İzzet Allah’ın, Resulü’nün ve Müminlerindir!

RIDVAN KAYA

Mısır’da tüm dünya korkunç bir caniliğe şahitlik ediyor.*

Katliam dünya tarihinde ilk değil elbette, sayısız katliam yaşadı insanlık bugüne dek ama canlı yayında, naklen bir katliam gerçekleştirmek Mısır’ın darbeci generallerine ve onların işbirlikçilerine nasip oldu. Rabbim onları bu korkunç suçlarından ötürü ateş azabının en korkuncuna uğratsın! Ve ondan önce de Müslümanların elleriyle cezalandırıldıkları günleri hepimize görmeyi nasip etsin inşallah!

Bu katliamın faillerini biliyoruz. Onlar Firavun saltanatının bugüne uzanan temsilcileri. Onlar zalim sultanların çocukları. Onlar aziz şehidimiz Seyyid Kutub’u idam eden Nasır’ın, İsrail’in işbirlikçisi Sedat’ın, işkenceci, hırsız, müfsid Mübarek’in takipçileri.

Katliam, vahşet, canavarlık onların asli işi.

Ya katledilenler! Onlarsa tarih boyunca hak ile batıl; ifsad ile ıslah; zulüm ile adalet arasındaki savaşın mücahitleri. Biz inanıyoruz ki, bu savaşta haktan, adaletten, İslam’dan yana taraf olan herkes kazanmıştır. Ölse de, esir düşse de, zulme uğrayıp elindeki bütün imkânları gasp edilse de hakkın safını seçenler kazanmışlardır.

Mısırlı kardeşlerimiz tam bir buçuk aydır kesintisiz bir direniş ortaya koydular. Zalimleri çılgına çevirdiler. Çaresizliklerini teşhir ettiler ve sonunda zalimler acizleştikçe vahşileşti, zelil odlu, canavarlaştı. Ve bugün ortaya tüm insanlığı düşündürtmesi gereken, tüm insanlığı utandırması gereken manzaralar ortaya çıktı.

Bu manzaraların nasıl geliştiğini unutmayalım. Bu büyük cürmün faillerinin suç ortaklarını iyi tanıyalım.

Darbecilerin yanında saf tutanlar, Suriye kasabı Beşşar’dan Suud kralı Abdullah’a tümü katliamın ortaklarıdır. Ve tam bir buçuk aydır zorbalığı, cinayetleri görmezden gelen uluslararası kurumlar ve Batı dünyası da bu yaşananlardan sorumludur.

Cuntaya net tavır koymayarak yeni katliamları teşvik etmişlerdir. Bu yüzden şimdi çıkıp “üzgünüz” açıklamaları yapmaları hiçbir şey ifade etmiyor ve açıkçası bu kınamalarından dolayı da onları ayıplıyoruz, lanetliyoruz.

Yaşadığımız ülkede de darbeye karşı tavır alışları değerlendirdiğimizde benzer bir tablo görüyoruz. Liberali solcusu, Kemalistli laiki, Türk milliyetçisi Kürt milliyetçisi vs. İslami kimliğe karşı tavır sahibi hemen hemen tüm çevreler başından itibaren darbecilere yakın durmuş, onların suçunu, zorbalıklarını tevile kalkışmışlardır. 

Nedir bunların sıkıntıları? Nedir dertleri korkuları? Biliyoruz elbette! İslami hareketin güçlenmesinden, İslami kadroların işbaşına geçmesinden dolayı rahatsızdırlar. Halkın tercihini İslami yönetimden yana yapması karşısında tahammülsüzdürler. Ve bu yüzden utanılası tutumlar sergileyebilmektedirler. 

Uzunca bir süredir anlamsız gündemlerle, demagojik söylemlerle, Mursi’nin hataları, İhvan’ın başarısızlığı ve benzeri tartışmalarla dolaylı yollarla darbecilere destek olmuşlardır. Aşamalı bir tarzda büyüyen katliamlar karşısında ikircikli tutumlar almışlarıdır.  Ve şimdi çıkıp üzüldüklerini, katliamı kınadıklarını, şiddeti lanetlediklerini söylemektedirler.

Tümüyle yalan ve sahtekârlık! Bu lafları asla ciddiye almıyoruz. Unutmayın! Yaptığınız şey tüm bu katliam ortamını tezgâhlayan ama ardından gelebilecek tepkiler karşısında kendisini garantiye almak için istifa eden Baradey alçağının yaptığından farklı değildir.

Bunlar değil miydi hükümeti Mısır konusunda İhvan’a çok fazla destek olmakla suçlayanlar? Mısır’la ilişkilerin bozulmaması gerektiğini iddia edenler? Bu tür fırsatçı tezler, yaklaşımlar üzerinden siyasi rant elde etmeye kalkanların insanlıkla, hukukla adaletle bir ilgisi olabilir mi hiç?

Bir kere daha net bir şekilde şu husus ortaya çıkmıştır: İslam dünyasında laik karakterli hareketlerin tümü -solcu, sağcı, liberal, milliyetçi fark etmez- zulme arka çıkmak, zulmün destekçiliğine soyunmaya müsait ve mütemayildirler. İslami hareketi engelleme hususunda her türlü ahlaksızlığı, zorbalığı, çirkinliği meşru görmeye, şeytanla bile işbirliği yapmaya yatkın bir ruh haline sahiptir bu çevreler. Bu çirkin yüzleri Cezayir’de, Filistin’de, Afganistan’da, Türkiye’de, Tunus’ta, Suriye’de ve şimdi bir kere daha Mısır’da olanca açıklığıyla ortaya çıkmıştır.

Dolayısıyla kimse çıkıp Müslümanlara boş ithamlar yöneltmesin! İnsan hakları, özgürlükler, farklı çevrelere adalet ve benzeri hususlarda bizleri imtihan etmeye kalkanların ne kadar çirkin ve anlamsız bir iş yaptıklarını yüzlerine vurmalıyız!

Zalimlerle açık ya da dolaylı işbirliği yapanlar, kardeşlerimizin katledilmesine zemin hazırlayan, ortak olanlar asla insanlıktan, adaletten, erdemden söz edemezler.!  

Ve biz iman ediyoruz ki, münafıklar anlamasa da izzet Allah’ın, Resulü’nün ve müminlerindir!

(16 Ağustos 2013 - Eyüp) 

-----

* Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın 16 Ağustos 2013 Cuma günü Eyüp'te yapılan Mısırlı kardeşlerimizle dayanışma eyleminde yaptığı konuşmanın metnidir: