Kaddafi ve ailesi!

MUSTAFA ÖZCAN

Kaddafi’nin en fazla kullandığı ifadelerden birisi bütün hasımlarını ve Libya’nın dışındaki bütün dünyayı ve bütün siyasi yapıları ve rejimleri diktatörlükle suçlaması ve adlandırmasıdır. Keza aynı sistemleri ve temsili demokrasiyi deccallik yani sahtekarlıkla suçlamaktadır. Halkına da fareler ve esrarkeşler diye hitap eden Kaddafi ailesinin bir çok ferdinin esrar kullandığı da kayıtlara geçmiş bulunuyor. Kaide üyelerinin gençlerin çay ve kahvelerine esrar ve uyuşturucu kattığını ve bunları içen ve kafasını bulan gençlerin rejime kafa tutmaya başladığını iddia ediyor. Esasında halkın kafa bulmak için esrar içmesine gerek yok. Kaddafi’yi izleyerek ve onun hal ve etvarına bakarak Libya halkı kafasını buluyor. Kaddafi varken esrara lüzum yok! Libya örneğinde, gazozcu Nuri Alço’nun yerini Nescafe’ci Kaide almış bulunuyor. WikiLeaks kayıtlarına göre, Kaddafi’nin oğullarından Seyfülislam kazanovalıkla anılırken, diğer kardeşlerinden bazıları Hannibal ve Mutasım veya Hamis gibiler esrar partileri ve alemleriyle anılmaktadır. Kaddafi’nin çocuklarından biri olan Sadi de İtalyan takımlarında oynamış lakin İtalyan kulüpleri tarzına daha fazla dayanamayarak iş akdini sona erdirmişlerdi. Bunun sebebi Sadi’nin doping ilaçları kullanmasıdır.

Dünyada 80 ile 120 milyar dolarlık bir fonu yönettikleri söylenen aile bireyleri, Coca Cola lisansı için kendi aralarında kavgaya tutuşurken ailenin başka rezillikleri de ortayla çıkıyor. Bunlardan diğer birisi de, İngiltere’nin en saygın üniversitelerinden olan The London School of Economics’de doktora tezi hazırlayan ve doktor ünvanı kazanan Seyfülislam’ın intihalci olduğu yani tezini başkalarının çalışmalarından çaldığı iddiasıdır. El Arabiya Televizyonu’nun haberine göre, London School of Economics’te felsefe, siyaset ve sosyal davranış üzerine 2008 yılında doktora tezi veren Seyfülislam Kaddafi’nin tezinin çalıntı olduğu ortaya çıktı. İddiaya göre, “Küresel Yönetim Kurumlarının Demokratikleşmesinde Sivil Toplumun Rolü” başlıklı tezde bazı bölümler çeşitli toplumbilimcilerin kitaplarından isim verilmeksizin intihal edildi. London School of Economics yönetimi, tezde çalıntı yapıldığı yolunda ciddi iddialar bulunduğunu doğrulayarak, bu iddiaların araştırıldığını açıkladı. Okul sözcüsü sözlerini şöyle noktalıyor: “Çalıntı iddiaları oldukça ciddi bulunmuş olup, okul yönetmeliği çerçevesinde soruşturma başlatıldı.” Onca macera arasında kendisini derslere vermesi akla yakın ve yatkın olmadığından dolayı Seyfülislam büyük ihtimalle doktorasını başkalarının çalışmalarının üzerinden tamamladı. Başkaları çalıştı o unvana kondu. Aynen Libya ile, Kaddafi ailesinin ilişkisi gibi!

Seyfülislam Kaddafi doktorasını aldıktan sonra fakülteye 1.5 milyon dolar bağışta bulunmayı taahhüt ediyor. Fiilen ilk taksit olarak da 300 bin doları da ödüyor. Skandala bakın! Burada asıl kabahatli kim? Seyfülislam Kaddafi’nin kişiliğini Libya olaylarından sonra çözebilen London School of Economics yönetimi mi yoksa Seyfülislam’ın kendisi mi? 429 sayfalık tezinde Seyfülislam Kaddafi, 12 çalıntı metin kullanıyor. Okul bunu şimdi mi keşfediyor? Yoksa onlar da Seyfülislam gibilerini yolan ve soyan bir çarkın parçası mı? Adeta küresel bir saadet zinciri kurulmuş. Son halkası Londra’da bitiyor. Fakülte Seyfülislam’ın konuşmasından sonra intibaha gelmiş ve onun dengesiz birisi olduğunu keşfetmiş! Kaddafi’yi aralarında bulunurken tanımamışlar da bir konuşması üzerine dengesizliğini keşfetmişler. Acaba Kaddafi ailesinin dehası İngiliz dehasını yarı yolda mı bıraktı? İngilizler için önemli olan kurtlar sofrasında yer alabilmek. Yoksa Libya’yı kim yönetmiş umurlarında bile değil. Baba Kaddafi ülkesinin petrolünü ve servetini çalarken ve çarçur ederken entelektüel oğlu Seyfülislam başkalarının metinlerini yürütmüş çok mu? Libya’da ve dünyada para ve petrol varken her şey Kaddafi ailesinin hizmetinde. İngilizler bile. Şimdi timsah gözyaşı dökmeleri Kaddafi’nin ifadesiyle tedcil yani sahtekarlıktan başka bir şey değil.

YENİ AKİT