HAKSÖZ-HABER
Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu tarafından Milli İrade Meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasına üye STK’ların temsilcilerinin yanı sıra AK Partili bazı isimler ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tahir Büyükakın da katıldı.
Platformun dönem sözcülüğünü yürüten TÜGVA İzmit temsilcisi Muhammed Hanefi Akbulut tarafından okunan basın açıklaması metninde Siyonist İsrail’in Filistin’de sürdüre geldiği zulümlere dikkat çekilerek duyarlılık çağrısında bulunuldu.
Basın açıklamasının tam metni:
Kalpleri mühürlenmemiş, gözleri körelmemiş, kulakları sağırlaşmamış vicdan sahipleri için apaçık çağrımız odur ki; Mescid-i Aksa 1948’de değil 1918 yılından beri işgal altındadır.
Yüz yılı aşkın bir zamandır, sistematik olarak yayılmacı ve sömürgeci etnik temizlik politikası uygulayan Siyonizm belası, Filistin topraklarını aşağılık yöntemlerle çalmaya, işgal etmeye ve o toprakların gerçek sahibi olan Müslümanları da çocuk, kadın, ihtiyar ayırt etmeksizin katletmektedir.
Her ramazan ayında olduğu gibi Geçtiğimiz ramazan ayının son haftalarında Şam Kapısı'nda iftar düzenleyen Müslüman kardeşlerimize engel çıkararak kışkırtıcılık yapan, ardından da hiçbir şey olmamış gibi Kudüs’teki Şeyh Cerrah Mahallesi'nde yaşayan Filistinli kardeşlerimizin evlerini işgal eden Siyonist teröristler, bu hukuksuzluğa direnenlerin direncini bahane ederek Kudüs’te başlattıkları işgal ve güç kullanımını; kapsam ve içeriğini arttırarak Gazze’ye de yöneltmişlerdir.
On günden fazladır devam eden saldırılarda 65’i çocuk olmak üzere toplam 233 şehidi ve bin beş yüzü aşkın yaralısıyla Gazze, bugün terör devleti İsrail’in ölüm kustuğu dünyanın tek ve en büyük açık hava hapishanesine dönüşmüş durumdadır.
Bununla birlikte 450 binanın yıkıldığı, elektrik ve altyapı tesislerinin bombaladığı ve hastalığa davet çıkarıldığı, Gazzede Covid salgının bugün itibariyle 100.000 üzerinde Vaka ile seyrettiği, hastane yolları bombalanarak kardeşlerimizin hastaneye dahi ulaşımının engellendiği ve 75.000-100.000 kişinin bombardımandan dolayı, okullara ve camilere sığındıkları da izahtan varestedir.
Söz konusu durum karşısında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri dahi yaptığı açıklamada “ Yeryüzünde bir cehennem varsa o da Gazze'deki çocukların hayatları. Çatışmalar derhal durmalı. “ şeklinde açıklama yaparak İsrail’e karşı tepkilerini dile getirmiştir.
Batı dünyasının pohpohlayıp şımarttığı bu azgın teröristler ilk defa Kadir gecemizi kana bulamadılar. İlk defa bayramlarımızın neşesine hüzün ve gözyaşı doğramadılar. Sömürgeci Ülkeler tarafından kasıtlı olarak Filistin topraklarına yerleştirilen ve yeri geldiğinde bir piyon olarak kullanılan İsrail, son yüzyılda bu sahneyi ısrarla ve defalarca bizlere izletmekten geri durmadı.
Bu nedenle biliyoruz ki bu barbar saldırılar ilk olmadığı gibi son da değildir. İslam âlemi silkinip kendine gelmedikçe, Müslümanlar, birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak bunlara karşı mücadele etmedikçe bu azgınlığın önü arkası kesilmeyecektir.
TÜM DÜNYANIN GERÇEK VİCDAN SAHİPLERİNE SESLENİYORUZ:
90’lı yılların başında Irak işgal edildiğinde, petrole bürünmüş bir karabatak görüntüsü üzerinden yapılan propaganda ile tüm dünyanın sözüm ona vicdan sahipleri ayaklandırılmış ve bir milyon insanın ölümüne sebep olan bu işgal bir karabatak görüntüsüyle neredeyse meşru gösterilmiştir.
ŞİMDİ SORAR VE CEVAP BEKLERİZ; Bir hafta içerisinde orantısız bir güçle katledilen çocukların, ışığı sönen hanelerin, yakılıp yıkılan kadın ve gençlerin bir karabatak kadar değeri yok mudur?
Kuruyan ota bile gözyaşı döken, kıyıya vuran balinalar için Birleşmiş Milletlere kadar bildirge gönderen, kutup ayıları için dünyanın tüm meydanlarında gösteri yapmaktan çekinmeyen dünyanın sözde aydınları, sanatçıları, aktivistleri; NEREDESİNİZ?
Ey dünyanın vicdan taşıyan şairleri; KUDÜS insanlık şiirinin bercestesi değil midir? NEREDESİNİZ! Şiirlerinizde konu olabilmesi için Filistin’de daha kaç mabedin yanması gerekmektedir!
Ey her eserini insanlığın onuru ve haklarının gözetilmesi için inşa eden dünyanın vicdan sahibi romancıları, ressamları, sinemacıları; yüzyıldır abluka altına alınmış, sistematik olarak soykırıma uğratılan, her türlü gıda, ilaç, eğitim ve enerji kaynağından yoksun bırakılan müslüman Filistin halkı için NEREDESİNİZ?
Bu insanlık krizinin, eserlerinize konu olabilmesi için daha kaç çocuğun katledilmesi gerekmektedir!
DEMOKRASİYİ, İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİNİ, EŞİTLİK VE ADALETİ yeri geldiğinde bir sopa gibi kullanan ve her fırsatta bu sopalar vasıtasıyla üçüncü dünya ülkelerine balans ayarı çeken dünya siyasetçileri; NEREDESİNİZ!
Afganistan’da, Irak’ta, Yemen’de, Suriye’de Müslümanların sırtına vurduğunuz bu medeniyet sopalarınız, İsrail’in katliamları söz konusu olunca neden ortalıktan kaybolmaktadır!
BİLİYOR VE İLAN EDİYORUZ Kİ; dünya kamuoyunda etkileri olan İsrail terörü karşısında susanlar; bu suskunluklarını, Siyonizm’in bir endüstriye dönüştürdüğü ve Yahudi Soykırımı ile kavramsallaştırdığı HOLOKOST baskısıyla perçinlemektedirler.
Ve yine BİLİYOR VE İLAN EDİYORUZ Kİ; Terör devleti İsrail'in sınırsız vahşiliği ise bu endüstriyel çarkın dönüş hızına göre kendisini var etmektedir.
Bütün bu barbarlık, Holokost Endüstrisi'nin sağladığı uluslararası meşruiyet şemsiyesinin altında gerçekleşmektedir. Bu çarkın aldatıcı büyüsü bozulmadıkça Filistin topraklarına barış ve refah gelmeyecektir.
Terör devleti İsrail, tüm dünyanın gözü önünde aleni bir şekilde savaş suçu işlemektedir. İslam’ın mahremine arsızca saldırmış, Müslümanların mabetlerini ateşe vermiştir.
Ve tarih bize öğretmiştir ki; en kudretli zalimler bile ilelebet payidar olamamıştır.
Yıllardır uygulanan politika ve abluka neticesinde Gazzeyi açık hava hapishanesine dönüştüren, eğitim ve sağlık maksadıyla kullanılan binaları dahi vurarak insanlık dışı saldırılara imza atan bu sözüm ona medeni barbarlar, Allahın açık ve gizli orduları karşısında eninde sonunda yenileceklerdir.
Son olarak belirtmek gerekir ki; Gazze’de yaşananlar, insani krizin boyutlarını artırmıştır. Bu krizin acilen uluslararası kurumların devreye girerek önlenmesi ve insani koridor açılarak bu trajediye son verilmesi gerekmektedir. Bu süreçte Mısır’ın hastane kullanımını Gazzelilere açması, hepimizi umutlandıran bir gelişme olmuştur. Mısır’ın bu duyarlı davranışının, vicdan sahibi toplumlarda daha da geniş yankı sağlayacağına inanıyoruz. Ancak, İsrail vahşiliğinin durdurulması ancak ve ancak devletlerüstü bir konsensüsle gerçekleşebilir.
Yaşanan bu insani krizin daha da büyümemesi için uluslararası toplum ve kamuoyu harekete geçmeli; Gazze’ye acilen Refah Sınır Kapısı ile beraber bir koridor açılmalıdır. İnsani yardımların şehre girmesine müsaade edilmeli, Gazzelilerin temel insani haklara erişimi için gerekli adımlar atılmalıdır.