Siz de okumuşsunuzdur; Amerikan Başkanı Joe Biden “Mark’ı derhal serbest bırakın” diye Afganistan’daki Taliban Hükümeti’ne sesleniyordu dün. Mark Frerichs, ABD Donanması’nda uzun yıllar görev yapmış ve akabinde NATO ordularının 20 yıl süren işgal ve katliam politikaları sırasında Afganistan’ın kalkınma projelerinde (!) çalışırken Ocak 2020’de mücahitler tarafından rehin alındı. İşte Joe Biden’ın “özel bir zulüm ve korkaklık eylemi” şeklinde nitelediği ve doğrudan Taliban Hükümeti’ne seslenip Mark Frerich için “pazarlık yapmadan derhal serbest bırakın” çağrısı yaptığı sırada BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Afganistan’ın büyük bir insani krizle karşı karşıya olduğuna dair raporları BMGK’ne sunuyordu. BM’nin raporuna göre son 27 yılın en büyük kuraklığına maruz kalan Afganistan’da ekonomi küçülmüş ve finansal sistemler çökmüştü. Üstelik ülkedeki 5 yaş altı çocukların yarısı akut yetersiz beslenme tehlikesi yaşarken gıda güvenliği tehlikeye düştüğü için 22 milyonu aşkın insanın kritik durumda olduğu ve krizle yüz yüze olduğu da vurgulanıyordu.
Yıktı, Katletti ve Açlığa Mahkûm Etti
Amerika ve NATO ordularının 20 yıl boyunca üzerinde çalıştıkları Afganistan’ı kalkındırma projelerine ne olmuştu acaba? Amerika ve Avrupa ülkeleri 20 yıl boyunca insan öldürmekten, şehirleri yakıp yıkmaktan, düğün konvoylarını ve cenaze törenlerini bombalamaktan acaba alt yapı çalışmalarına, tarım ve hayvancılığı desteklemeye, küçük ve orta ölçekli işletmeler kurulmasına öncülük etmeye, eğitim öğretim kurumları açarak mesleki ve sanatsal yetenekleri geliştirmeye demek ki hiç fırsat bulamamış. İyice anlaşıldığı üzere işbirlikçi bir ordu ve polis teşkilatı kurup bölgeyi terörize etmek, güzellik salonları açmak, medya kuruluşları üzerinden magazin kültürünü en ücra bölgelere taşımak, uyuşturucu ekim ve ticaretini alabildiğine teşvik edip toplumu zehirlemek, insan kaçakçılığı gibi işler yapan mafyatik oluşumların önünü açıp kaosu derinleştirmek gibi alanlarda ihtisas yapmış Amerika ve NATO orduları. NATO orduları tarafından katledilen on binlerce insana, sakat bırakılan yüz binlerce insana dair hemen hiçbir resim, bilgi ve hikâye yok ortada. Barbarca yağmalanan şehirlerin, vampirce kanı dökülen mazlum kitlelerin, haysiyet ve şerefiyle oynanan milyonlarca Afganlının acısını görünmez kılan, sesini boğan korkunç ve iğrenç mekanizma bütün dünyayı “Taliban vahşetine karşı savaşan kahraman NATO orduları” efsanesiyle büyüleyip yönlendiriyor hala.
Afganistan’a gidip 20 yıllık işgal sürecinde Amerika ve NATO orduları tarafından işlenen suçların dökümünü yapacak gazeteci, televizyoncu ve belgeselci bulunamıyor. Mezarlığa dönüştürülen şehirlerin, çöle dönüştürülen tarlaların, işkence üssü olarak işletilen hapishanelerin, kimi yetim kimi sakat bırakılan çocukların raporlarını yazacak insan hakları kuruluşu bulmak ne mümkün. Hepsi sırra kadem basmışlar, Afganistan’ı acılarıyla boğmak üzere örtülü bir sözleşme yapmışlar. Lakin ne olursa olsun bu ağır ve yıkıcı hasarın faturası mahşere kalmadan da sorulacaktır elbette.
