Dilipak kararında faturayı yanlış adrese kesmek

Abdurrahman Dilipak’ın tazminata mahkum edilmesini eleştiren Ali Karahasanoğlu davayı açanlara tek söz etmeyip kararı veren mahkemeyi fitne çıkarma çabası ile suçlamış!

HAKSÖZ HABER

Ali Karahasanoğlu Akit’teki köşesinde bugün Abdurrahman Dilipak’ın 100 bin TL tazminat cezasına mahkum edilmesi kararını değerlendirmiş. Davaya konu olan yazının nasıl saptırıldığını, yazarın niyetinden uzaklaştırılarak aleyhine istismar edildiğini izah eden Karahasanoğlu karar duruşmasının yürütülme biçimindeki hukuki çarpıklıklara da değinmiş. Ve sonunda suçluyu bulmuş: Atatürkçü hakime!

Gerçekten çok garip bir akıl yürütme ile yüz yüzeyiz. Ortada şikayet üzerine açılan bir dava var. Cumhurbaşkanından başlayarak iktidar yetkilisi bir çok isim “vay sen bize küfür ettin” diyerek açıkça Abdurrahman Dilipak’ı hedef göstermişler. Dilipak’ın onca izahını hiç dinlememişler. Yetmemiş, hiçbir konuda yapmadıkları bir işi yapmış ve tam bir organize faaliyetle tüm illerde suç duyurularında bulunmuşlar. Ve bu ağır baskı altında yürütülen bir davada beklendiği üzere mahkumiyet kararı çıkmış.

Bu durumda kimi eleştirirsiniz, kimi sorumlu tutarsınız? Normal olarak, iktidarı, davayı açan ve sürdürenleri! Ama eğer iktidara toz kondurma mantığıyla hareket ediyorsanız, farklı sorumlu arayışına girersiniz. İşte Ali Karahasanoğlu tam da bunu yapıyor. Mahkumiyet kararını iktidara tek kelime etmeden Atatürkçü hakimenin AK Parti ile Dilipak’ın arasını açma niyetine bağlıyor.

Yazısında Dilipak’ın İstanbul sözleşmesini eleştirdiğini, Erdoğan’ın da bilahare Sözleşmeden çekilme kararıyla zaten konunun kapanmış sayılacağını söylüyor. Bu durumda mahkumiyet kararının olsa olsa fitne çıkarma amaçlı olabileceğini iddia ediyor ve karardan Kemalist hakimeyi sorumlu tutuyor. 

İyi de bu davanın bir de şikayetçi tarafı yok mu? Şikayet edeni görmezden gelip şikayet iddiasını sonuçlandıran hakim ya da hakimeyi sorumlu tutmak olacak şey mi? Bu yaklaşımın bugüne kadar hangi hayra hizmet ettiğini görememek ve İktidara söz söylememe/söyletmeme tutumunu aynen sürdürmek gerçekten çok garip!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!