Şehadetinin 88. yıldönümünde İzzeddin el-Kassam:
İzzeddin el-Kassam 1882’de Suriye’nin Lazkiye’nin güneydoğusunda bir liman şehri olan Cebele’de doğdu. Babası bir medresede müderris ve şeriat mahkemesinde üye idi; aynı zamanda Kādirî tarikatının o bölgedeki mürşidi olarak tanınıyordu. İzzeddin on dört yaşında iken kardeşi Fahreddin ile birlikte Kahire’ye Ezher’e gitti ve 1909’a kadar süren eğitimi sırasında Muhammed Abduh ve Muhammed b. Abdülmâlik el-Alemî gibi hocalardan desr aldı; M. Reşîd Rızâ, İzzeddin Alemüddin et-Tenûhî, Züheyr eş-Şâvîş ve Ali et-Tantâvî gibi şahsiyetlerle dostluk kurdu. Cebele’ye döndükten sonra babasının medresesine müderris oldu; aynı zamanda Mansûrî ve İbrâhim b. Edhem camilerinde vâizlik görevi üstlendi.
İtalyanlar Libya’ya saldırınca (1911) önce bazı nümayişler düzenleyen ve bir de marş yazan Kassâm aynı zamanda halkı silâhlı mücadeleye davet etti. Osmanlı ordusuna gönüllü asker ve gönüllülerin geride kalan aileleri için para toplamaya başladı. Sayıları 250’yi bulan gönüllülerle birlikte Trablusgarp’a gitmek için bir ay bekledikten sonra Balkan Savaşı’nın çıkması ve İtalyanlar’la bir anlaşmaya varılması üzerine cepheye gidemeden geri döndü. I. Dünya Savaşı başladığında doğrudan Osmanlı ordusu saflarında çarpışmak üzere müracaat etti. Bunun üzerine askerî eğitimden geçirildikten sonra cephede garnizon imamı olarak görevlendirildi. Arap ülkelerinin Osmanlı Devleti’nden ayrılması meselesi ortaya çıkınca Cebele’ye döndü ve bir halk ordusu oluşturdu. Savaşın ardından Fransızlar Suriye’ye yerleştiğinde Ömer el-Baytâr ile birlikte direniş hareketine başladı. Fransızlar tarafından idam talebiyle aranmaya başlanınca Filistin’e geçerek Hayfa’ya yerleşti (1921).
Hayfa’da ders vermeye başlayan Kassâm bir yandan da İstiklâl Camii’nde imam-hatiplik yaptı. Hasan el-Bennâ’nın öncülüğünde Muhibbüddin el-Hatîb tarafından kurulan Müslüman Gençler Derneği’ne (Cem‘iyyetü’ş-şübbâni’l-müslimîn) üye oldu ve bir süre sonra da başkanlığına seçildi. Bu vesileyle köyleri dolaşmaya başladı, İngiliz işgaline ve siyonist harekete bölge halkını bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yaptı. Yahudilere arazi satılmasına şiddetle karşı çıkarak bunun önlenmesini istedi. Çevresinde toplanan ve “meşâyih” (kendisinin ölümünden sonra Kassâmiyyûn) denilen taraftarlarının örgütlenmelerini sağladı. 1930’dan itibaren resmî nikâh memuru olarak görevlendirildi.
Kassâm siyonizmin İngiliz manda idaresi tarafından desteklendiği kanaatiyle esas mücadelenin İngilizler’e karşı yürütülmesi gerektiğine inanıyordu. Dolayısıyla genel bir mücadele için hazırlıklarını tamamladıktan sonra İngiltere’nin Filistin’de siyonist bir yahudi devletinin kurulmasını kabul ettiğini ilân eden Balfour Deklarasyonu’nun yıldönümünde hareketi başlattı (2 Kasım 1935). Fakat ilerleyen günlerde İngilizler teşkilâtın gizli karargâhını bastılar ve Nablus-Cenîn arasındaki Ya‘büd mevkiindeki çatışma neticesinde İzzeddin el-Kassâm şehid oldu (20 Kasım 1935). Cenazesi Hayfa’ya götürülerek ertesi gün defnedildi. Bu çatışma İngilizler’e karşı yürütülen silâhlı mücadelenin başlangıcı olmuş, daha sonra 19 Nisan 1936 günü patlak veren ve ilk intifâda sayılan Filistin ayaklanmasında Kassâmcılar önemli rol oynamışlardır.
İzzeddin el-Kassâm’ın hareketi askerî tarafı ağır basan bir hareket olması yönüyle, İngiliz idaresine karşı cihad fikrinde birleştiği diğer hareketlerden, özellikle de Mısır’da Hasan el-Bennâ tarafından kurulan İhvân-ı Müslimîn’den ayrılır. Nitekim Hamas 1980’lerin sonlarında askerî kanatlarına İzzeddin el-Kassâm adını vermişlerdir.
Kassâm, Suriyeli liderlerden Muhammed Kâmil el-Kassâb ile birlikte Muhammed Şubhî Huzeyrân’a reddiye olarak başta cenaze konusu olmak üzere bid‘atlara dair bir de kitap yazmıştır (en-Naḳd ve’l-beyân fî defʿi evhâmi Ḫuzeyrân, Dımaşk 1925).