Bu süreçte her şeyin berbat, her yolun rezillik içermediğini göstermek açısından Afganistan’a uzanan yardım ellerini de anmadan, tebrik etmeden geçmek büyük bir insafsızlık olur tabii ki. Görmüşsünüzdür sizler de; 27 Ocak günü Ankara Garı’ndan iki ayrı tren tonlarca insani yardım yüklenmiş halde Afganistan’a doğru uğurlandı. Türkiye, hükümetiyle, sivil toplum kuruluşları ve halkıyla Afrika’dan Balkanlara, Filistin’den Myammar’a, Suriye’den Kafkasya’ya uzanan hayır ve iyilik köprüleri kurmak üzere ciddi bir seferberlik üstlenmiş durumda. Ankara Garı’ndan iki bakan ve Diyanet işleri Başkanı’nın da aralarında bulunduğu kalabalık bir heyetle Afganistan’a yolcu edilen iki tren 46 vagondan oluşuyor ve 4.168 KM yol kat ederek muhtaçlara ulaşacak inşallah.
Adalet ve Direnişin İşaret Fişekleri
Gıda, giyim, battaniye, sağlık ve hijyen malzemelerinden oluşan 750 tonluk yardımı AFAD’ın koordinasyonuyla Kızılay, Diyanet Vakfı, İHH, Fetih Vakfı, Deniz Feneri, Beşir Derneği, Hayrat Derneği, Sadakataşı, Hüdayi Vakfı, Yedi Başak Derneği, ANDA Derneği ve Umuda Koşanlar Derneği gibi hayır kuruluşları bağışlayıp hazırladılar. Hiç şüphe yok ki, bu “İyilik Trenleri” sadece Afganistan’a değil bütün bir bölgeye ve dünyaya bereket ve kardeşliğin nişanesi olarak güzel bir örneklik oluşturacaktır. Yola çıkan trenlerin sayısını arttırmak, mazlum kardeşlerimize merhamet ve dayanışma elimizi uzatmak zalimlerin ve işbirlikçilerinin hiç hoşuna gitmeyecekse de işgal ve katliamlara karşı şerefli bir duruşun ilanı olacaktır.
Aynı süreçte İdlib’i kuşatan ağır kış şartları ve kar yağışına dayanamayıp çöken çadırların görüntüleri Türkiye’nin ehli iman ve ehli vicdan kesimlerini hızla seferberliğe yöneltti. İHH, Fetih Vakfı, Sadakataşı, Diyanet Vakfı, Kızılay başta olmak üzere Amasya’dan Batman’a, Ankara’dan Diyarbakır ve Bursa’ya Türkiye’nin hemen her bölgesinden yardım dolu TIRlar İdlib’e doğru yıldırım hızıyla hareket geçti, elhamdülillah. Özellikle çocukların ayağına bot, üzerine mont, başına yün bere giydirmek üzere organize olan yardım kuruluşları binlerce battaniye, erzak kolisini ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Yol uzun ve zorlu demeden, Rusya’nın bombardımanlarından korkmadan çoluğunu çocuğunu, işini gücünü geride bırakıp İdlib’in üst üste yığılmış çadır yığınları arasında ama çamurdan ve kardan bayırlarında muhacir kardeşlerimizin ihtiyacını gidermek üzere sefere çıkan hayırsever insanlar esasen bütün bir ülke ve toplumun haysiyet ve şerefini koruyorlar. Yetim ve yoksulların yüzünü güldürmek, üşüyen bedenlerini sarmalayıp karınlarını doyurmak üzere toplanan hayırları yüklenip yollara düşenler inşallah hem bu dünyamızın hem de ahiret hayatımızın güzelleşmesine gayret ediyorlar.
Son olarak Amerika Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in “Mark Frerichs’i evine getirmek için çalışmaya devam edeceğiz” sözüne de değinelim: Peki Bay Blinken; Guantanamo’da 20 yıldır en vahşi işkence ve en barbar eziyetlerle esir ettiğiniz Müslüman mahkûmları ne zaman serbest bırakacaksınız? Okuyucularımıza 20 yıldır Guantanamo’da esir tutulan Ebu Zübeyde’nin bu hafta The Guardian’da yayınlanan mektubunu okumalarını tavsiye ediyoruz. Ebu Zübeyde’nin “Amerika Nasıl İşkence Ediyor?” başlıklı raporu Afganistan ve Irak’taki işgal ve katliam süreçlerinin sistematik işkencelerle nasıl tırmandırıldığını özetliyor esasen.
Evet, Afganistan’a doğru yola koyulan İyilik Trenleri, Suriye’ye doğru harekete geçen Hayır Konvoyları emperyalizmin ve despotizmin sebep olduğu ağır tahribatlara karşı koordine olan adalet ve direnişin güçlendiğine dair işaret fişekleri mesabesindedir.
Yeni Akit