JİTEM Davasında İlk İtiraf

Dört yıllık davada ilk kez bir itiraf geldi; sanık uzman çavuş "Uzman çavuşun yetkisi bellidir." diyerek üstlerini suçladı.

Faili meçhul cinayetlerle ilgili Türkiye'de açılan tek davanın duruşmasında JİTEM'in infaz mangasının amiri olarak yargılanan Yavuz Güneş kod adlı uzman çavuş Burhanettin Kıyak, işlenen cinayet ve kayıp olaylarında üstlerini suçladı.

4 yıldır devam eden duruşmada ilk kez bir asker üst komutanları suçlamış oldu. Kıyak, "Benim kendi başıma ve kendi kafama göre insanları alıp infaz ettiğimi söylüyorlar. Askerlik yapan herkes bilir ki bir uzman çavuşun yetkisi bellidir. Kafasına göre hareket edemez." dedi.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde 1993-95 yılları arasında işlenen 20 faali meçhul cinayetle ilgili açılan davanın duruşması Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanık emekli Albay Cemal Temizöz, eski Uzman Çavuş Burhanettin Kıyak, itirafçı Adem Yakin, Hıdır Altuğ, Abdulhakim Güven ile tutuksuz sanıklar eski Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ ve oğlu Temer Atağ katıldı. Duruşmayı -Akil İnsanlar Heyeti Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubu ile BDP Milletvekili Altan Tan'ın yanı sıra TESEV heyeti de izledi. Duruşma sanıkların kimlik tespitinin ardından ara kararların okunmasıyla başladı.

İTİRAFÇININ 'HASTAYIM' İDDİASINI ADLİ TIP YALANLADI

Mahkeme Başkanı Bekir Soytürk, bazı kurumlara yazdıkları talepler ile belgelere cevap verildiğini belirtti. Mahkemenin tutuklu sanıklardan itirafçı Hıdır Altuğ'un 'beyin ameliyatı oldum ve zihinsel olarak rahatsızım', onun avukatlarının ise ' Müvekkil ne dediğini tam bilmiyor, beyin rahatsızlığı var' şeklindeki iddialar netliğe kavuşturan Adli Tıp Kurumu raporunu açıkladı. Mahkemeye gönderilen raporda sanığın cezaevinde kalmasında sağlık açısından bir sorun olmadığı ve beyin sağlığının iyi olduğu vurgulandı. Böylece tutuklu sanık Altuğ, avukatlarının her duruşmada dile getirdiği iddialar ortadan kalkmış oldu.

JANDARMA İTİRAFÇININ ASKERDEKİ GÖREVİNİ AÇIKLAMADI

Mahkeme heyeti tutuklu sanıklardan Adem Yakin'in talebi üzerine daha önce Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı'na gönderdiği yazıya cevap verildiğini belirtti. Sanık Yakin, Cizre'de cinayetlerin işlendiği tarihte 'er' olarak görev yaptığını ve Temizöz'ün kurduğu iddia edilen herhangi bir oluşumda görev almadığını iddia etmişti. Yakin'in avukatları mahkemeden Cizre İlçe Jandarma Komutanlığının 1993-95 yıllarındaki er ve erbaş nöbet defterinin incelenmesini istemişti. Bunun üzerine jandarmadan er ve erbaş nöbet ve görev defteri istenmişti. Mahkemeye gönderilen cevapta, " İlçe Jandarma Komutanlığı'nca er ve erbaş nöbet ve görev defteri 15 yıl saklandıktan sonra imha edildiğinden bahse konu olan defter bulunamamıştır" cevabı verildi. Bu cevapla birlikte sanık Yakin'in itirafçı olduğu dönemde jandarma ne iş yaptığı öğrenilememiş oldu. Jandarma mahkemenin sanık Abdülhakim Güven ile ilgili cezaevinde tutuklu olduğu dönemde, cezaevinden çıkartılıp ne tür görevlere götürüldüğü talebine ise cevap vermedi. Mahkeme heyeti JİTEM'in kurucusu Arif Doğan'ın ifadesinin alınması için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği talebin de yapılan yazışmalar sonucu kaybolduğunu açıkladı.

