İzlemek için, binaya ne gerek var?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Eline tutuşturulan her kağıdı, “çok önemli belge” sanıp basın toplantısı ile kamuoyuna duyuran, ama birçoğunda aldatıldığı ortaya çıkan CHP’nin önemli isimlerinden Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi de çok “derin” bir iddiada bulunmuş.

Ankara Kızılay semtinde bulunan Genelkurmay Başkanlığı’nın binasının tam karşısında yer alan Emekli Sandığı’na ait bina, iddiaya göre, Başbakanlığa devredilmiş..

 “Ne var bunda?” demeyin..

Kemal Bey ne olduğunu bulmuş bile..

Kemal Bey konuşuyor şimdi: “Bu binadan Genelkurmay’ın izlenip dinleneceğine yönelik duyumumuz var!”

Vay vay vay..

Başbakanlık, Genelkurmay’ı izleyecekmiş!..

Hani kurumların anayasal statüsünü bilmesek.

Anayasa’da Başbakanlık için hangi konum öngörülmüş, Genelkurmay için hangi konum öngörülmüş bilmiyor olsak.

Kanunlardaki bu iki kurumun hukuki hiyerarşilerinden haberdar olmasak..

“Olur mu böyle bir şey.. Ey ahali. Haydin sokağa.. Başbakanlık ne haddine, böyle bir şey yapmaya kalkışıyor” diyeceğiz!

İyi de..

Anayasa’nın 117. maddesinde şöyle deniliyor: “Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulu’nun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanı’nca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.”

Sadece atamayı düzenleyen ifadeden mi hukuki statüleri belirleyeceğiz.

Hayır.

Maddenin ikinci cümlesinde de aynen şöyle deniliyor: “Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan’a karşı sorumludur.”

Sadece Anayasa değil.

Kanunda da benzer statünün tanımlaması var..

Genelkurmay Başkanı’nın Görev ve Yetkilerine Ait Kanun’un 7. maddesini aktaralım bir de: “Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan’a karşı sorumludur.”

Anayasa’daki cümle, aynen kanuna da alınmış. Alınmış ki; bir yanlış anlaşılma olmasın!..

Şimdi; Anayasa’nın bu düzenlemesi karşısında, Başbakanlığın, Genelkurmay’ı izlemek için bina devralmasına, izlemeyi gizli gizli yapmasına ihtiyaç var mı?

Hayır..

İzlemek de ne demek?

Genelkurmay Başkanı’nın, binada ne oluyor, ne bitiyor, hepsini Başbakan’a rapor etmesi anayasal zorunluluk..

Anayasa böyle diyor. Kanun böyle diyor..

Belki biraz abartılı bulacaksınız ama..

Hukuki statüyü tam olarak kavramak için, bir örnek verelim..

Anayasa ve kanundaki düzenlemeler karşısında, Başbakan dese ki, “Genelkurmay Başkanlığı’nın şu şu noktalarına birer kamera konulacak. Bu kameralar, direkt benim odamdaki bilgisayara bağlanacak. 24 saat bu kameralar görüntülü ve sesli olarak çalışacak... Bir dakika kesinti istemiyorum!”

Genelkurmay Başkanı ne diyecek?

Anayasa’daki düzenlemeye sadık ise, bir şey diyemez.

Aynen, Genelkurmay Başkanı da, kendisine bağlı bir komutanlığın girişine kamera koydurtup, “Benim bilgisayarıma direkt bağlayın” dediği zaman, o komutanlığın “Hayır, biz komutanlığımıza kamera koydurtmayız” diyemeyeceği gibi..

Evet, hukuki statü bu..

Ama askerci bir kafa yapısına sahip olduğundan olsa gerek, Kılıçdaroğlu, Genelkurmay’ı Başbakan’dan üstün görüyor. Üstün görüyor ve Genelkurmay’ın gizlice izlenme ihtimalinden bahsediyor. Sanki böyle bir şeye ihtiyaç varmış gibi..

Başbakan, izlemeyi niye gizlice yapsın ki?

Eğer kendisine getirilen bilgilerden tereddütlü ise yukarıda örneğini verdiğim talimatı yollar..

Sonucunu da ister..

Ama ortada böyle bir tereddüt yok ise, Kemal Bey’e ne oluyor ki, “Başbakanlık, Genelkurmay’ı izleyecek” türünden hayâlî iddialarla ortaya çıkıyor?

Ne oluyor ki, bu tür iddialarla, hem kendisini güldürüyor..

Hem de darbeci kafasını teşhir ediyor!

VAKİT