“Onlar, verdikleri sözü yerine getirirler ve dehşeti her yerde hissedilen bir günden korkarlar. Yoksula, yetime ve esire sevdikleri yemeği ikram ederler. (Ve şöyle derler:) “Biz sizi Allah rızâsı için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz.” (İnsân Suresi 7-10)
İzzeddin El Kassam Tugaylarının 7 Ekim’de Siyonistlerin işgali altında olan Filistin topraklarına yönelik muntazam operasyonu yaklaşık 2 aydır dünya gündemini belirliyor. İşgalcilerin Gazze’deki katliamları ve El Kassam’ın bu süreçteki destansı direnişinin konuşulması kadar mücahitlerin elinde olan İsrailli esirler de bir hayli gündem oldu. Batı medyası tarafından sürekli manşetlerde tutulan İsrailli esirlerin durumu içerden yapılan baskıyla da Siyonist hükümeti epey zora soktu.
İlk başta esirleri kurtarmak yerine Gazze’yi tamamen ele geçirmeyi planlayan Siyonist akıl, bunun çok da kolay olmayacağını bu süre zarfında tecrübe etti. Gelinen aşamada Siyonistler, Hamas ile pazarlık yapmaya mecbur kaldı ve esir takası anlaşması gerçekleşti.
İşgalciler ile Hamas, Katar ve Mısır arabuluculuğunda 22 Kasım’da esir takası konusunda anlaştı. Bu anlaşmaya göre, serbest bırakılan her bir İsrailliye karşı üç Filistinli serbest kalacak. Şimdiye kadar 6’ncısı gerçekleşen takaslarda 70 İsrailliye karşılık 210 Filistinli esir özgürlüğüne kavuştu.
İsrail’in elindeki Filistinlilerin zindanda tutulduğu zaman zarfında açlık, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı hepimizin malumu. Mamafih, serbest kalan Filistinlilerin ruh hali, beden dili ve beyanatları bu durumu fazlasıyla ortaya koyuyor.
Ancak, Hamas’ın gerek anlaşma kapsamında gerekse de daha önce muhtelif gerekçelerle salıverdiği İsrailli esirlerin tavırları ilgiye mazhar. İlk günlerde hem yaşları hem de hastalıkları dolayısıyla bırakılan İsrailli kadınların demeçleri El Kassam mücahitlerinin esirlere İslam hukukuna göre muamelede bulunduğuna işaret etti.
Batılı bir muhabirin “Ayrılırken neden Kassam militanının elini sıktınız?” sorusuna 85 yaşındaki İsrailli kadın, “Çünkü iyi davrandılar” cevabını verdi. Daha sonra anlaşma kapsamında bırakılan tüm esirler aynı açıklamaları tekrarladı. Özetle, tüm esirler Kassam mücahitlerinin kendilerine iyi davrandığını, yedikleri yemeklerden ikram ettiklerini, ilaçlarını temin ettiklerini, hatta çocuklarıyla oyun dahi oynadıklarınıdile getirdiler.
Bundan daha da önemlisi esir takası sırasında tezahür eden görüntülerdeyaşandı. Zira, İsrailli esirler, mücahitlere sarıldılar, ayrılırken el salladılar, sevgi dolu gözlerle baktılar, ellerini sıktılar.
Mücahitlerin düşmana mensup esirlere muamelesinde vahyin ve nebevi sünnettin izlerine izleri şahit olduk. Bir esirin yanında bulunan köpek bile emniyetle ayrıldı. Çoğunluğu Yahudilerden oluşan grup, insanca muamele gördü.
Mus'ab b. Umeyr'in (ra) kardeşi Ebû Azîz b. Umeyr’den nakledilen “Bedir günü esirler arasındaydım. Resûlullah (sas), "Esirlere iyi davranın!" buyurdu. Ben bir ensar grubunun elinde esirdim. Ensar, Resûlullah'ın (sas) emrine uyarak sabah ve akşam ekmek ve yemeklerini bana ikram ederler, kendileri de hurmayla yetinirlerdi.” (Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII, 393) hadisinin ihtiva ettiği hikmeti Kassam mücahitlerinin yaklaşımında da gördük. Bunu bizzat İsrailli esirlerin dile getirmesi olayı daha da önemli kılıyor.
Siyonistlerin yıllardır her türlü işkence ve kötü muameleye maruz bıraktığı Filistinlerin dramı onları adaletsizliğe sevk etmedi. İntikam almak yerine gönül kazandılar, başta düşman esirler olmak üzere tüm dünyayı kendilerine hayran bıraktılar. Hamas, elindeki esirlere uyguladığı insanca muameleyle vahyin ve Resullulah’ın örnekliğini modern zamanlara taşıdı.
Hamas’ın esirleri,bizi İslami şahlanışın ilk kıvılcımı olan Bedir’e götürdü. Resulullah’ın Bedir’de bir avuç Müslümanı yok etmeye gelen ve esir düşen Mekkeli müşriklere karşı merhameti ve insanca muameleyi tavsiye eden örnekliği çağdan çağa, nesilden nesile yolculuk yaparak Gazze’ye ulaştı. Bu ahlaki ilke El Kassam pratiğinde hayat buldu.