İNFAZ TUTANAĞINDAKİ İMZA, JİTEM'İN İNFAZ AMİRİNİN İMZASI ÇIKTI

Mahkeme heyeti Cizre'de sanık Temizöz'ün kurduğu infaz mangasının amiri olduğu iddia edilen tutuklu sanık Burhanettin Kıyak'la ilgili araştırma yaptığı görüldü. Mahkemenin yaptığı araştırmada infaz edilerek öldürülen ve daha sonra 'kalp krizinden öldü' diye rapor düzenlenen Ramazan Elçi olayında sanık Burhanettin Kıyak'ın Yavuz Güneş kod adıyla olay yeri inceleme belgesinde imzasının olduğunu belirledi. Kıyak, ifadesinde uçaksavar nişancısı olduğunu ve bu tür görevleri olmadığını iddia etmişti. Adli Tıp Kurumu tarafından Ramazan Elçi'nin ölümü ile ilgili hazırlanan yeni rapor da mahkemeye ulaştı. Raporda Elçi'nin kalp krizinden değil kafasına ateş etme suretiyle öldürüldüğüne yer verildi. Bu raporla birlikte Elçi'nin iddianamede belirtildiği JİTEM tarafından infaz edildikten sonra kimliğinin alındığı ve daha sonra faili meçhul olarak gömüldüğü kesinlik kazandı. Elçi'nin olay yeri ve ölüm tutanağında ise sanık Temizöz'ün imzası bulunuyor.

"BİR UZMAN ÇAVUŞ KAFASINA GÖRE HAREKET EDEMEZ"

Duruşmada savunma yapan sanık Burhanettin Kıyak ise üstlerini suçladı. Kıyak, "Benim kendi başıma ve kendi kafama göre insanları alıp infaz ettiğimi söylüyorlar. Askerlik yapan herkes bilir ki bir uzman çavuşun yetkisi bellidir. Kafasına göre hareket edemez." dedi. 2000 yılında engelli olan iki çocuğu için uzman çavuşluktan istifa ettiğini belirten Kıyak, "Cizre'de bu kadar cinayeti işleyen bir kişi olsaydım Ankara'da ikamet etmezdim. Benim adresim belli gizli saklım yoktu. Bayrağın dalgalanması için gelimden geleni yaptım. Ben uzman çavuştum ve yetkim belliydi. İlçe jandarma komutanı bana direk emir veremezdi çünkü arada subay ve astsubaylar vardı. Avukatlar benim kendi başıma hareket ettiğini ve bir süre kişiyi öldürdüğümü söylüyor. Bu mümkün değil. Hele bir uzman çavuş böyle hareket edemez. Suçlamaları kabul etmiyorum" diye konuştu.

Müdahil avukatlarından Tahir Elçi, Temizöz ve avukatlarının temel argümanlarından biri olan Ramazan Elçi'nin kalp krizinden öldüğü iddiasının adli tıp raporuyla son bulduğunu belirterek, "Yıllardır Elçi'nin kalp krizinden öldüğü savunuluyordu. Bugün infaz edildiği kesinleşti. Üstelik gizli tanık ve tanıklar Elçi'nin nasıl infaz edildiğini anlatıyor. Sanıklardan Kıyak alıp götürüyor Tuna kod adlı başka bir uzman çavuş kırsalda indirip kafasına sıkıyor ve öldürüyor." dedi.

Avukatlardan Mehmet Emin Aktar ise faali meçhul cinayetlerin 1 savcı ve 3 yargıç tarafından yapılacak bir iş olmadığını toplumsal talebin yanı sıra siyasi bir iradenin olması gerektiğini kaydetti.

TUTUKSUZ SANIK KAMİL ATAĞ KORUMALARLA DURUŞMAYA GİRDİ

Davanın tutuksuz sanıklarından eski Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ ile tutuksuz sanık oğlu Temer Atağ duruşma salonuna korumalarla girdi. Atağ'ı adliye girişi ve çıkışlarından Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdürlüğü ekipleri korudu. Korumaların Atağ'a duruşma salonunda bile yakın mesafeden korumaları dikkat çekti. Kamil ve Temer Atağ aynı davada 4 yıl tutuklu kaldıktan sonra mevcut delil durumu göz önünde bulundurularak tahliye edilmişti.

-AA-

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu