Kabataş Saldırısında Görüntü Muamması

1 Haziran 2013'te Kabataş'ta Gezi Parkı eylemcilerinin saldırısına uğradığını iddia eden Zehra Develioğlu'nun avukatı yayınlanan görüntülerle ilgili açıklama yaptı.

Gezi Parkı olayları sırasında yaşandığı iddia edilen bir olay Kanal D’de perşembe akşamı yayınlanan bazı görüntülerle bir kez daha Türkiye’nin gündemine geldi.

Geçen yıl Haziran ayında İstanbul Kabataş Vapur İskelesi’nin karşı kaldırımında bebeğiyle bekleyen başörtülü bir kadına Gezi eylemine giden bir grubun sözlü ve fiziki tacizi olduğu, kadının darp edildiği iddia edilmişti.

İskelede beklerken saldırıya uğradığını söyleyen Zehra Develioğlu’nun bu iddiası o günlerde çok tartışılmış, Başbakan Erdoğan da pek çok konuşmasında bu duruma sert ifadelerle tepki göstermişti.

Zehra Devecioğlu, olayla ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, birkaç gün sonra da bazı gazetecilere olayla ilgili ayrıntılarını anlatmıştı.

Avukattan yazılı açıklama

Avukat Abdurrahman Kayapınar, Al Jazeera'ye, yayınlanan görüntülerle ilgili olarak bir yazılı açıklamada bulundu. Görüntülerin doğru olduğunu ama gerçeğin tümünü yansıtmadığını açıkladı. Kayapınar'ın açıklaması şöyle:

"Olayla ilgili yürütülen soruşturma aşamasında. olayın meydana geldiği bölgede bulunan bir kısım mobese kameralarının tahrip edildiği, tahrip edilmeyen kısmının ise olay yerini kaydetmediği tespit edilmiştir. Bu itibarla olay yerine ait net teşhise müsait görüntülere ulaşılamamıştır. Basında yayınlanan kamera kayıtları da mobese kamerası kaydı olmayıp bu nedenle net ve belirgin görüntüler içermemektedir.

‘Müvekkilime ait olmayan beyanlar’

Açıklamada ayrıca, basında Zehra Devecioğlu’na ait olmayan bazı beyanlara yer verildiği vurgulanıyor: 

‘Basın yayın organları tarafından müvekkilime ait olmayan bir kısım beyanlar esas alınarak görüntülerin bu beyanları desteklemediği iddia edilmekte, müvekkilim etrafında kalabalık bir grup tarafından toplanılmış olması önemsiz bir olay gibi gösterilmekte, görüntülerin net ve belirgin olmamasından da istifade edilmek suretiyle müvekkilimin gerçek dışı beyanda bulunduğu yönünde bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır.’

***

Kanal D'nin haberi:

***

Kanal D'nin yayınladığı görüntülerin 45 dakika sonrası ise olayın yaşandığı bölgenin oldukça hareketli ve gergin olduğunu gösteriyor:

Zehra Develioğlu’nun Star gazetesinde yayınlanan röportajında olayı Elif Çakır’a şöyle anlattığı yazılmıştı: 

“ Elimde bebek arabası yolun karşısına geçtim. Ve beklemeye başladım. 

Bir anda ‘Bakın Tayyip’in ...... burada gelin onu...’ diyen sesler duydum ve arkama baktığımda 25-30 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim kadınların bana karşı öfkeli bakışlarını görünce benden bahsettiklerini anladım. Ne olduğunu anlayamadığım bir anda üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım. Bebek arabam elimden gitti. 

Bir kadın “Ne geldiyse bu ülkenin başına bunların başörtüsü üzerinden geldi vurun şuna” deyince, bir adam arkamdan tekme tokat vurmaya başladı. Sonra bağırmaya başladılar. Devrim yaptıklarını, ihtilal yaptıklarını, ülkeyi bize teslim etmeyeceklerini, Erdoğan’ı asacaklarını, Erdoğan’ı da hepimizi de tek tek ..Bir taraftan “Bu üllkenin gerçek sahibi biziz anladınız mı ulan” diye bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı.‘Kutsal başörtüymüş, görün bakalım kutsalı size neler yapacağız’ diyerek aklınızın bile almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular... ‘Asacağız Erdoğan’ı anladın mı’ diye bağırdılar. 

Hangi birini söyleyeyim nasıl anlatayım yaptıkları küfürleri. Bir amcaydı sanırım müdahale etmeye çalıştı onu da öldüresiye dövdüler kızıyla birlikte. 

Sonra uzaklaştılar. İnönü stadına doğru uzaklaştılar. O sırada tamamen kendimi kaybettim. Ondan sonra ne olduğunu hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde üzerim idrar kokuyordu. Yerimden kalktım bebeğimi bulmaya çalıştım’ 

‘Zehra hanımın çıkıp konuşması gerekir’

Zehra Devecioğlu’nun iddia edilen olaydan sonra görüştüğü gazetecilerden bir diğeri olan Halime Kökçe, görüntülerin yayınlanmasından sonra Al Jazeera’nin sorularını yanıtladı. Halime Kökçe’nin sözleri şöyle:
“ Zehra hanımı olaydan sanırım 1 hafta sonra gördüm. İlk travmayı atlatmıştı ama hala etkileri sürüyordu. Yaşadıklarından çok etkilendiği belliydi. Biz başından geçenleri televizyonda anlatması için onu ikna etmeye çalıştık. Biraz da bunun onun için bir sorumluluk olduğunu, onu incitmeden ifade etmeye çalıştık. Ama istemedi 'ben bunu kaldıramam' dedi.

Suç duyurusu yaptığını, çok detaylı bir ifade verdiğini söyledi. Adli tıp raporu aldığını da. Biz bir kadından bir şey dinledik ve O’nun anlattıklarına inandık, bunları yazdık. O günden beri de twitter üzerinden bir küfür kampanyasına maruz kalıyoruz. Kanal D’nin haberinden sonra yeniden yoğunlaştı. Halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiğimiz iddia ediyorlar ve hakkımızda dava açılması gerektiği yazılıyor. Kanal D’de olayın kaydı diye gösterilen görüntüleri izledim ama benim düşüncem değişmedi. Ben Zehra hanımın anlattıkları üzerinden bu konuyu değerlendirdim. Şimdi Zehra hanımın artık çıkıp konuşması gerektiğini düşünüyorum.”

Halime Kökçe, bu görüntünen AK Parti hükümeti ile Cemaat arasında süren sert kavganın devam ettiği günlerde ortaya çıkmasına da dikkat çekerek şöyle konuştu:

“O görüntülerin şimdi servis edilmesi çok mu normal? Bu güne kadar kayıt yok deniliyordu şimdi ise görüntüyü durağın kapattığı ve tek açıdan çekilmiş kesintisiz bir kayıt izledik. Bu kayıt şimdiye kadar neredeydi?

Benim için hala Zehra hanımın anlattıkları esastır. Ayrıca kaset, montaj, şantaj konularında duyduklarımızdan sonra bu konuda da hemen "aa evet, izledik yokmuş" diyemeyeceğim.

Görüntülerle oynanmış mı oynanmamış mı herhalde bunu da inceleteceklerdir. Herhalde Zehra hanım da çıkıp konuşacaktır.”

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı