Zehra Türkmen, konuşmasında özetle şu konulardan bahsetti:
Her konuda olduğu gibi gençlik konusunda da önce sorunu tam ve doğru olarak tespit edip daha sonra çözüm yollarını aramaya geçmeliyiz.
Gençlik ve sosyal medya ya da diğer konularla ilgili kitaplarda sürekli sorunlar var ama çözümler yok.
Kıyafet seçimi, arkadaş, sigara gibi sorunları sadece aile içi ilişkilerle çözemiyoruz.
Vaaz usulü, tepeden bakan, ders verir nitelikteki çalışmalarla ya da klasiği aşalım diye çok fazla etkinlik yapılmasını merkeze alan çabalarla sağlıklı sonuçlar elde edemiyoruz. Böyle olmamalı gençlik çalışması, bu konuda da itidal gerekli.
Şikayet dili kullanmak; gençlik çöktü, gençlik bitti, artık bu gençlikten hayır gelmez gibi cümleler kurmak ya da bu düşünceye sahip olmak yapıcı değil.
Sahabe zamanındaki gençliğe bakıp örnekler çıkarılmalı; gençlere her anlamda sorumluluk vermekten çekinmemeliyiz.
"Bizim zamanımızda" diye başlayan cümleler hem gençlere itici geliyor, hem de ileriye dönük adım atılmasını sağlayacak bir yanları yok.
Gençleri oldukları gibi görmemiz, anlamamız, tanımamız gerek önce.
Mehmet Görmez'in, camiye gelen erkek gençlerin saçına, küpesine takılmayıp diyalog kurulmaya çalışılmasına yönelik açıklaması bu açıdan önemliydi.
Gençler ufukları dar ortamlarda yaşıyorlar, soru sormaya korkar haldeler. Her konuda güzel örneklerin dile getirilmesi, tehdit değil teşvik edici bir dil kullanılması gerekiyor. Gençleri sadece okumaya değil yazmaya ve tartışmaya da teşvik etmeliyiz.
Hiç olmadığı kadar ekrandan kan ve acı gören bir gençlik kuşağı ile karşı karşıyayız. Davranış değişikliği için sabrın önemi büyük. Atılan tohumların yeşermesi için her anlamda sabır göstermeliyiz. Giyim, müzik, sinema, medya ve daha onlarca konuda kuşatılmış zihinlerin arınması kolay olmuyor.
***
Katkılar ve soru cevap kısmı ile program sona erdi.