Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakanlığa devredilen Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında yaklaşık 4 saat süren Bakanlar Kurulu Toplantısı'na verilen aranın ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Bakanlar Kurulu Toplantısı öncesinde, Başbakanlık Resmi Konutu'nda "çözüm süreci" ile ilgili bir toplantı yaptıklarını belirten Arınç, Nevruz öncesi ve sonrası gelişmeler hakkında, çözüm sürecinin içinde bulunduğu şartları tekrar değerlendirdiklerini söyledi.
Arınç, Bakanlar Kurulu'nda gündemdeki ilk maddenin TBMM ile ilişkiler konusu olduğunu vurgulayarak, bugün ve bundan sonraki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çalışma takvimi hakkında, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, tarafından sunum yapıldığını bildirdi.
Arınç, toplantıda, Başbakan Davutoğlu'nun da seçim süreciyle ilgili AK Parti genel merkezinde yaptığı çalışmalar, katıldığı kongre ve toplantılarla ilgili bilgi verdiğini ifade etti.
Arınç'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"İzleme heyeti konusu bizim kabulümüzdür. Bundan sonra sayın Akdoğan’ın, benim ve ilgili insanların sözlerine itibar edilmeli. İzleme heyetinde 5-6 kişi olacak. Akil insanlardan izleme heyeti olarak gördüğümüz kişilerden birileri seçilecek."
"Sayın Cumhurbaşkanımız, bazı konularda düşüncelerini ifade ediyor. Eğer o düşünceler yanlış kanaate, eksik bilgiye, yanlış yönlendirilme gayretinde olan insanların adeta hoşuna gidecek bir noktaya geliyorsa, bize düşen haşa onu eleştirmek, onu yanlış bulduğumuz söylemek değil onu bilgilendirmektir, olayın eksik kalan yönlerini anlatmaktır"
"Sayın Cumhurbaşkanımız süreci başlatan ve sahiplenen bir kişi olarak yapılacak işlerden mutlaka etraflıca bilgi sahibi olmalıdır. Bu görev bize düşüyor diye düşündük. Sayın Başbakanımız ve süreçle ilgili arkadaşlarımız, Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arz edeceklerdir. Onun talimatları, görüşleri doğrultusunda da bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz"
"Bizim kabul edemeyeceğimiz noktalar elbette vardır, Eşme'den, hakikat ve yüzleşme komisyonundan bahsedilmiş olması, biz bu çalışmaların içerisinde PKK'nın veya İmralı'nın terminolojisine bağlı kalamayız. Biz hükümetiz, devleti yönetiyoruz. O yüzden bir şey yapılacaksa bunun örgüte ait terminolojiyle değil hükümetimizin uygun gördüğü şekil ve tarzda yapılması gerekir. Her şeyi reddediyor anlamında söylemiyorum ama mesela diyalog başka şeydir, müzakere başka şeydir. Onlar hep müzakere sözünü kullanabilirler, biz müzakere sözünü şu veya bu sebeple kabul etmeyebiliriz, etmiyoruz da zaten."
AA