Japonya’da Yüksek Mahkeme hükûmetin ülkedeki müslümanları gözetlemesini “uygun” buldu.
Japonya’da müslümanların gözetlendiği 2010’da 114 polis belgesinin sızdırılmasıyla ortaya çıkmıştı. Belgelerde, başkent Tokyo’daki câmîlerin, “helal” restoranların ve İslâm’la bağlantılı kuruluşların gözetlendiği anlaşılıyordu.
Nitekim belgelerin ortaya çıkmasının ardından 17 Japonyalı müslüman anayasal haklarının ihlâl edildiği gerekçesiyle Japonya hükûmetine karşı dava açmaya karar vermişti. Davacılardan biri olan Muhammed Fujita Al Jazeera’ya demecinde, “Bizi terör şüphelisi yaptılar. Oysa biz yanlış hiçbir şey yapmadık.” dedi.
Davanın sonucunda Japonya Yüksek Mahkemesi davacıların mahremiyetlerinin ihlâl edildiğine hükmedip her birine tazminat olarak 90 milyon yen (880.000 dolar) ödenmesine karar verdi. Fakat Japonyalı yargıçlar, polisin ülkedeki müslümanları gözetlemeyi durdurmasına yönelik bir karar almadı.
“Çelişkili Bir Karar”
Rusya merkezli Mardjani Vakfı’nın İslâm Çalışmaları Merkezi Direktörü İlşat Satetov da Sputnik’e demecinde Japonya mahkemesinin hem müslümanların gözetlenmesini mahremiyetin ihlâli olarak görmesi hem de bu faaliyetlerin durdurulmasına hükmetmemesini “çelişkili bir karar” olarak nitelendirdi. Sayetov, Japonya istihbarat servislerinin yalnızca “terörle bağlantılı” olduğundan şüphelenilen kişileri gözetlemesi gerektiğini söyledi.
ABD Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) kitlesel gözetleme faaliyetlerini ifşa eden eski istihbarat çalışanı Edward Snowden, Tokyo’da düzenlenen ve video bağlantısıyla katıldığı bir konferansta, “İslâm’a inananlar, herhangi bir suça karışmamış olmalarına rağmen sâdece insanların korkması yüzünden hedef alınabilir.” demişti.
Sputnik