve ev toplama işini bitirirlerse o zaman oralarda çok kat izni verilecektir. Çünkü rantçı egemen kafa ve bu kafaya gönüllü hizmet eden bizler, teknik adamlar ve siyasiler….

Daha ne yazayım ki?...

Bir deprem gelir, şehri dümdüz eder ve bu şehir yeniden kurulur. Başka hiçbir çıkar yol göremiyorum…..

Acı ama gerçek olan da bu!....”

Mehmet Taş, ofisi de yıkıldığı için Kayseri’ye taşınmış. Maraş’ta ofis olarak kullanabileceği bile bir yer bulamamış:

“1980 yılından önce bugün 10 binden fazla insanın hayatını kaybettiği Bahçelievler, Trabzon Caddesi, Hayrullah Mahallesi ve Ebrar sitesinin bulunduğu bölgelerde tek kata izin vardı. Bahçelievler bölgesinde 2 kat ve müstakil evlere izin vardı. Ne yazık ki 1975 yılından sonra rant anlayışının egemen olduğu Kahramanmaraş’ta alüvyonlu toprak alanına, ovaya, 3 metre derinlikten su çıkan Maraş ovasına biz konut izni verdik. Bunun sonucunda yaklaşık 15 bin insanın hayatını kaybetmesine sebep olduk.”

Kahramanmaraş’ta yine de bilanço bu kadar ağır olmayabilirdi.

Doğu Anadolu Fayı dışında Kahramanmaraş’ın tam merkezinden geçen bir fay zonu olduğu 2012’de keşfedilmişti.

Fakat bu kesin, net, bilimsel bilgi bile kimseyi telaşlandırmamıştı.

Boşa geçirilen yıllardan sonra kentsel dönüşüm için ilk adımlar çok geç atıldı.

AK Partili Mehmet Fatih Erkoç’un belediye başkanlığı döneminde başlayan depreme karşı kentsel dönüşüm çalışmaları, bugünlerde televizyondaki röportaj performansı yüzünden eleştirilen 4 yıllık son başkan Hayrettin Güngör döneminde hız kazanmıştı. Yani yine yanlış biri linç ediliyor.

Ama artık çok geç kalınmıştı. Yıllar boşa geçirilmiş, şehir içinden çıkılmayacak bir hale gelmiştir.

Ama 40 yıllık bir imar skandalı olan Kahramanmaraş’ın son 30 yılına damga vurmuş bürokratlardan biri bu yüzden ödüllendirildi.

Hacı Mehmet Güner, Kahramanmaraşlı İTÜ mezunu bir mimardı.

1989 yılında Refah Partisi’nin kazanmasından sonra Kahramanmaraş Belediyesi İmar Müdürlüğünde Yapı Ruhsat, Kaçak Yapı Denetim gibi birçok önemli görevlerde bulundu.

Ebrar Sitesi ve depremde yıkılan, yanlış bir zemin üzerine inşa edilmiş diğer tüm binalara imar ruhsatları verilirken, imar planları bozulurken belediyede imar müdür yardımcılığı, fen işleri müdürlüğü, etüt plan proje müdürlüğü yaptı.

2008 yılında terfi ederek Kahramanmaraş İmar ve Şehircilik Müdürü oldu.

Güner’in kaderini ise 2011 yılında açılan Abdülhamid Han Camisi değiştirdi.

1993 yılında temelini Erbakan’ın attığı ama bir türlü bitirilemeyen camiyi mimar olarak bitirmek Güner’e nasip olmuş, cami 2012 yılında Maraş’a gelen Erdoğan’ın dikkatini çekmişti.

Camiyi çok beğenen Erdoğan, mimarı Hacı Mehmet Güner’i Maraş’tan aldırıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müşaviri yaptırdı..

Ama Güner’in esas işi Ankara’da değil, İstanbul’da olacaktı.

Erdoğan, Maraş’ta çok beğendiği caminin benzerini Çamlıca’da yaptırmak istiyordu.

Hacı Mehmet Güner Çamlıca’daki cami inşaatının başına getirildi.

Güner’in resmi biyografisinde “Çamlıca Camii’nin Proje Koordinatörü” olduğu yazılı.

Peki bu resmi biyografi nerede?

İstanbul Çevre, Şehircilik İl Müdürlüğü sayfasında.

Güner, 2018’den beri deprem bekleyen İstanbul’un Şehircilik İl Müdürü.

Depremde yıkılan Maraş’taki tecrübeleri yüzünden olmalı!

Ama bu çok iç rahatlatıcısı bir referans olmayabilir.

Bu arada AFAD’ın 2019’da merkez üssü Pazarcık olan 7.5 şiddetindeki deprem için tatbikat yaptığı Maraş’ta 2018 yılında açtığı AFAD İl Binası bile depremden sonra riskli olduğu için kullanılamıyor.

AFAD binasının yakınında bulunan ve yapılırken “burası deprem bölgesi, yapmayın” eleştirileri dinlenmeden 2012 yılında açılan Necip Fazıl Şehir Hastanesi de depremden sonra bu hale geldi.



Hastanenin ancak depremden birkaç gün sonra girilebilir raporuyla acil servisleri hizmet vermeye başladı.

Maraş, 30 yıldır inşaat-siyaset-rant üçgeninin cazibesine kapılmış kadrolarla yönetiliyor.
Ömrünü Kuran okutmaya vakfetmiş Seher Hoca’nın din öğretmeni oğlu da bu cazibeye kapılıp bütün Türkiye’nin adını bildiği katil müteahhide döndü.

Maraş’ın her bulvarı, meydanı, parkı, okulunda adları yazılı isimlerin etrafında artık uğruna mücadele verdikleri bir medeniyet değil, büyük bir enkaz var.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!